57.BÖLÜM

1.4K 93 8
                                    

Üçümüz arasında yaşanan gergin bakışma Poyraz'ın isyanla yakınmasıyla sonuçlandı.

"Sen niye geldin sabah sabah?!" İlişkimizi ele verişimizden ziyade birlikte yaptığımız kahvaltının bozulmasına sinirlenmiş gibiydi.

"Abi, sence şu an sorulması gereken soru bu mu?" Hâlâ masadaki gülde olan bakışları bana döndükten sonra birkaç adımda bize yaklaştı. "Siz diyorum, hayırdır diyorum?" Bir eliyle de masada duran gülü işaret ederken suratındaki şaşkın ifade dağılmış yerini imalı bir bakışa bırakmıştı.

Poyraz'ın kararsız bakışları bana döndü. Şu an bulunduğumuz durumu inkar edebileceğimiz bir yol aklıma gelmiyordu. Omuzlarım düşerken "Söyleyelim,"diye mırıldandım. "Yapacak bir şey yok." İlişkimizin yayılma hızına cidden inanamıyordum.

Poyraz'ın ,durumdan memnunmuş gibi suratına yayılan gülümsemeye hayretle baktım. Zafer kazanmış bir ifade yerleşti yüzüne. "Biz,"dedi bakışları bana kayarken. "Sevgiliyiz."

"Çok şükür!" deyip abisine sarıldı Pelin. "Zaten ben bir şeyler olduğunu anlamıştım. Aslında birçok kişi anlamış olabilir, dünkü düğünden sonra anlamazlarsa sıkıntı var demektir yani."

Poyraz'dan ayrıldıktan sonra kollarını bana doladı. Gülümseyerek sarılışına karşılık verdim. "Çok sevindim valla! Zor oldu ama güzel oldu."

Sarılışımız devam ederken içeriden ikinci bir ses geldi. Ve bu ses çok daha tedirgin ediciydi.

"Pelin nerede kaldınız?!"

Pelin hızlıca benden ayrılıp "Ayy unuttum!"diye yakındı. Yalnız unuttuğu detay seslenen abimdi!

"Siz dua edin ki bana yakalandınız, Egemen abi ve Ceren içeride oturuyor şu an." Bizim bu şansla abime yakalanmamız da yakındı bence. Yaklaşan ayak sesleriyle hızla yerimden  kalkıp gülümü elime alarak saklayacak bir yer aradım. Aceleyle mutfak dolabını açıp kenara sakladım. Aynı saniyede abin mutfağa girmişti. Şimdilik risk ortadan kalkmıştı.

"Günaydın millet,"diyerek bakışlarını hepimizin üstünde gezdirdi abim. "Bir sorun mu var?" Kaşları havalanmıştı, tedirgin görünüyor olmalıydık.

"Yok Egemen abi ya ne olacak? Gel hadi içeriye geçelim. Abimler de çayları alıp geliyorlar değil mi?" Pelin abimi mutfaktan çıkarmak için çabalıyordu, gördüğüm en iyi görümce olabilirdi.

Ona yardımcı olmak için "Evet ben çayları alıp geleyim, siz geçin oturun."dedim. Abim ikna olmamış gibi dursa da bir şey söylemeyip Pelin'le birlikte mutfaktan çıktı.

Derin bir nefes verip Poyraz'a baktım. İsyan dolu hareketler eşliğinde benim için hazırladığı çayı eline aldı. Bardaklara doldururken "Sevgilimizle bir kahvaltı yapamıyoruz arkadaş!"diye söylendi. Kendime engel olamadan kıkırdadım, söylenirken bile gözüme tatlı görünmesi aşka dahil miydi?

Ters ters baktı bana. "Gülme Defne! Komik değil." Bardakları tepsiye dizdiğinde tepsiye uzandım. Gülmemek için yanaklarımın içini dişliyordum. Üstümde olan bakışları saçma bir şekilde gülesimi getiriyordu. Tutamadım kendimi, küçük bir kahkaha firar etti dudaklarımın arasından. Benimle başbaşa olduğu zamanlar bozulunca sinirleniyordu ve bu benim aşırı hoşuma gidiyordu.

"Demek hâlâ gülüyorsun,"diyerek aramızda neredeyse hiç mesafe bırakmayacak şekilde bana yaklaştı. Sol kolunu belime dolayıp sinir bozucu bir yavaşlıkta başını bana doğru eğdi. Nefesi tenime değmeye başladığında tebessümüm kaybolmuştu. Yanağımda hissettiğim dudaklarının hafif dokunuşu bütün tenimi karıncalandırmaya yetti. Öptükten sonra hemen geri çekilmeyip birkaç saniye orada oyalanan dudakları kalbim için işkenceden farksızdı. Tüm bunları çay tepsisi elimdeyken ve abim sadece birkaç metre uzağımızdayken yapması hiç güvenli değildi. Aynı yavaşlıkta uzaklaşırken sağ eliyle tepsinin kenarını tuttuğunu fark ettim. Heyecandan tepsiyi düşürebileceğimi tahmin ettiyse demek ki!

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin