38.BÖLÜM

2.2K 114 10
                                    

Sabah olduğunda vücudunda hissettiği halsizlikle uyandı Poyraz. Gözlerini zorlukla araladı, başındaki ağrı hâlâ varlığını sürdürüyordu. Telefonundan saati kontrol etti. Normal şartlarda olsa kalkıp işe gitmesi gerekiyordu ama ne gitmek istiyordu ne de gidecek hâli vardı.

Gözlerini yeniden kapattı. İyice üstünü örttü, üşüyordu hatta titriyordu. Yutkunurken boğazının ağrımasıyla yüzünü buruşturdu. Şifayı kapmıştı.

Odasının kapısının açılmasıyla eş zamanlı olarak hapşırdı. Gelenin kim olduğunu merak etse de dönüp bakmadı. Başını kımıldatınca ağrı artıyordu.

"Günaydın abi!"Pelin abisinin yanına geldiğinde kaşlarını çattı. Yatağına gömülmüş uyuyordu, üstündeki örtüyü boğazına kadar çekmişti. Bir cevap alamayınca abisinin omuzunu hafifçe dürttü. "Abi, iyi misin?" Sadece mırıltılarla cevap verdi Poyraz. Ne dediği de pek anlaşılmamıştı.

Pelin elini abisinin alnına uzattı. Hissettiği sıcaklıkla "Abi!"diye seslendi. "Yanıyorsun sen!"

Pelin üstündeki örtüyü çekerken Poyraz hızla tutmuştu. "Üşüyorum."dediğinde Pelin üzülse de örtüyü daha güçlü çekiştirdi. Ona kızgındı, o yağmurun altında durmasaydı şimdi gayet sağlıklı olacaktı.

"Ateşin var abi. Üstünü örtemezsin."Poyraz mızmızlansa da bir süre sonra sustu. Hâlâ uzandığı yatakta titriyordu, ateşi gerçekten çok yüksekti.

"Bu böyle olmaz, kalk bir hastaneye gidelim."

"İstemiyorum." Poyraz'ın tek isteği uyumaktı. Biraz da sıcak olsa iyi olurdu çünkü donuyordu.

Pelin abisinin nasıl inatçı olduğunu bildiği için üstelemedi ama bu vazgeçtiği anlamına gelmezdi. Odadan çıkıp hızlı adımlarla annesinin yanına gitti. Annesi mutfakta kahvaltı hazırlamakla meşguldü.

"Anne abimin ateşi var bir baksana." Annesinin bakışlarına telaş yerleşirken "Ateşi mi var?"diye sormuştu. Pelin başıyla onayladığında Neriman hanım endişeyle oğlunun odasına yöneldi. Bir yandan da kızgınlıkla söyleniyordu, başına bunun geleceğini dün akşamdan anlamıştı zaten.

Poyraz'ın odasına girdiğinde oğlunun gözleri yarı açıktı ama baygın baygın bakıyordu. Poyraz annesini görmesiyle Pelin'e anlamlı bir bakış attı. Pelin annesinin arkasına geçerken Neriman hanım oğlunun yanına gelmişti bile. Alnına dokunduğunda gözlerindeki endişe iyice arttı. Gerçekten çok ateşi vardı. "Ah be oğlum! Ne diye yağmurda o kadar duruyorsun? Bilmiyor musun hemen hasta olduğunu?"

Poyraz başını önüne eğmiş annesinin ona kızmasını uslu bir şekilde dinlemişti. Kendince annesi de haklıydı.

"Kalk oğlum kalk, doktora gidiyoruz!" Neriman hanım telaşla yerinden kalkarken Poyraz annesinin elini tuttu. "Anne gerek yok, iyiyim ben."

"Oğlum ne iyisi? Sen farkında değilsin, titriyorsun bak." Poyraz'ın bakışları hâlâ annesinin arkasında dikilen Pelin'e kaydı. Başını sallayarak annesini onaylamıştı. Stresle ofladı. Neden kimse onu dinlemiyordu?

"Anne istemiyorum. Ben şimdi ılık bir duş alırım geçer ateşim. Dinlenince iyileşirim ben merak etmeyin." Annesinin sert bakışları yerli yerindeydi. Biraz bile ikna olmamış gibiydi.

"Biraz dinleneyim iyi olmazsam gideriz hastaneye o zaman?"diyerek şansını bir kez daha denedi. Bu defa annesi bıkkınlıkla ofladı, oğluna söz geçirmekte zorlanıyordu. Sonunda pes edip "Tamam."dedi. "Ama bak eğer durumun iyiye gitmezse hastaneye gidiyoruz ve itiraz etmiyorsun."

Poyraz sonunda rahatlayarak başıyla onayladı. Annesi verdiği karardan dolayı huzursuzdu ama oğlunu ikna edemeyeceğini biliyordu. Bu şekilde belki birkaç saat sonra onu hastaneye götürmeye ikna edebilirdi. Koca adam olmuştu ama hâlâ hastaneye zorla götürülüyordu.

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin