14.BÖLÜM

3.4K 149 19
                                    

Sorumu duyunca Poyraz abinin gözlerinden kısa bir şaşkınlık ifadesi geçmişti. Ben de neden sormuştum ki bunu? Beni niye kıskansın sonuçta? Çok saçma.

Ben sorduğuma pişman olmakla meşgulken o bana biraz yaklaştı. Aramızdaki mesafenin azalması biraz gerilmeme sebep olmuştu. Bir elini yandan tezgahın kenarına yasladı. Biraz diğer tarafa kaydım.

"Bilmem belki."dediğinde şaşkınca bakma sırası bana geçmişti. Beni kıskanıyor muydu yani? İyi de neden beni kıskansın ki? Yan taraftaki boşluktan geçerek ondan uzaklaştım. O ise olduğu yerde kalmıştı.

"Kızım hadi nerede kaldı çay?" Başımı mutfak kapısına çevirdim. Annem hafif sitemle bana bakıyordu. "Hazır sayılır anne."dediğimde mutfaktan çıktı. Gözüm Poyraz abiye kaysa da gidip çayın altını kapattım. Tepsiye bardakları dizerken hâla sessiz sessiz bıraktığım yerde duruyordu.

Sonunda sessizliği bozup "Defne?" dediğinde her şeyi hazırlamıştım. Çok şükürdü. Tepsiyi elime alıp ona döndüm. "Ben şu çayları götüreyim Poyraz abi." dedim. Yüzünü buruşturdu. Ben ise hızlı adımlarla arkama bile bakmadan mutfaktan çıktım.

Salona geçip çayları dağıtmaya başladım. O sırada Poyraz abi de salona gelip yerine oturmuştu. Herkesin çayını dağıttıktan sonra ben de yerime oturdum. Oturduğum yer ise gayet de salonun en ücra köşesiydi ama Ferit'in gözleri beni burada bile bulabiliyordu. Yerime oturur oturmaz yine gözlerini bana dikmişti. Poyraz abinin oyacağını iddia ettiği gözlerini.

Göz ucuyla Poyraz abiye baktım. O da dik dik Ferit'e bakıyordu. Sanki birazdan kalkıp Ferit'i dövecekmiş gibi bir havası vardı. Bakışlarımı önüme çevirip çayımdan bir yudum aldım ama neredeyse boğazımda kalacaktı.

"Selma'cığım sizin için de uygunsa çocuklar bir konuşsalar."

Ferit'in annesi tarafından söylenen sözleri duyunca çay boğazıma kaçmıştı. İstemsizce birkaç defa öksürdüm. Bütün bakışlar bana dönerken ben anneme dönmüştüm. Kafamı hafifçe iki yana salladım. Zaten istemiyordum ki! Niye konuşayım?

Şu an anneme melül melül bakan iki kişi vardı. Ben ve Ferit'in annesi.

Annem bir bana baktı sonra bakışlarını Neriman teyzeye çevirdi. Ve tekrar bana döndüğünde üzgünce bana bakarken "Peki madem."dedi kısık bir ses tonuyla. Bari bir kez reddetseydin be anne! Biraz yokuşa sürseydin bari be anne! Ah annem ah!

Ben kendi kendime ahlar vahlar ederken Poyraz abiden yükselen bir "Ahh!" nidasıyla ona döndüm. Elindeki boş bardağı tutarken gömleğini çekiştiriyordu. Sıcak çayı üstüne dökmüştü.

"Ayy oğlum ne yaptın sen?" Neriman Teyze hızla oğlunun yanına giderken ben de biraz endişelenmiştim. Umarım çay fazla sıcak değildir.

"Yandım annem yandım." derken bakışlarını bana çevirmişti Poyraz abi. Bir yandan da hâla gömleğini kendinden uzaklaştırıyordu. "Eve gidelim anne çok fena yandım. Başka zaman tekrar geliriz. O zaman konuşsunlar." Poyraz abi umutla annesine bakarken Neriman Teyze onun kolunu tutmuş ve sürüklemeye başlamıştı. "Gel bir bakalım önce umarım çok yanmamıştır."

Annesi onu çekiştirirken "Anne eve gidelim dedim ya!" diye hâla söyleniyordu Poyraz abi. Onlar salondan çıkarken herkes yerine oturmuştu. Bir süre herkes sessizce oturmuştu. Arada Ferit'in annesi anneme bir şeyler fısıldıyor bazen de bana bakıyordu. Bence beni çok beğenmişti. Ama çok umutlanmasa iyi olurdu. Çünkü benim evlenmeye hiç niyetim yoktu.

Neriman Teyze salona girdiğinde bakışlarım ona döndü. "Selma yanık kremi var mı canım? Çok kötü yanmamış bir krem sürsün yine de."

Annem hemen ayaklanıp "Tabi var hemen getireyim." dedi. Birkaç dakika içinde kremle birlikte geri dönmüştü. Neriman Teyze kremi alıp tam arkasını dönmüştü ki birden duyulan telefon sesiyle durmuştu. Birinin telefonu çalıyordu. Sanırım telefon Neriman teyzenindi. En yakınında ben olduğum için beni seçmiş olmalı ki kremi elime tutuşturup "Kızım bunu Poyraz'a götürür müsün? Lavaboda." demişti. Cevabımı beklemeden de hızlı adımlarla gitmişti.

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin