33.BÖLÜM

2.1K 106 8
                                    

Poyraz abi onu uyardığım anda derin bir nefes aldı. Yanık kokusunu fark etmiş olmalı ki hemen önümden çekilip koşar adımlarla fırına ilerledi. Kapağı açmış tam tepsiyi çıkaracakken hızla bileğine yapıştım. "Ne yapıyorsun Poyraz abi?!"dedim korkuyla. Eldiven kullanmamıştı. "Bırak, ben çıkarırım."deyip kenara iteledim. Elime eldivenleri geçirip tepsiyi fırından çıkarırken "Az daha yakacaktın kendini, niye acele ediyorsun?!"diye söylendim. Çok aceleciydi, dalgındı. Eğer böyle çalışmaya devam ederse onun için tehlikeli olabilirdi.

"Ben zaten yanmışım."diye mırıldandığını duydum. Tepsiyi tezgaha bırakıp fırını kapattım. Kek baya yanmıştı. Yenisinin yapılması gerekiyordu. Poyraz abiye döndü bakışlarım, öylece dikilmiş bana bakıyordu. Yanına gidip kolundan çekiştirdim. Duvar kenarındaki küçük masaya geldiğimizde sandalyeyi çekip "Biraz otur. Çok dikkatsiz davranıyorsun, sakinleş."dedim. Beni dinleyip oturmuştu. Bir bardak su doldurup uzattım. O suyu içerken "Ben de şu keki yeniden hazırlayayım."dedim. Arkamı dönüp gitmeye yeltenmiştim ki bileğimde hissettiğim dokunuşla olduğum yerde kaldım.

"Otursana bir Defne." Bileğimi çektim elinden. "Keki yapacaktım?"diye mırıldandım. "Otur sen."dediğinde karşısındaki sandalyeyi çekip oturdum. Parmaklarımla oynarken konuşmasını bekledim. Ama sessizdi, önünde duran bardaktan bir yudum daha su içti. Bardağı masaya bırakırken "Bu akşam müsait misin?"diye sordu. Tüm şanslarını deniyordu. Ben de kaçabileceğim bütün fırsatları deniyordum. Ama böyle de bir sonuca varamıyorduk.

"Akşam misafir gelecekmiş bize. Alış veriş yapmam gerek."dediğimde gözlerini kısarak baktı bana. Hiç hoşlanmamıştım bu bakışlardan. Uzun uzun baktı. Ben ise bazen baktım bazen gözlerimi kaçırdım.

"Sen benden kaçıyor musun?" Kaçırdığım gözlerim ani bir refleksle gözlerine bakmıştı. Sorgular gibi bakarken kalp atışlarım hızlanmıştı. Yakalanmıştım. Utanmıştım.

Bakışlarımı masaya diktim. "Yoo niye kaçayım Poyraz abi?!"diyerek yükseldim. Lütfen inansın, lütfen.

"Bana öyle geldi."deyip kollarını masaya yaslayıp eğildi. "Yine geçen seferki gibi yalan söylemiyorsun değil mi?"

Adımız yalancıya çıkmıştı iyi mi?! Ama haksız da değildi şimdi. Yalan söylemiştim.

"Yalan değildi. Anlattım ya sana gerçekten işim vardı diye." İtiraf edersem çok utanırdım. O yüzden inkar edecektik artık.

"Hı hı tabi."deyip yarım ağız gülümsedi. Sinir olmuştum. Alay ediyordu benimle resmen. "Ay inanmazsan inanma Poyraz abi!"deyip sinirle ayağa kalktım. Sandalye biraz sesli bir şekilde geriye kaymıştı.

"Bana abi deme Defne."

Ayaklarım olduğu yere çakılırken donakalmıştım. Bir elimle masaya tutunup destek aldım. Zira ayakta durmak biraz zorlaşmıştı. Poyraz abi artık kartları açık oynuyordu.

Ayağa kalkıp karşıma geçti. Bakışlarımı yerden asla kaldırmadım. Kalbim biraz sonra göğsümü delip geçecekti.

"Tamam."dedim en sonunda. Kısa bir an başımı kaldırıp gözlerine baktım. Bakışlarına şaşkınlık yerleşirken "Patron derim ben de."dedim. Şaşkınlığı kaybolurken gözlerini devirdi.

Ya ne diyecektim?!

"İzinlisin Defne."dediğinde anlamayarak ona baktım. "Ne?"

Bir adım yaklaşıp ellerini iki yanımdan uzatarak masaya tutundu. Kollarının arasında kalmıştım. Başımı yan tarafa çevirdim. Adam kaçtıkça kovalıyordu!

"İzinlisin. Çık alış veriş yap, bütün işlerini bitir. Akşam benimlesin."

Hızla başımı çevirdim. Burun buruna geldiğimiz anda bunu yaptığıma pişman olmuştum. Ne demek akşam onunlaydım? Pardon da kim buna karar vermişti?!

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin