53- YÜZ ALTMIŞ BEŞ SANTİMLİK CANLI BİR TEHDİT
Tişörtünün yakasını çekiştirirken derin bir nefes almaya çalıştı. Aksi takdirde kriz geçirebilirdi ki az sonra şov sergiledikleri özel izleyicileri, ekibinin yanına varmış olacağından bu lehine olmazdı.
Dayanmayarak asansörü durdurdu ve gürültülü bir nefes bıraktı.
Yüzünü yavaşça sıvazlayarak o kokuyu burnundan, o gözleri zihninden, o bedeni teninden silip atmak için nafile bir çaba sarf etti. Nafile olduğunu ise nefesini düzene sokabilmeyi ancak iki dakika içinde başarırken fark etti.
Tüm gününü, tüm hatırasını işgal edecek geri alınamaz bir şey yaşanmıştı. Olmamış gibi davranması imkânsızdı. Üzerinde kalan etki bunu kanıtlıyordu. Bu yüzden beynini olmuş olabilir, oldu ve bitti, anlamı yok diyerek kandırmaya çalıştı ve asansörü aktifleştirerek açılan kapıların arasından çıkıp bürosuna yürüdü. Bu esnada kolaylıklar dileyen veya selam verenleri başını eğerek kabul etti.
İçeri girdiği an daire oluşturmuş, derin bir analiz içinde sohbet eden ekibi silkelendi.
"Hayırdır?" dedi Barış, Sümer'in masasındaki yeni dosyaya göz atarken. "Bu kadar önemli olan ne?"
Bir şey diyemeyeceklerini bildiğinden önünde kıvranmalarından keyif aldı. Beklendiği gibi ortamdaki tedirginliği yakalayıp yok eden Tamer oldu.
"Havaların hâlini konuşuyorduk, bir öyle bir böyle. Kış desen değil, yaz desen değil. Ne olacak bu havaların hâli başkomiserim?"
Göndermeli laflarını ederken yanına yanaşmıştı ve şimdi bir kolunu laçkaca Barış'ın omzuna atmıştı. Barış ters ters koluna bakınca boğazını temizleyip geri çekti.
"Havalara takılmayın bu kadar, işinize bakın." diye söylenerek odasına ilerlerken devam etti. "Bilgi ver, Tamer."
Masasının arkasına geçip koltuğuna oturduğunda Tamer kapıyı arkalarından örtüp karşındaki sandalyeye geçti.
"Yosif, Orhun'la bir ilgisi olduğunu reddediyor tabii ki. Adını bile duymamış. Ama irkilen omuzları öyle demiyordu."
Barış kaşlarını çatarken masasındaki evrakları düzene sokmaya koyuldu.
"Bir saat sonra ikinci ifadesini alalım, Melisa Savcı'ya bildir."
Bir dosyaya imzasını attıktan sonra kenara koyup arkasına yaslandı.
"Orhun'a da tebligat göndert. Ziyaretçimiz olsun."
Tamer başını sallayarak onayladı.
"Baş üstüne."
"Sence bu işin içinden ne çıkar?" diye sordu Tamer'e.
Aralarında kısmen usta-çırak ilişkisi olduğundan Tamer teste tabii tutuluyormuş gibi hissederek sırtını dikleştirdi.
"Fail gerçekten Orhun'sa, bunu bir çeşit intikam ya da göz korkutma amacıyla planlamış olabilir. Ama bana kalırsa bunu yapması için gereken sebep yeterince güçlü değil. Ne buna vaktini parasını harcardı ne de böyle uğraşa girerdi..."
Barış "Ne olmadığı sürece?" diye sorarak teşvik etti.
"Tüm bunlara değecek bir avantajı olmadığı sürece."
"Doğru... Peki tüm bunlara değecek o avantaj ne olabilir?"
"Orası meçhul. Firuze, bu sektörde olan bir kadın olsaydı birçok avantaj sıralanabilirdi. Ama şu durumda, pek bilemiyorum... Bu tipler ya," Duraksasa da gerektiği gibi bu tereddütten hemen kurtuldu ve bir komiser olarak profesyonel şekilde devam etti. "Ya seninle bağlantısı olduğu için ona bulaştılar ya da yaptığı ama önemsemediğinden hatırlamadığı mühim bir haber bunlara neden oluyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURKUAZ AYNASIZ | Yarı Texting
RomanceYeni haber için emniyete uğrayan bir polis-adliye muhabiri ve meşguliyeti had safhada, bir başkomiser olarak karşılaştığı çocukluk aşkı. Bugünlerde, çocukken besledikleri aşktan eser kalmadığını sanıp birbirlerinden pek haz etmeyerek hayatta kalmaya...