19- KRALSIZ KRALLIKLAR DA OLUR, KRALİÇELERİ VARDIR
05**: Elimde güncel bir bilgi var.
05**: Paylaşmak için dönüş yapmanı bekleyeceğim.
05**: Fakat vaktim kısıtlı.
05**: Umarım yetişebilirsin.
Barış'ın gözleri, araç telefon tutacağında ekranı parlayan telefonuna kaydı. Bilinmeyenli bir şeyler gördüğü an refleksle ekranı kapatıp telefonu tutacaktan çekti ve Firuze'ye baktı. Camdan dışarıyı seyrederken elindeki telefonun karanlık ekranı Barış'a dönüktü. En son telefonunda bir şeyler yaptığını Barış neredeyse on beş dakika önce görmüştü fakat mesajlar şimdi gelmişti. Bilinmeyen kişi sahiden Firuze değil miydi? Yersiz bir kuruntu mu yapmıştı? Yoksa Firuze Barış'ın ondan kuşkulandığını anlayıp bir işler mi çeviriyordu?
Firuze'nin başı ona çevrilince hemen önüne döndü. Bocalamış ve açık vermiş hissediyordu ama kadın her şeyden habersizmiş gibi tekrar eski pozisyonunu aldı. Firuze, radyoyu açmaya yeltendiğinde Barış, tereddütlü bakışları üzerinde hissetti ama karşılık vermedi. Açtığı an o şarkı devam ederse, büyük patlardı. Çünkü arkada matrak geçmek için var olmuş üç adam vardı.
Barış istediği kadar şarkının eskiden CD'ye kaydedilmiş olduğunu, geçen günlerde denk gelince de silmeye gerek duymadığını söylerse söylesin, çeşit çeşit imalarla karşılaşacağını biliyordu. Tıpkı Firuze'nin bile şakadan da olsa söyledikleri gibi.
Firuze de aynı şeyleri düşünmüş gibi elini geri kucağına indirdi.
Bir anda boğazına çöken suçluluk duygusu Barış'ın odağını kaydırdı. Firuze'nin söyledikleri tane tane aklında yankılandı. Ona hiç ama hiçbir zaman yükmüş gibi hissettirmeye niyetlenmemişti. Kırk yıl düşünse hissettirdiği şeyin bu duygu olduğunu tahmin edemezdi. Bir yönden de böyle anlaşılması kalbini kırmıştı. Barış'ın tek gayesi, gereksiz yakınlığa sebebiyet vermeyerek kimseyi zor durumda bırakmamaktı. Bir de sık sık unuttuğu ama insanların da sık sık dile getirdiği üzere, farkında olmadan takındığı sert tutumları vardı. Bunu kontrol etmeyi ne yazık ki unutuyordu. Zaten hiç yumuşak mizaçlı olduğu bir zamanı hatırlamıyordu. Yalnızca hep bu kadar sert olmadığını da biliyordu fakat yıllar ne zaman daha çok yumuşatmıştı ki? Zamanın yaptığı tek şey, taşlaştırmaktı.
Bu taşlaşmaysa, bugün beklemediği şekilde Firuze'nin çatlayan sesi ve buğulu bakışları tarafından sarsılmıştı. Karşısında bir anda hatırladığı genç kız olan Firuze'yi görür gibi olmuştu. Ama hayır, bu aylardır tanıdığı, yeni, genç kadın olan Firuze'ydi ve ikisi de aslında birbirinden ayrı kaldıkları süreçte doğal olarak değişmişlerdi. Barış, genç bir kadının gururunu incitmişti ve bu yüzden iğrenç hissetmekten alıkoyamıyordu. Kendi kendine, bundan sonra Firuze'ye karşı ağzından çıkacaklara güzelce süzgeçten geçirdikten sonra çıkış izni vereceğine dair söz verdi.
Arkadaki üçlünün goygoyu eşliğinde hedefe ulaştıklarında binanın tam önünde yavaşça durdu. Firuze çantasını koluna takarken kemerini çözüp önceye arkaya döndü.
"Kendinize iyi bakın, çok özletmeyeceğim kendimi. Hasretimden yataklara falan da düşmeyin sakın, halkın size ihtiyacı var!" Sağ elini yumruk yapıp havaya kaldırdı. Karşılığında aldığı samimi tepkiler gülümsemesini genişletirken bu değişime Barış'a dönmesiyle, genç adam tanık oldu. Dişlerini sıkmasına neden olacak tesirin sebebini anlamaya çalışmayı sonraya bıraktı.
"Teşekkür ederim hepinize, vaktinizi aldım, kusura bakmayın. Kolay gelsin."
Özel olarak Barış'ın gözlerine bakınca adamın soluğu boğazında asılı kaldı. Üst dudağının yukarısındaki, bronz tenini en güzel şekilde lekeleyen ufak ben, bu noktadan çok net ve... cezbediciydi. Bu yüzden Barış, dikkatini torpidoda tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TURKUAZ AYNASIZ | Yarı Texting
RomanceYeni haber için emniyete uğrayan bir polis-adliye muhabiri ve meşguliyeti had safhada, bir başkomiser olarak karşılaştığı çocukluk aşkı. Bugünlerde, çocukken besledikleri aşktan eser kalmadığını sanıp birbirlerinden pek haz etmeyerek hayatta kalmaya...