2.BÖLÜM

7.5K 265 29
                                    

Poyraz abinin yanında çalışacak olmak benim de içimi rahatlatmıştı. Sonuçta yıllardır tanıdığım bir insandı.

Herkes yemeğine döndüğünde ben de bir şeyler atıştırdım. Arada Poyraz abiyle bakışlarımız kesişiyoruz. Benim kafede çalışmamı kabul ettiğinden beri üstünde bir sessizlik vardı. Acaba orada çalışmamı istemiyor olabilir miydi? Eğer öyle bir şey varsa kendime başka bir iş bulurdum.

Herkes yemeğini bitirdikten sonra sofrayı toplamıştık. Çay suyunu ocağa koyup onu beklerken de bulaşıkları yıkamaya başladım. Pelin de yanımda bana yardım ediyordu.

"Bizim kafede çalışacak olmana çok sevindim Defne."

"Benim için de iyi oldu gerçekten ama sanki Poyraz abi stemiyor gibiydi anlamadım."

Pelin birkaç saniye düşündükten sonra "Yok yok niye istemesin? Onun kafası dalgın bu aralar, elbette senin kafede çalışmanı ister."

Umarım öyledir. Yoksa kendime yeni bir iş bulmam gerekecek.

Ben bulaşıkları hallederken Pelin de çayı demleyip bardakları hazırlamıştı. Revaniyi de tabaklara koyduktan sonra Pelinlerin getirdiği poşeti açtım.

"Pelin en sevdiğim kurabiyeden almışsınız."

Pelin gülümseyip yanıma yaklaştı."Evet gelirken abim aldı." dedi.

Kurabiyeleri de tabağa koyduktan sonra hazırladığımız şeyleri salona götürdük. Çayları da doldurup dağıttıktan sonra biz de oturmuştuk.

Çaylar içilirken sohbetler devam etmişti. Ardından çayları da toplayınca Murat Amca "Biz artık kalkalım Selim." dedi babama. Hep birlikte ayaklandığımızda onları kapıya kadar geçirmiştik. Misafirlerimizi gönderip kapıyı kapattım, gerçekten kendimi çok yorgun hissediyordum. Hiç vakit kaybetmeden çayın bulaşıklarını da yıkayarak bütün işlerimi bitirdim ve odama geçtim. Üstümdeki elbiseyi çıkarıp pijamalarımı giydim. Yatağıma uzanıp gözlerimi kapattım. Uyumam için erkendi ama biraz dinleyebilirdim.

Yaklaşık yarım saat sonra telefonumun bildirim sesiyle gözlerimi araladım. Telefonuma baktığımda Poyraz abiden mesaj gelmişti.

Söylemeyi unuttum ne zaman istersen işe başlayabilirsin. Yeni işin hayırlı olsun.

Hızlıca cevap yazıp gönderdim.

Senin için de uygunsa yarın başlarım Poyraz abi. Saat kaçta geleyim?

Birkaç dakika içinde cevap gelmişti.

Sekiz gibi gelirsin.

Telefonu kilitleyip yatağımın kenarına bıraktım. Yarın işe gidecektim.İlk günden geç kalmak istemiyordum uyusam iyi olurdu. Gözlerimi kapatıp uyumaya çalıştım.

Telefonumun alarmıyla gözlerimi açtım. Saat yediydi. Hemen yatağımdan kalkıp elimi yüzümü yıkadım. Giyecek bir şeyler ayarlamamıştım bu yüzden hızlıca kendimi dolabın önüne attım.

Pembe bir elbise seçmiştim, pembeyi seviyordum. Üstümü giydikten sonra saçlarımı at kuyruğu yapıp pembe bir tokayla bağladım. Bence çok tatlı olmuştum. Çantamı alıp içine lazım olabilecek ufak tefek eşyalarımı koydum. Telefonumu da çantama koymak için aldığımda gözüm saate kaymıştı. Yediyi kırk beş geçiyordu! Sadece on beş dakikam kalmıştı ve hemen çıkmam gerekiyordu. Hızlıca evden çıkıp pembe sandaletlerimi ayaklarıma geçirdim. O sırada karşı evden Pelin çıkmıştı. Gülümseyerek yanıma geldi.

"Ne bu acele Defne?"

"İlk günden işe geç kalacağım neredeyse ona yetişmeye çalışıyorum."

Pelin küçük bir kahkaha attıktan sonra "Merak etme abim sana kızmaz geç kalırsan." dedi. Komşuyuz diye belki bir şey demezdi ama benim içim hiç rahat etmezdi.

Benimle birlikte yürümeye başladığında "Sen nereye sabah sabah?" diye sordum.

"Biraz yürüyüş yapayım dedim. Belki biraz alışveriş de yaparım."

Gülümseyip "Gez tabi sen biz çalışalım." dediğimde "Ama çalışmak isteyen sendin tatlım." dedi gülerek. Haklıydı. Henüz pişman değildim.Sohbet ede ede kafenin önüne gelmiştik. Birlikte içeri geçtik.

"Abi biz geldik." Pelin'in seslenmesiyle Poyraz abi mutfak kısmından çıkmıştı.

POYRAZ'IN AĞZINDAN

Anahtarla kapıyı açıp kafeden içeriye girdim. Hızlıca mutfağa geçip önlüğümü giydim. Erkenden gelmiştim çünkü Defne için poğaça yapacaktım, kahvaltıda poğaça yemeyi çok seviyordu ve bugün kahvaltıyı yetiştiremeyeceğine adım kadar emindim. Ellerimi yıkayıp poğaça yapmaya başladım. Kısa sürede hazırlayıp tepsileri fırına attım. Poğaçalar piştikten sonra fırını kapatıp tepsileri çıkardım. O sırada bana seslenen Pelin'in sesini duymuştum. O neden gelmişti ki? Daha Defne bile gelmemişti!

Hızla mutfaktan çıktığımda Defne karşımdaydı. Pembe elbise,pembe ayakkabı ve pembe tokalarıyla o kadar tatlıydı ki tıpkı bir pamuk şekere benziyordu. Pespembe ve çok tatlı. Gözlerimi ondan alamıyordum ama bakışlarımız kesiştiğinde kendime geldim. Fazla dikkat çekmesem iyi olurdu.

DEFNE'NİN AĞZINDAN

Birkaç saniye gözleri bende takılı kaldı bir şey demeden bakıyordu ardından boğazını temizleyip "Hoş geldiniz." dedi.Üstünde önlük vardı ve elleri unluydu. Poyraz abi genelde mutfağa girmez kasada dururdu ama bugün bir şeyler yapmış gibi duruyordu.

Pelin "Hoş bulduk abi hayırdır ne yapıyorsun mutfakta?" dedi.

Poyraz abi kısaca üstüne bakıp ardından bize döndü. "Sıcak poğaça var umarım kahvaltı yapmamışsınızdır." dediğinde Pelin bana döndü. "Valla benim gitmem lazım abi size Defne'yle afiyet olsun. Hatta ben çıkayım, hadi görüşürüz." deyip arkasını döndü ve hızlı adımlarla kafeden çıktı. Resmen kaçarcasına gitmişti.

Poyraz abiyle baş başa kalmıştık. Eliyle bir masayı gösterip "Sen otur ben de bize poğaça getireyim."dedi. Başımı onaylarcasına sallayıp gösterdiği yere oturdum. Çantamı sandalyenin kenarına asıp beklemeye başladım. Birkaç dakika sonra Poyraz abi mutfaktan çıkmıştı. Önlüğünü çıkarmış ve elindeki unlardan kurtulmuştu. Poğaçayı masaya bıraktıktansonra iki tane de çay getirmişti. Yerine oturduğunda "Poğaçalar çok güzel koktu eline sağlık Poyraz abi." deyip bir tane poğaça aldım. Bir ısırık aldığımda gerçekten tadı da çok güzeldi. Poyraz abiye baktığımda yüzündeki gülümseme solmuştu. Çayından bir yudum alıp önüne döndü. Neden yemiyordu? Bir tane poğaça alıp ona uzattım. "Yesene Poyraz abi valla çok güzel yapmışsın." dediğimde elimden poğaçayı alıp yemeye başladı.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra "Şimdi ben burada tam olarak ne yapacağım?" diye sordum. Poyraz abi düşünmeden "Ne istersen onu yaparsın. İster mutfakta çalış ister sipariş al. Sen,ben ve bir de Cenk var biliyorsun. Hep beraber burayı idare edeceğiz. Cenk'le sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum. Aranızda anlaşırsınız, bir sorun olursa da bana söyleyebilirsin." dedi. Benim için bir sorun yoktu.

"Tamam o zaman ben işime başlayayım."deyip ayaklandım ve önümüzdeki boşları alıp mutfağa götürdüm. Umarım günü sorunsuz bir şekilde bitirirdim.

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin