Selamlar efenim! 🌷
Can sıkıcı bir gecikme ve son dakika gollerinin ardından sizlerleyiz. <3
Bolca yorum yaparak beni anlık tepkinizden haberdar etmeyi, oy vermeyi unutmayın!
Ufak tefek imla hataları vs. olduysa kusura bakmayınız, keyifli okumalar. 💚
İletişim: tevubbs (instagram)72- DEFOLU KELEBEK
"Çıkar onu."
Tamer, dresuarın aynasından yakalı kazağını düzeltip üstünü silkelerken dilini damağına vurarak Sümer'in emrini reddetti.
"Bok gibi oldu, çıkar."
Saçlarını parmaklarının arasından geçirirken abartılı pozlarla "Çok fena oldum, hayır." diye yanıtladı ikizini. "Artık benim."
Uzun kollu pamuklu kazağını giyip yakasına düşük numaralı gözlüğünü asmış Sümer, arkasında zebani gibi dikilip dümdüz bakarak yansımadan Tamer'i izliyordu.
"Yarrak senin. Elli saat oldu, yürü tamam, ne giyiyorsan giy, çıkalım artık."
Tamer, normalde dışarıdan sakin ve efendi görünen kardeşinin bozuk ağzına yüzünü ekşiterek baktıktan sonra sadece kendisinin görmeye nail olduğu bu sevecen yanın tadını çıkardı.
"Ben adliyeye gideceğim, araba bende. Sen Fırat'la git."
Barış, dünden sonra sabah gelip Sümer'in arabasını bırakarak kendi arabasını almış ve adliyeye öyle geçmişti. Adamın uykusuzluğuna ve direncine yetişmek mümkün değildi ki Tamer'in benimsemeye uğraştığı diğer özelliklerinin yanında bu, çok sevimsizdi.
Ensesine yediği şaplakla dönüp Sümer'in sinirli yüzüne baktı.
"Bu şimdi mi söylenir? Katıksız malsın sen ya."
"Kes lan, ben ne yapayım? Barış az önce aradı, git ona söyle bunları."
Sonra üst vücuduyla kafasını sempatik bir şekilde sağa sola hareket ettirdi. "Yerse." göz kırpıp Sümer'den makas alma girişiminde bulunduğunda ittirilen elini göğsüne bastırıp daireden çıktı.
"Fırat gece vardiyasındaydı zaten. Tufan'a yazsana, İlayda'yla geçerken alsınlar." deyip telefonunu Tamer'in kucağına attı.
Tamer, kısa bir şekilde "Beni de alın." yazıp gariban bir emoji göndererek telefonu eğilmiş Sümer'in cebine kaydırdı.
"Ulan Sümük," dedi elleri pantolonunun cebinde apartman tırabzanlarına yaslanıp ayakkabılarını giymesini izlerken. "Bizim ne zaman motorumuz olacak?"
Sümer, ağır ağır doğrulurken Tamer'e ters ters baktı.
"Bizim olmayacak, benim olacak."
"Pinti pezevenk."
"Sen o yediğin cezayı ödedin mi?"
Tamer, beklediği merdiven basamaklarından tın tın inmeye başlayarak "Yavaş yavaş ödüyo'm." diye geveledi.
Peşinden gelen Sümer arabanın anahtarlarını tepesinden atıp yakalamasından hoşnutsuz olurken "Onu benim başıma bırakma da." dedi. "Ben harcıyorum sen biriktiriyorsun."
"Eh, gün gelir devran döner..." dedi yetimhanede geçen çocukluklarında Tamer'in bir şeye sahip olduğu her fırsatta Sümer'le paylaşmasına atıfta bulunarak.
Bazen, o günleri nasıl aştıklarını, nasıl birbirlerinden kopmadan, aksine daha da çok bağlanarak hayatlarını toparlayabildiklerine şaşırıyordu. Sümer'in şaşırdığını da bazı anlarda dalıp gitmesinden anlıyordu. İkisinin karakteri de o yıllarda şekillenmeye başlamıştı. Sümer ne zaman tedirgin olsa, korksa Tamer şaklabanlıklarla onu mutlu etmeye çalışırdı. Tamer ne zaman aklı başından gitse Sümer de onu geri çeker, kendine getirir, ikiz değiller de Tamer ondan küçükmüş gibi abilik yapardı. Farkında olmadan eksikliklerini çektikleri sevgi ve korumanın yerini doldurmak için kendilerine biçtikleri bu roller, yıllar içinde gerektiğinde değişse de genel itibariyle aynı kalmıştı. Yaşadıkları hiçbir şey geçmemişti ancak kırgınlıkları hafiflemişti. Kalan izleri kimse görmesin diye ikisi de farklı mizaçlarla saklanmaya çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURKUAZ AYNASIZ | Yarı Texting
RomanceYeni haber için emniyete uğrayan bir polis-adliye muhabiri ve meşguliyeti had safhada, bir başkomiser olarak karşılaştığı çocukluk aşkı. Bugünlerde, çocukken besledikleri aşktan eser kalmadığını sanıp birbirlerinden pek haz etmeyerek hayatta kalmaya...