32.BÖLÜM

2.1K 108 11
                                    

Bu sabah güne oldukça enerji dolu başlamıştım. Belki de bunun sebebi saatlerce uyuduğum deliksiz uyku olabilirdi. Yine kahvaltımı yaptığım nadir günlerden birindeydim. Annemle karşılıklı güzel bir kahvaltı yapmıştık sonra da beni işe postalamıştı. Ayağımın altında dolanma temizlik yapacağım demişti. Çok kibardı gerçekten(!). Ama bu beni hiç üzmemişti, evde temizlik yapacağıma kafede çalışmayı tercih ederdim. Çünkü yaptığım temizlik asla annemin istediği gibi olmuyordu. Kendisi bu konuda hiç memnun olmuyordu.

Kafeden içeriye girdiğimde birkaç masada müşteriler vardı. Poyraz abi de masaların birinde oturmuş karşısındaki kişiyle hararetli bir şekilde konuşuyordu. Kapının açıldığını fark edince bakışları kapıya dönmüştü. Beni görünce hafifçe tebessüm etti sonra yine karşısındaki kişiye dönmüştü.

Mutfağa geçtim. "Günaydın Cenk." Elindeki tepsiyle yanımdan geçerken "Günaydın."diye mırıldanmıştı. O siparişleri götürürken ben çantamı bırakıp önlüğümü üstüme geçirdim. Yeniden mutfağa döndüğünde "Şu siparişleri hazırlar mısın?"diyerek elindeki küçük defteri uzattı. Ben hazırlamaya başladığımda o da hazır olanları götürüyordu. Tüm siparişler hazır olduğunda son kalanları da ben servis etmiştim.

Cenk bulaşıkları yıkamaya başladığında ben de müşterilerle ilgileniyordum. Boşları toplarken bazen bakışlarım Poyraz abiye kayıyordu. Ne konuşuyordu acaba, karşısındaki kim olabilirdi? Merak içinde bütün boşları toplamıştı. Müşterilerin hepsi de gitmişti. Poyraz abiyle birlikte oturan kişi hariç.

İşim bittiğinde mutfağa geçtim. Cenk de bulaşıkları bitirmişti. Su içmek için bir bardak elime aldığımda Poyraz abinin sesini duymuştum.

"Cenk, Defne! Gelir misiniz?"

Daha su bile doldurmadığım bardağı tezgaha bıraktım. Sonra da su içerdim, şu an merak duygum ağır basıyordu. Cenk'le bakışlarımız kesiştiğinde aynı anda kapıya doğru adımladık. Poyraz abiyi gördüğümüz zaman kafenin kapısını kilitliyordu.

"Hayırdır abi?"dedi Cenk. Poyraz abi bize dönüp masayı işaret etti. "Oturun."dedi. "Günün geri kalanında kapalıyız."

Masaya oturduk üçümüzde. Hâlâ anlamaya çalışır gibi bakarken "Niye?"diye sordum. Bana döndü. "Çünkü bir iş aldık ve bununla ilgilenirken müşterilere yetişemeyiz. O yüzden kapalıyız."

Stresli görünüyordu. "Ne işi abi?" Ellerini saçlarından geçirip ofladı. "Pasta siparişi."dedi bıkkın bir tonda. Ne güzel iş almıştı işte neden sevinmiyordu?

"E yaparız abi kafeyi niye kapattık?"

Poyraz abi Cenk'e döndü. Kısılan gözleriyle "Beş tane pasta Cenk."dedi. "Hem de akşam beşte teslim edilecek."

Derin bir nefes alıp kollarını bağladı. Gözlerini masaya dikmişti. O zamana kadar beş pastayı yetiştirmek cidden zordu.

"Ne güzel işte abi, güzel para kazanırız bu siparişten." Poyraz abinin ters bakışlarıyla karşılaşınca suratı düşmüştü Cenk'in. Oysaki bence haklıydı.

"Kazanırız kazanmasına ama nasıl yetişecek!" derken oldukça düşünceli görünüyordu. "Hem bugün olmazdı be!"diye sitem etti. Yine ofladı. Bugünün ne özelliği vardı?

"Abi kızmazsan bir şey soracağım? Bugün niye olmuyor?"

Çok şükür ki Cenk benim merak ettiğim bütün soruları soruyordu. Böylece ben de merak duygumla baş etmek zorunda kalmıyordum. Bu benim için zor olurdu. Zira baş edemiyordum.

"Sanane Cenk!"

Bugün Poyraz abide bir haller vardı. Gergin, stresliydi. Anlam veremedim. Cenk önüne dönerken hafifçe gülmüştüm. Bakışları bana dönerken anında gülüşümü bastırdım.

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin