BONUS BÖLÜM: 'Dostunu yakın tut, düşmanını daha da yakın...'

3.4K 262 120
                                    

BONUS BÖLÜM: "Dostunu yakın tut, düşmanını daha da yakın..."

"Eğer hikâyeyi kahraman anlatıyorsa kötü, her zaman kötü olacaktır."

"Durmanı istiyor."

Bıkkınlıkla soluyarak yıllardan beri kendi yüzünden çok gördüğü yüze baktı.

"Ve ben de durmuyorum, değil mi? Artık yeter, sıkmaya başladınız."

Adam, Mine'ye ne kadar sert bakabiliyorsa o kadar bakmaya çalıştı.

"Yaptığının koca bir saçmalık olduğunu farkındasın. Onca işin içinde bir de seninle uğraşmak istemiyor."

"Asıl senin burada olman koca bir saçmalık! Uğraşmasın o zaman, işime burnunuzu sokmayı kesin."

"İşin mi? Kendi kendine evcilik oynuyorsun. Eline ne geçecek? Her şeyi yolundan saptırıyorsun, çok acemisin."

Mine, hayretle kaşlarını kaldırıp kendini işaret etti.

"Ben olmasam geri zekalı gibi çocukça bilmecelerine devam edecek. Bıkmıyor, Ahad. Neyi beklediğini anlamıyorum. O istediği gibi oynasın, ben de istediğim gibi oynayacağım. Piyonu olmaktan çok sıkıldım."

Ahad, hafif kemerli burnunu başparmağıyla işaret parmağının arasına aldı.

"Tek mesele bu değil ki. Sana ihtiyacı var."

Mine durgunlaşarak bakarken ellerini beline yerleştirdi.

"Yanıma gelsin o zaman. Çıksın ortaya artık, birlikte bitirelim. Hayatım boyunca bu olaya mahkûm kalmayacağım, senelerce önce olan oldu. Aylardır uzatmalara oynuyor."

"Zaten az kaldı-"

"Hep aynı laf!" Saçlarını geriye toplayarak küçük bir volta attı. "İcraata gelince hiçbir şey yok! Kız elini kolunu sallıyor, kariyerinin tadını çıkarıyor..."

"Senin gördüklerin bunlar! İnat etmeyip konuşsanız, sana açıklasa, doğru dürüst bilgi paylaşıp onunla hareket etsen-"

"Sen hangi ara böyle ılımlı oldun ya? Hepsi bomboş bir kin diyordun, ne değişti?"

Ahad da aynı şekilde ellerini yanına yerleştirdi ve gökyüzüne bakarak hararet dolu bir nefes verdi. İstememişti. Ona gidip konuşmasını söylediğinde kesinkes reddetmişti. Ama kendisi yerine Tuğrul'un gelmesi daha kötü olurdu. Tuğrul, yumuşamazdı. Sert oynardı. Bu sohbetlerle uğraşmazdı. Alır ve giderdi. Söz konusu Sezin olduğunda Ahad, adeta kabuk değiştiriyordu.

"Hiçbir şey değişmedi, hâlâ aynı fikirdeyim. Mecburen sizin salaklığınıza ayak uyduruyorum. Neden uğraştığınızı anlamıyorum bile hatta."

"Çünkü aile ne demek bilmiyor-"

Sezin, yaptığı hatayı anladığı anda sesini keserek Ahad'a doğru pişmanlıkla bir adım attı.

"Onu demek istemedim ben..."

"Yo," dedi Ahad normal davranmayı deneyerek. Soğuk mizacında bu çaba, eğreti duruyordu. "Doğru, haklısın."

"Ahad..."

"İçeri geçelim. Burada dikilmemiz çok abes, sen zaten yeterince ilgi çektin. Adam da kadın da akıllı, seni patlatmaları an meselesi..."

Sezin, karşı çıkamadan Ahad'ın arkasında kalan Firuze'yi gördü. Elindeki çiçek dolu torbaların ağırlığı yokmuş gibi dimdik, emin adımlarla yürüyordu. Evine doğru ilerlemese gören, podyumda olduğunu sanabilirdi.

TURKUAZ AYNASIZ | Yarı TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin