52- ATEŞ PARÇASI

5.8K 346 56
                                    

52- ATEŞ PARÇASI

Kullanımı yumuşak bir şekilde rahat olan arabayı sola döndürüp emniyetin yoluna girerken direksiyona yaslanıp dalgınlığıma kapıldım. Tam ileriki günlerde listemize ne maddeler ekleyebileceğime dair kafa yoruyordum ki sağımda oturan Barış'ın tebessümü görmeden bile tenimi yaktı.

"Biz bu madde işine bir sınır koyalım yoksa sen sonsuzluğu keşfedeceksin."

Doğrulup ona kısa bir bakış atarken homurtuyla güldüm.

"Bana ne. Artık geçti, başta söyleseydin."

"Aslında sınır koyan bir madde ekleyebilirim."

"Reddederim."

"Aklında ne var?"

"Ne değil, neler..." Yan yan bakıp muzipçe sırıttım. "Korkma korkma, seni mağarandan çok uzaklaştırmam."

Kafasını onaylamıyor gibi savurup eğse de ifadesindeki uysallığı seçebiliyordum.

"Bak hatta döngüye girmeyelim diye bir kural buldum."

Gülüşünün sesini işittiğimde direksiyon hakimiyetimi kaybetmemeye çalışarak doğru duyduğumdan emin olmak için kontrol ettim. Dudakları tatlı bir tasasızlıkla yana kıvrılmıştı.

"Söyle, saçmalığını derecelendireyim."

"Birimiz art arda üç ret yaparsa bir sonraki maddeyi kabul etmesi zorunlu olsun."

"On."

Gözlerimi devirirken park yerinde boşluk bulmaya çalıştım. "Abartma. Gayet mantıklı bence."

"Sen bilirsin. Dikkatim senin laf cambazlığına kurban olmayacak kadar kuvvetli."

"Üç ret yapıp sonraki maddeyi kabul etmek zorunda kaldığın zaman bu dediğini hatırlatmaktan zevk duyacağım, Barbar."

El frenini indirip inmesini bekledim. Ama inmek yerine vakti bolmuş gibi kalmayı seçti.

"Dediğin durumda kalan sen olduğunda esas ben bu özgüvenini hatırlatacağım."

Yapay bir şekilde gülümsedim. "Tabii."

Beklemediğim şekilde gülümsememi taklit edişine şahit olmak, midemin şeklini bir kelebeğe dönüştürmemeliydi. Fakat orada bir yerde köklü değişiklikler oluyormuş gibi ağrı oluştu.

Derin bir nefes koyuverip soğuk mizacına geçiş yapışını hayranlıkla izledim.

"Etrafını kolaçan ediyorsun, değil mi?"

"Ne için?"

İnanamıyormuş gibi bakıp "Vurulduğunu ve takip edildiğini unuttun mu?" diye sordu.

Dilim ağırlaşıp damağım ekşirken ofladım.

"Hayır. Ve evet, kâğıdı çantama kim atmış olabilir araştırma üstündeyim."

"Ve dosyayı sana kim ulaştırdı..."

"Bir de o, aynen. O konuda yardımcı olabilirsin."

Sarkastik biçimde gözlerini kıstı.

"Sen demesen olmuyordum çünkü."

Yorumunu görmezden gelip "Akşam seni kaçta alayım?" diye sordum.

Sessizliği sürdükçe sürdü. Dünyanın en zor sorusuymuş gibi torpidoya bakarak düşünüyordu. Elimi önünde sallamak zorunda kaldım.

"Barış?"

İrkilerek kendine geldiğinde "Beni bekleme, gecikirim." diyerek yanıt verdi.

Hevesim kursağımda kalırken hangi ara yüzüme konduğunu bilmediğim içten gülümsemem solmaya yüz tuttu. Sanki ne yapmamızı planlıyordum da ekilmiş gibi hissettim bilmiyordum.

TURKUAZ AYNASIZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin