9.BÖLÜM

4K 165 16
                                    

Adımlarımı hızlı hızlı atıyordum, işe geç kalmıştım! Alarmı erteleyip durmuştum çünkü dün gece geç uyumuştum. Halâ uykum vardı. Kafeden içeri girdiğimde Poyraz abi kasadaydı.

"Günaydın patron! Ve özür dilerim geç kaldım."

"Sorun değil Defne günaydın."

Bir yerlere geç kalmayı hiç sevmezdim ama bazen oluyordu işte. Mutfağa geçip önlüğümü giydim. Cenk de gelmiş mutfakta çalışıyordu.

"Hoş geldin Defne. Hemen işe başlaman lazım. Beş tepsi kurabiye yapılacak."

Beş tepsi mi? Gerçekten hemen başlamalıydım. Ellerimi yıkayıp kurabiye hazırlıklarını yaptım. İki çeşit yapacaktım ve muhtemelen baya zamanımı alacaktı.

Dinlenmeden beş tepsi kurabiye yaptığımda üç saat geçmişti ve kurabiyeler mis gibi kokmuştu. Bir tabağa birkaç tane koyup Poyraz abiye götürdüm. "Poyraz abi kurabiye yaptım bir tadına baksana nasıl olmuş?" dediğimde elimden tabağı alıp bir tane kurabiyeyi ısırdı ardından diğer çeşidin de tadına baktı.

"Sen mi yaptın?" dediğinde başımla onayladım. Az önce ben yaptım demiştim zaten.

"Çok güzel olmuş eline sağlık." dedi. Gülümseyip tabağı mutfağa bıraktım. Kafe biraz kalabalıktı bu yüzden sipariş alacaktım. Ben siparişleri alırken Poyraz abi mutfağa gitmişti acaba yapılacak bir iş mi vardı? Birkaç sipariş aldıktan sonra ben de mutfağa gittim. Poyraz abi benim yaptığım kurabiyeleri kutulara koyuyordu.

"Poyraz abi?" dediğimde bana döndü. Kutuları arkasına saklamaya çalışıyordu. "Ne yapıyorsun?" deyip yanına gittim. Neden benim kurabiyelerimi kutuya koyuyordu? Kutudan bir kurabiye alıp ağzıma attım. Anında yüzüm buruşmuştu. Bu nasıl kurabiyeydi? Aşırı tuzluydu, yenemeyecek kadar! Ve Poyraz abi çok güzel olduğunu söylemişti!

Hemen bir bardak su içtim ve Poyraz abiye dönüp "Niye söylemedin Poyraz abi çok kötü olmuş?"dediğimde "Çok kötü değil aslında biraz fazla tuz koymuşsun."dedi. Gözlerimi devirdim,üzülmeyeyim diye böyle diyordu. Çok kötüydü,kupkuru olmuştu. "Tekrar mı yapayım?" dediğimde başını iki yana sallamıştı.

"O kadar malzeme de boşa gitti." dediğimde "Bir şey olmaz Defne sıkma canını." dedi. Yapacak bir şey yoktu. Mutfağa gelmişken siparişleri hazırladım ve müşterilere götürdüm. Bir süre sonra Poyraz abi kasaya döndü. Yeni siparişleri almak için masaları dolaşmaya başladım.

"Hoş geldiniz, ne alırsınız?"

"Mümkünse seni?"

Hızla başımı defterden kaldırdım. Bunun burada ne işi vardı?

"Yine mi sen?"

Gelen kişi liseden sınıf arkadaşım Cihan'dı. İki yıldır beni sevdiğini söyleyip peşimde dolaşıyordu. Defalarca beni rahatsız ettiğini söylemiştim ama laftan da anlamıyordu.

"Evet ben. Burada çalışmaya başlamışsın. Seni bir göreyim dedim. Biraz konuşmamız mümkün mü?"

"Hayır! Siparişin varsa söyle yoksa gideceğim."

Burada olay çıksın istemiyordum yoksa ben ona nasıl davranacağımı iyi biliyordum.

"Pekala o zaman bir sade kahve ve kurabiye lütfen."

İçimden zıkkım ye desem de gidip siparişini hazırlamaya başladım. Kahveyi hazırlarken gözüme kutudaki kurabiyeler takılmıştı. Evet onun hak ettiği bu kurabiyelerdi. Kahve hazır olunca gidip kurabiyeleri hazırladım ve siparişi götürdüm. Masaya sertçe bıraktım ve uzaklaşıp bir masaya oturdum. Kurabiyeyi yediğinde surat ifadesini merak ediyordum. Bir ısırık aldığında suratını ekşitti. Oh iyi olmuştu. Yerimden kalkıp yanına gittim. "Ne o beğenmedin mi kurabiyeyi?" diye sordum.

"Boş ver kurabiyeyi, otur da bir konuşalım. Sana söylemek istediğim şeyler var."

"Ne söyleyeceğini biliyorum. Bunu daha önce konuştuk. Ben seni sevmiyorum." deyip arkamı döndüm ve bir adım attığımda bileğimi tuttu. Sinirle ona döndüğüm anda daha ben bir şey demeden Poyraz abi gelip benim kolumu tutup ondan kurtarmış ve "Hayırdır bir sorun mu var?" diye sormuştu. "Yok,müşterimiz de şimdi gidiyordu zaten." dedim. Ama Cihan sorunluydu ki gitmemişti.

"Hayır gitmiyorum. Defne'yle konuşacağım." dediğinde Poyraz abi bana döndü. Öfkeli görünüyordu "Konuşmak istiyor musun?" dediğinde hızla başımı iki yana salladım. Bu defa Cihan'a dönüp "O seninle konuşmayacak şimdi git buradan." dedi. Cihan'ın biraz aklı olsa hemen giderdi. Çünkü Poyraz abinin ses tonu beni bile korkutuyordu.

"Sen kim oluyorsun da bize karışıyorsun? Konuşacağım dedim!"

Koluma uzanıp tutmaya çalıştığında Poyraz abinin yumruğuyla tanışmıştı. Çok sert vurmuştu, Cihan'ın dudağı patlamıştı bile. Cihan Poyraz abinin üstüne geldiğinde Poyraz abi yakasından tutup bir de kafa attı. O sırada "Kim oluyormuşum, şerefsiz!" diye kendi kendine mırıldandı. Cihan'ın burnu da kanamaya başlamıştı, kırılmış olmalıydı. Poyraz abi onu kolundan tutup sürükleyerek dışarı çıkardı. Kapıdan dışarı fırlatıp "Seni bir daha Defne'nin yakınında görmeyeceğim! Şimdi defol git!" dedi.

Cihan arkasına bakmadan gitmişti. Güzel bir dayak yemişti. Poyraz abi sertçe kapıyı açıp içeri girdi.

"Bu kim Defne?" dedi. Burnundan soluyordu, sanırım sıra bana gelmişti.

"Liseden arkadaşım, benden hoşlanıyor. İki yıldır peşimde hayır diyorum ama anlamıyor."dediğimde kızgınca yanıma geldi.

"Bize söylemek aklına gelmedi mi?" dedi. Bana neden kızıyordu? Benim ne suçum vardı şimdi?

"Bu it iki yıldır seni rahatsız ediyor ve sen bize söylemiyorsun! Aferin gerçekten!"

Gözlerim dolmuştu. Resmen azar işitmiştim. Arkamı dönüp koşarak mutfağa gittim. Poyraz abi arkamdan "Defne!" diye seslenmişti ama umurumda değildi. Sinirlenmiştim, kırılmıştım.

Biraz mutfakta oyalandım. Çıkış saatim yaklaştığında önlüğümü çıkarıp çantamı aldım. Mutfaktan çıktığımda Poyraz abi bir masada oturuyordu. Beni görünce ayağa kalktı. "Defne bir konuşabilir miyiz?" dediğinde başımı iki yana olumsuzca salladım. Ona çok kırgındım.

"Sonra konuşalım Poyraz abi acelem var çıkmam lazım." deyip kafenin çıkışına yürüdüm. Arkamdan Poyraz abinin sesini duymuştum.

"Cenk kafeyi bugün sen kapat!"

Kafeden çıktıktan sonra sadece birkaç adım atmıştım ki Poyraz abi kolumu tuttu.

"Defne özür dilerim."

Ama o özür dileyince benim kırgınlığım geçmemişti. Önüme dönüp yürümeye başladım. O da yanımda yürüyordu. Neden peşimden gelmişti ki?

"Defne?"

"Hm?" diye mırıldandım.

"Bir şey demeyecek misin?"

"Hayır."

Bu konuşmadan sonra sessizce eve kadar gelmiştik. Evin önüne geldiğimizde "Görüşürüz Defne." dedi. Sadece başımı sallayıp bizim evin zilini çaldım. Annem kapıyı açtığında arkama bakmadan içeri girdim.

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin