43- TAVİZ VERDİRTEN KADIN
"Bu ne Firuş?"
Eşofmanımın kısa hırkasının fermuarını çekerken odanın kapısında dikilen Yaren'e baktım.
"Ne ne canım?"
Kahverengi gözlerini kısıp ciddiyetimi ölçtü. Ne demek istediğini anlamaya çalışarak etrafa bakındım.
"Arkadaşımsın diye demiyorum, bazen çok salaksın."
Gülerken "Sebep?" diye soruverdim.
"Adam seni muhtemelen yemeğe götürecek ve sen eşofman mı giydin?"
Afallayarak duruldum.
"Ne yemeği? Öyle bir şey demedi ki. Buluşalım dedi, aşağı ineriz o kadar."
"Sen gerçekten... Barış, öyle biri mi?"
"Nasıl?" derken tek gözümü kıstım.
"Seni evden alacağını söylemiş, aşağıya inecekseniz bu evden almak mı olur? Ayrıca ben bile kadınlar konusunda öyle öküz olmadığını anlayabildim, seninle çok güzel ilgileniyor. İlla ki bir yere oturmaya gideceksiniz."
Onca mantıklı sözünün arasında kadınlar konusunda öyle öküz olmamasını seçip mantığını sorguladım. Sayı vermek gerekirse kaç tane kadın konusunda mesela?
"Yo, gayet öküz gibi. Öbür kadınlara öyle değil miymiş? Bana mı garezi var?"
"Haksızlık yapıyorsun şu an. Sosyal açıdan huysuz olması öküz yapmıyor onu. Oturmasını kalkmasını bilen, sandalyeni çekip kapını açan bir beyefendi bayağı. İlker bile hastanede gördüğü zaman kanı kaynadı ki İlker'i bilirsin, en az buzdolabı kadar soğuktur dışarıya. Zorunda olmamasına rağmen yardımına koşmasını da geçtim, adam hayatından feragat edip senin için seninle evlenmeyi göze aldı, Firuze."
Söyledikleri böğrüme suçluluk duygusu saplayınca dudaklarımı birbirine bastırıp sessiz kaldım. Sahiden kibardı aslında... Geçen günkü kahvaltıda resmen elleriyle yemek yedirmişti. Şöyle bir düşününce... Üzgün olduğum her an yanımda bitiyordu. Kelime seçimlerinin bırakacağı etkiyi yüzde yüz hesaplamadan konuşsa dahi ben ne demek istediğini biliyordum. Hiçbir zaman amacının beni kırmak olmadığının bilincindeydim. O yıllardır böyleydi, ben de böyle. Birbirimizi böyle bilmiş, böyle büyümüştük.
Aynı şeyi düşündüğüm sırada Yaren dile getirdi. "Hatta ona o kadar güveniyorsun ki doyasıya şımarıyorsun. Çünkü sana hayır demiyor ya da aslında hiç gerçekten kızmıyor."
Buna itiraz etmem gerekiyormuş gibi gelse de hissettirdiği şey doğru geliyordu. Reddetmek değil, kabul etmek istiyordum.
Ağzımı açtırmadan kolumdan tuttuğu gibi beni kendi odasına sürükleyip dolabın önünde durdurdu.
"Merak ediyorum bak harbiden, mesela Feza'yla Barış'la olduğun kadar rahat mısın?"
Benim için elbise seçmesini beklerken kollarımı birleştirip kaşlarımı çattım.
"Nereye varmaya çalışıyorsun Yaren?"
Geçtiği üçüncü elbiseyi de şöyle bir süzdükten sonra eledi.
"Evleneceğin adam hakkındaki duygularının ve düşüncelerini anlamana yardım etmeye çalışıyorum, bebeğim."
Evleneceğim adam. Barış. Barış Cenker.
Soluğum boğazıma takılınca öksürmek zorunda kaldım. Nefesimi toparladığımda Yaren sırıttı.
"Ne oldu? Bir heyecanlandın sanki."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURKUAZ AYNASIZ | Yarı Texting
RomantizmYeni haber için emniyete uğrayan bir polis-adliye muhabiri ve meşguliyeti had safhada, bir başkomiser olarak karşılaştığı çocukluk aşkı. Bugünlerde, çocukken besledikleri aşktan eser kalmadığını sanıp birbirlerinden pek haz etmeyerek hayatta kalmaya...