48.BÖLÜM

1.9K 137 24
                                    

Beynim düşünceler tarafından istilaya uğramıştı. Saatlerdir kendimi işlerle meşgul ederek bu düşüncelerden uzaklaşmaya çalışıyordum ama aksine daha da yayılıyorlardı. Ben kaçtıkça onlar daha da çoğalıyordu. Kabullenmek istemediğim ne varsa yüzüme çarpıyorlardı.

Mutfakta işler bittiğinde içeriye geçtim. Sonunda gün bitmişti ve evime gidecektim. Bitmişti ama beni de bitirmişti.

Cenk bütün masaları toplamıştı. Muhtemelen birazdan o da çıkardı. "Ben çıkıyorum iyi akşamlar,"diyerek kapıya yöneldim. Usul usul dışarı çıkmayı planlıyordum ama ne mümkündü? Benim hangi planım yolunda gidiyordu ki bu gitsindi?

"Bekle hep beraber çıkalım." Kasada son hesaplamaları yaparken aceleyle konuşmuştu.

"Aynen Defne, biz de çıkacağız zaten." Çatık kaşlarla Cenk'e baktım. Hadi Poyraz abiyi anlıyordum da Cenk'le beraber çıksak ne olacaktı? Zaten kapıdan çıkar çıkmaz ters yönlere gidiyorduk. Yani yine ben Poyraz abiyle baş başa kalmış olacaktım. Benim de kaçtığım buydu zaten.

Sakince duvar kenarına geçip onları beklemeye başladığımda zihnimde yeni bir düşünce yer edindi. Bu defa beni baya bir zorlayan bir düşünceyle karşı karşıyaydım. Bir his de diyebilirdik.

Ona abi diyemiyordum.

Daha az önce yüzüne yüzüne söylemiştim. Seni abim gibi görüyorum demiştim. Bu sadece dilimle söylediğim bir cümleydi, peki ya kalbim? İçimden bile ona hitap edeceğim zaman abi dediğimde bir tuhaf hissediyorum. Sanırım kalbim elden gidiyor...

Neredeyse oturup kalbime gitme diye yalvaracaktım! Böyle hissetmek bana çok tuhaf geliyordu. Hem de yıllardır abi dediğim insana karşı.

"Hadi çıkalım,"deyip kapıya doğru yürüdü. Bıraksaydı ben çoktan gitmiş olacaktım!

Önden ben çıkıp oksijeni bolca içime çektim. İhtiyacım olacaktı. Hafif esen rüzgar tenimi serinletirken gülümsemeye çalıştım. Bir yandan da kendimi telkin ediyordum.

Sakin ol Defne, sakin ol. Normal bir şekilde yürüyüp evinize gideceksiniz. Yıllardır tanıdığın adam, sakin ol. Ama o artık benim yıllardır tanıdığım adam olmanın yanında bir de beni seven adamdı. Ve belki benim de...

Sen en iyisi sus Defne!

"Hadi görüşürüz,"deyip hızlı hızlı yürümeye başlayan Cenk'e öyle bir bakış attım ki iyi ki görmemişti. Suç onda da değildi ama, neyse.

Kapıyı kilitledikten sonra anahtarı cebine atacağı sıra yere düşürdü. Kulağıma ulaşan hafif mırıltıdan söylendiğini anlayabiliyordum. Anahtarı alıp cebine koydu ve bakışları bana döndü. "Gidelim hadi."

Ayaklarım hiç vakit kaybetmeden harekete geçti. Ne kadar hızlı gidersek bulunduğumuz bu durumdan o kadar çabuk sıyrılırdık.

Sessizliğin hüküm sürdüğü boş sokaklarda duyulan tek ses ayakkabılarımızdan yükselen seslerdi. Adımlarımın hiç bu kadar aceleci olduğunu hatırlamıyordum. Benim aksime o ise daha sakin adımlarla arkamdan yürüyordu. Ve yine söyleniyordu. Kısık sesli olduğu için sadece mırıltı şeklinde duyabiliyordum.

"Defne biraz yavaş mı yürüsen, arkandan kovalayan mı var?"

Adımlarımı durdurmak yerine sabit hızla yürümeye devam ettim. O göremiyor olabilirdi ama evet arkamdan kovalayan vardı. Duygularım peşimi bırakmıyordu! Hatta şu an somut bir şekilde arkamdan geliyorlardı!

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin