23- TEHLİKE ÇANLARI
"Bir sararmışsın sanki, çok mu yoruldun?"
Feza'nın hemen yanındaki yolcu koltuğunda kayıp kollarımı göğsümde birleştirmiş ve başımı omzuma yatırmış bir şekilde dalgınlıkla dışarıya bakıyordum. Sorusuyla kafamı ona çevirdim.
"Çok mu belli?"
"Yani, biraz..."
"Bugün toplantıda epey konuştum, sonra kanalda oradan oraya dolandım. Sonrasında da zaten Yaren'le buluştuk, biliyorsun, e senle de kafeye gittik planlama şu bu derken iyice ağırlık çöktü üstüme."
Beni Yaren'in çalıştığı gazete şirketinden almaya geldiğinde içeri gelip bizimle oturması için ısrar etsem de Feza reddetmişti. Öyle sosyal biri sayılmazdı, yine de onu uzun zaman önce Yaren'le tanıştırmayı başarabilmiştim. Yaren'den önce Feza'yla fakültede tanışmıştık, iş hayatına atıldığımda da staj yaparken Yaren'le tanışmıştım. En yakın arkadaşım diyebileceğim kişiler, yalnızca ikisiydi. Bu günlere dek tabii. Aklıma Tamer gelince tebessüm ettim. Şapşal herifin sohbeti ruh halime iyi geliyordu. Sanırım onu da bu listeye ekleyebilirdim. Fırat ve Engin'i de düşünerek dudak büzdüm. Belki. Tufan, Sümer ve İlayda'yla henüz sık sık muhabbetim olmadığı için onları aday konumunda tutmaya karar verdim. Bu kesim dışında tanıdığım onca insan, tanıdıktan ibaretti.
Peki ya Barış? Hiçbir fikrim yoktu. Benim için ne olduğunu, onun için ne olduğumu bilemiyordum. Uzun uzadıya bir cevap bulmaya uğraşasım da yoktu. Galiba birkaç ay öncesine kadar biz, acı tatlı bir mazisi olan iki eski çocukluk arkadaşıydık. Şimdiyse hayatları yeniden kesişen, buruk iki eski tanıdık olmalıydık. Bizi bildim bileli dertleştiğimizi, şen kahkahalarla şakalaştığımızı hatırlamıyordum. Anca laf dalaşıydı. Dostane olmaktan uzak, garip bir ilişkiydi. Mesela bu sabah olduğu gibi beklemediğim anlarda anlam veremediğim şekilde samimiyet gösterip güven verdiği nadir hatıralar hâlâ hafızamdaydı.
"Dünyadan Uze'ye?"
İrkilerek gözlerimi kırpıştırdım. "Ha? Ne oldu? Geldik mi?"
Feza gülerek "Daha değil. Torpido gözünde bisküvi falan olması lazım, acıktıysan ye diyorum iki saattir."
Dudaklarımı aşağı büküp istemediğimi belirttikten sonra doğruldum ve nerede olduğumuza baktım. İki üç dakikaya varmış olacaktık.
Feza başını eğip çevreye bakarken "Böyle bir yer, değil mi? Navigasyon burayı gösteriyor." deyince başımla onayladım.
"Aynen, şu ilerideki binaydı. Kapıda da bir adam var, oydu herhalde telefonda görüştüğüm."
"Seninle gelmemi istemediğine emin misin?"
"Eminim, Feza."
Bin beş yüzüncü sorusuna ismini vurgulayarak verdiğim bıkkın cevaba karşılık "İyi, tamam. Bekleyeyim en azından, İlker'i falan aramamış olursun, seni bırakır geçerim ben." dedi.
"Hayır, işin gücün var. Git artık, bir şey olmaz."
İçine sinmediği belli ola ola yüzümü inceledi. "Öyle olsun... Hem daireyle ilgili hem de vardığında haber var bana."
Kapımı açıp çantamı omzuma yerleştirerek inmeye hazırlanırken "Tamam." dedim uzatarak.
Çantamın ucundan oraya koyduğumu hatırlamadığım renkli, kare bir kâğıt görünce gayri ihtiyari olarak bakışlarım yazıya kaydı. Harflere önce gözlerimi kıstım. Sizi bilmem ne departmanında müdür olarak işe almak istiyoruz dolandırıcıları veya reklam broşürü sıkıştıran öğrenciler bir türlü yakamdan düşmüyordu. Beklediğim o tarz bir ilanken üstünkörü okuduğumda gördüğüm Çapa kelimesiyle boğazım anında kurudu. Suratımın tedirginlikle gerildiğini hissedebiliyordum. Bir ayağımı dışarı atmışken öylece kalakaldım.
"Niye inmiyorsun? Bir şey mi oldu?"
Feza'nın sakin sesi, onun yanında çözülmemem için beni kendime getirince kâğıdı çantama atıp yutkundum ve arabadan tamamen indim. Kapatmadan önce eğilip "Bir şey yok ya, Yaren market listesi yapmış da." dedim. "Hadi git sen."
Adamla görüşmeden önce yazanı okumam gerektiğinden Feza'nın uzaklaşmasını bekledim. Gözden kaybolduğu anda kaldırıma geçip kâğıdı açtım. Parmak uçlarıma buzlar mesken kurmuştu. Havanın serinliğinin yanı sıra anormal bir düzeyde titremenin eşiğindeydim.
Kâğıtta resmen açık adres vardı. Operasyonun gerçekleştirileceği, sevkiyatın engelleneceği yerin, saatin, tarihin açık açık yazılmış hâliydi. Ve çantama konulmuştu. Başka hiçbir şey yazmadan. Yanımdan geçip giden ya da yanıma oturan biri tarafından. En yoğun olduğum günlerden birinde. Kim olabileceğine dair bin tane seçenek vardı.
Biri... Birileri... Bana tuzak mı kuruyordu? Kimin benimle ne alıp veremediği olabilirdi ki?
Bu her kimse, yüzde doksan dokuz ihtimalle Ali'nin verdiği kâğıtların arasına operasyon bilgilerini yerleştiren de aynı kişiydi.
Derin bir nefes alıp sakinleşmeye çalışarak ellerimi saçlarımın arasından geçirdim. Ne yapmam gerektiğini, hangi hamlenin mantıklı olacağını düşünmem gerekiyordu.
Bu iş çığırından çıkma potansiyeli taşıyordu. Operasyona kadar sızıp haddimi aşarsam kimse beni kurtaramazdı. Üstelik bu kariyerimi ilerletmek değil, yok etmek olurdu. Kimde bu denli meslek körü imajı bırakmış olabilirdim... Ufak adımlarla volta atarken yanımdan geçip giden tek tük insanları umursamıyordum. Bu oyunu sürdürmek, tehlikeliydi. Bu şekilde izlenmem ve yemlenmem, Barış'a gizli numaradan attığım mesajlarla giriştiğim çocukça eylemden farklıydı.
Duraksayıp ellerimi kaldırarak kendimi dindirmeye çalıştım. Bir şey yok. Hayır var. Ben neye bulaştım?
Fiziksel olarak takip ediliyor muydum? Yakınımdan biri miydi? Barış'ın bürosundan biri miydi? Amacı neydi? Ne yiyip içtiğime kadar beni gözetliyor muydu? Sapık mıydı? Korkuyla inlememek için çenemi sıktım ve sımsıkı yumduğum gözlerimi açarak apartmanın önünde artık sabırsızlanmaya başlayan adamı çaktırmadan kontrol ettim.
Peki, bu meselenin tek bir çözümü vardı; en sağlıklısı da buydu.
Bir an önce, muhtemelen yarın olacak kadar çabuk, Barış'a ulaşıp bir itirafla birlikte ihbarda bulunmam şarttı.
❋ N'oluyor bu aşağılık yerde?!?!LSDFKGHFJDKS Not kâğıdını çantanın içine kadar kim bırakmış olabilir ve tüm bunların Firuze'yle ilgisi ne? Barış'a birtakım itiraflarda bulunacak olması mantıklı mı? Tahminlerinizi okuyup alttan alttan sırıtmaya can atıyorum 🤓 Bu yüzden:
❋ Oy vermeyi ve bolca yorumlamayı unutmayınız çiçeklerim!🌷
❋ Spotify'daki çalma listesine "tevubbs" kullanıcı adını aratıp "T.A. 🐯🦋" listesine tıklayarak ulaşabilirsiniz. ^^
❋ Sosyal medyada #TurkuazAynasız etiketiyle paylaşım yaparsanız mutlaka bakmış olacağım. 🫶
twitter: tevubbs | tiktok: tevubbs_
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURKUAZ AYNASIZ | Yarı Texting
RomanceYeni haber için emniyete uğrayan bir polis-adliye muhabiri ve meşguliyeti had safhada, bir başkomiser olarak karşılaştığı çocukluk aşkı. Bugünlerde, çocukken besledikleri aşktan eser kalmadığını sanıp birbirlerinden pek haz etmeyerek hayatta kalmaya...