22.BÖLÜM

2.6K 126 7
                                    

Poyraz abi sinirle bana bakarken ne yapacağımı şaşırmıştım. Niye açmıştım ki o telefonu?! Aptal Cihan asla dersini almıyordu!

Tereddütle ayağa kalktım. Telefonumu cebime sıkıştırdım. Sakince Poyraz abiye baktım. "Poyraz abi sakin ol bi."dediğimde "Olamam sakın falan!"dedi. Sanırım gerçekten sakinleşmeyecek gibi duruyordu. Ne yapsam işe yarardı?

"Ben engellerim şimdi onu. Bir daha ararsa söylerim olur mu Poyraz abi?" dedim en yumuşak ses tonumla. Ama bakışları zerre değişmemişti. Hafifçe yaklaşıp elimi koluna yerleştirdim. "Kavga çıkmasını istemiyorum."dedim beklentiyle bakarak. Önce kolundaki elime baktı. Sonra yeniden gözlerime döndü bakışları. Azıcık bile yumuşamamıştı. Gözleri hâlâ öfke doluydu.

Telefonunu çıkarıp birini aradı. Birkaç saniye sonra karşı taraf cevapladığında "Cenk hemen kafeye gelebilir misin? Benim acil çıkmam lazım."dedi. Tekrar anlamıştım ki söylediklerim hiçbir işe yaramamıştı. Bir süre Cenk'i dinledikten sonra "Tamam çabuk ol."deyip telefonu kapattı.

"Defne hadi!"dediğinde sesi tonu beni şaşırtmıştı. Bütün öfkesini sesine yansıtmıştı. "Ne?!"dedim vakit kazanmak amacıyla.

"Şu herifin numarasını ver bana!" Daha da yapacak bir şeyim kalmamıştı. Ne yapsam vazgeçmeyecek gibi duruyordu. Son çare "Vermesem?"diye sordum. Kararlılıkla "Bulurum, beni uğraştırma."dedi. Yenilmişlikle telefonumu çıkardım. Az önce arayan numarayı açıp telefonu Poyraz abiye uzattım. Telefonu hırsla alıp numarayı kendi telefonuna kaydetti. Bana telefonumu uzattığında alıp cebime koydum.

"Seni daha önce rahatsız etmediğine emin misin?"diye sordu tereddütle. "Varsa bir şey söyle."

Başımı iki yana salladım. "Yok."dedim ama içim huzursuzdu. Sonra öğrenirse yine sorun olurdu. Bu yüzden "Şey..."diye mırıldandım. "Mesaj yazdı birkaç kez. Tersledim ama ben."

Başını iki yana eğip sinirle ağzının içinde söylendi. Allah'ım ateşe barutla gitmiştim resmen. Söylemesem daha mı iyiydi neydi?

"Benden bulacak belasını şerefsiz!" Korkuyla Poyraz abiye bakarken o kafenin içinde bir ileri bir geri yürüyerek tur atıyordu. Cenk kapıdan girdiğinde Poyraz abi hızla yanına gitti.

"Cenk ben çıkıyorum. Sen burada kal, geleceğim ben tamam mı?" deyip cevap beklemeden kapıya yöneldi. Çıkmadan önce son kez gözlerime bakmıştı. Gözlerinde fazlaca öfke vardı. Poyraz abiyi daha önce böylesine sinirli gördüğümü hatırlamıyordum.

Allah Cihan'a merhamet etsindi çünkü Poyraz abi etmeyecekti.

•••

Yaptığım kahveleri tepsiye yerleştirip müşterilere götürdüm. Gözüm sürekli kapıya kayıyordu. Poyraz abi gideli iki saat olmuştu. İki saat boyunca içim içimi yemişti. Cenk'le birlikte müşterilerle ilgilenmiştik ama aklım Poyraz abideydi. Kendime kızıp durmuştum hep. Ama asıl suç tabi ki Cihan'daydı. İnsan biraz laftan anlamalıydı. Hayır diyorsam hayırdır yani daha zorlamanın ne anlamı var?!

Masayı silerken kafenin kapısı açılınca hızla o tarafa döndüm. Sonunda beklediğim kişi gelmişti. Elimdeki bezi bırakıp koşturarak Poyraz abinin yanına gittim. Oldukça normal bir yüz ifadesi vardı. Giderken gözlerinde olan öfke şimdi yoktu. "İyi bari kavga etmemişsiniz."dedim rahatlamış bir şekilde. Aslında ben mutlaka bir kavga dövüş çıkar demiştim ama. Demek ki yanıldım.

Poyraz abi birkaç adımda yaklaştı. "Onu nereden anladın?"dedi merakla. Kısa bir an tereddüt etsem de "Ne bileyim yüzünde hiç yara falan yok..." Ben sözlerimi bitirmeden gülümsemeye başladı. Haliyle ben de susup kalmıştım. Neden gülüyordu anlamamıştım.

"Sence ben ondan dayak yer miyim?!"diye sordu sonunda. Gülümsemesi yerini gurur dolu bir ifadeye bırakmıştı. Sanırım yemezdi. Yaşadığım aydınlanmayla "Yani kavga ettiniz?"dedim. Yanımdan geçip boş bir masaya oturdu. Hemen peşinden gidip karşısına oturmuştum. "Gerekeni yaptım diyelim."deyip ellerini masanın üstünde birleştirdi. Sanırım Cihan gerçekten belasını bulmuştu.

"Abi gelmişsin." Cenk'in sesiyle arkama baktım. Mutfaktan çıkmış yanımıza geliyordu.

"Geldim geldim. Sen çıkabilirsin Cenk, sağ ol." Poyraz abinin söylediklerinden sonra Cenk onaylarcasına başını sallayıp "Tamam abi ben çıkıyorum o zaman."dedi. O kafeden çıkarken ben yine Poyraz abiye döndüm. Hiç müşteri de kalmamıştı.

"Gelen olmadı mı ben yokken?" Kafenin bu boş halini görünce müşteri gelmedi sanmıştı sanırım. "Bir ara baya kalabalık oldu aslında son müşteri de az önce çıktı zaten."

Başını sallayıp etrafına bakındı. Sonra ayağa kalkıp "Gel hadi."dedi. Merakla baktım. "Islak kek yapacağız." Nereden çıkmıştı şimdi bu?

Poyraz abi beni beklemeden mutfağa gidince arkasından bende gittim. Önlüğünü giyerken "Nereden çıktı bu ıslak kek?"dedim merakımı daha fazla engelleyemeden.

"Kız gecesi yaptığınız zaman sen ıslak kek yapmışsın. O günden beri Pelin övüp duruyor keki. Merak ettim ben de, bir deneyelim güzelse menüye ekleriz."

Poyraz abi bana dönmüş beklentiyle bakıyordu. "Tamam."dedim ve ben de önlüğümü giydim. Kek malzemelerini çıkarmaya başladım. Yumurtayı kırarken Poyraz abiye dönüp "Ben keki hazırlıyorum sen de sosu yap o zaman."dedim. Başıyla onaylayıp ocağın başına geçti. Ben ona tarif ediyordum o da yapıyordu. Sosu anlattıktan sonra kendi işime dönmüştüm. Sırayla bütün malzemeleri ekleyip güzelce çırptım. Hazırladığım karışımı tepsiye döküp fırına yerleştirdim. Kek pişerken sosa bakmak için Poyraz abinin yanına yaklaştım. O da gayet kıvamındaydı. Birazdan hazır olurdu.

Poyraz abi yüzünü bana çevirdiğinde bakışlarımız kesişti. Bana bakarken bir yandan da sosu karıştırıyordu. Bir anda refleksle elini geri çekmişti. "Yandım!"demişti aynı anda. Hızla atılıp elini tuttum ve musluğun önüne götürüp soğuk suyu açtım. "Poyraz abi niye dikkat etmiyorsun? Yine yaktın kendini!"Sitemle söylenirken ellerimin arasındaki elini soğuk suya tutmaya devam ediyordum. Cevap gelmeyince başımı ona çevirdim. Aramızdaki yakınlık beni afallatırken o dalgın dalgın bana bakıyordu. "Ben yanalı çok oldu Defne."dedi kısık çıkan sesiyle. Gözlerimi kırpıştırdım. Ne demekti bu?

Ne yapacağımı bilemedim bir an. Musluğu kapattım. Elimi çektim sonra elinden. "Bu kadar su tutmak yeter sanırım."dediğimde itiraz etmişti. "Sızlıyor ama biraz daha mı tutsaydık?"

Birkaç saniye bakıştık. Sonra "O zaman sen biraz daha tut. Ben de şu keke bakayım yanmasın."dedim. Duyduğu cevapla birlikte omuzları düşmüştü. Ben uzaklaşıp fırına doğru giderken "Çok da sızlamıyor aslında ya boş ver, yeter bu kadar."deyip yanıma gelmişti.

Fırından keki çıkardım. Gayet güzel pişmişti. Mis gibi kokuyordu. Keki tezgaha koyup ocağın üstünden sosu aldım. Sosu kekin üstüne dökerken Poyraz abi yanımda dikiliyordu. Sonunda kek hazır olduğunda "Bitti."diye mırıldanıp ona döndüm. O ise zaten bana bakıyordu. "Eline sağlık."dediğinde başımı iki yana salladım. "Elimize sağlık."deyip gülümsedim. Onun da dudaklarına gülümseme yayılmıştı. Güzel bir gülümseme...

Keki dolaba koyduktan sonra biraz etrafı toparladık. Çok az bulaşık çıkmıştı onları yıkamıştım. Poyraz abi defalarca bulaşıklara yardım etmek istemişti ama kesin bir dille reddetmiştim. Elini yakmıştı bu hâlde bulaşık yıkamasına izin veremezdim. Benim işim bittiğinde Poyraz abi elinde bir tabak kekle yanıma gelmişti. "Şu kekin tadına bakalım mı artık?" deyip elindeki iki çataldan birini bana uzattı. Çatalı aldığımda ikimiz de aynı anda kekten bir miktar aldık. Tam çatalı ağzıma götürecektim ki bir anda bana uzatılan çatalla şaşırıp kalmıştım.

Poyraz abi kendi yemek yerine bana uzatmış beklentiyle ve gülümseyerek bakıyordu. Ben ise şaşkınlıkla burnumun dibindeki çatala bakıyordum.

•••

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum. Bölümü nasıl buldunuz?

Instagram: wgunes16

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin