44- AŞİKARI SAKLAYAMAZSIN

5K 338 66
                                    

44- AŞİKARI SAKLAYAMAZSIN

"Biraz daha al, koy üstüne şöyle... Böyle yenir bu ya, oh, afiyet bal şeker olsun."

Tamer koca bir dondurma topu ekleyerek böldüğü lokmayı zorla yedirirken ellerimi çoktan şişmeye başlamış karnımda birleştirdim. Bu saatte yenen tatlının, acısını gece beni uyutmayacak bir çarpıntıyla çıkaracağını biliyordum.

Parmaklarımı dudaklarıma örterken "Yeter, Tamer. Komaya girecek gibi hissediyorum." dedim kaşlarımı çatarak.

"Daha yarısı bitmedi, Ezurif. Künefeden dönenin kaşığı kırılsın."

Midem boğazıma gelir gibi olunca "E kırılsın, Tamer, kusacağım bak üstüne." diye terslenip yeniden doldurduğu çatalı tutan elini ittim.

Barış'ın yanında oturan Sümer çayını yudumlarken Tamer'e tamamen zıt bir sakinlikle ara sıra etrafı ara sıra da bizi izliyordu. Tamer'den bir tane olacağını sansam da aslında bir noktada fiziksel bakımdan da farklılardı; onları karıştırmam mümkün değildi. Tamer, daha keskin hatlara sahipken Sümer biraz daha topluydu. En önemlisi de birinin bakışları, altındaki enkazı saklamak istercesine parıldarken öbürününki, aynı karmaşayla bütünlenmiş gibi durgundu.

Barış ise etraf için yalnızca örümcek adam hislerini etkinleştirmiş gibi gözünü üzerimden pek ayırmıyordu.

Tamer, reddettiğim lokmayı kendisi gömerken zar zor yutkunup çatalı Barış'la ikimizin arasında salladı.

"Siz neden bu saatte birlikteydiniz?"

Bahane bulmak için zaman kazanmak adına Arnavut kaldırımlarına gözlerimi dikerken gerginlikle dudaklarımı ıslattım ve ağzıma gelen ilk şeyi söyleyiverdim.

"Çünkü neden olmayalım?"

Çok ikna edici, geri zekalı.

Tamer yanaklarını şişirip gülerken toparlasın diye Barış'a yardım bakışları gönderdim. Yeşil gözleri söylediğime devrildi.

"Geçen günkü olay hakkında konuşmak istedi." dediğinde hızla başımı sallayıp onayladım.

"Öyle istedim."

Barış'ın bakışları yavaşça bana döndüğünde söylediklerini duymam için konuşmasına gerek yoktu. Sen sus en iyisi.

Dudaklarımı birbirine bastırdım.

Tamer inanmayarak yarım yamalak sırıttı ve beni süzdü. Bir bakımdan, inanmaması avantajdı. Çünkü eğer aramızda bir şey olduğunu düşünürse, dandik evliliğimizden o kadar az şüphe edebilirdi. Bu fikir mantığıma yatınca biraz kasten salağa yatmaya karar verdim.

"Bu kıyafetle mi?" diye sordu.

Tek kaşımı kaldırıp savunma iç güdümü harekete geçirdim. Kaçamadığın yerde, kaçırt.

"Ne varmış kıyafetimde?"

"Çok şey var, prenses. Acayip güzel olmuşsun."

İltifatına karşı erimemek için dudaklarımı sıkmak ve gülümsememi tutmak zorunda kaldım.

Omzuna vururken "Normalde değilim yani?" diye sordum. Konuyu dağıtma: başarılı.

"Normalde fena güzelsin ya da aşırı güzelsin. Bugün acayip olanından güzelsin."

Kedi yavrusu gibi yerime sinerken omuzlarım içten gülüşümle sarsıldı. Tamer burnunu kırıştırıp yanağımdan makas alırken aramıza giren boğaz temizleme sesiyle başımızı karşıya çevirdik.

TURKUAZ AYNASIZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin