18.BÖLÜM

2.8K 137 19
                                    

Elimdeki cips dolu tabakları da ortaya bıraktıktan sonra yerime oturdum. Kızlar biraz salonda bizimkilerle oturduktan sonra benin odama geçmiştik. Ne kadar abur cubur varsa hepsini getirip harika bir ortam kurmuştum. Yani bence harikaydı. Islak keki getirmeyi de ihmal etmemiştim. Zaten Pelin hemen kek tabağına saldırmıştı.

"Ne yaptın Defne? Nasıl yiyeceğiz bu kadar şeyi?"

Ceren'e çok geliyor olabilirdi tabi. Zaten her zaman kuş kadar yerdi o. Bu tayfanın oburu Pelin ve bendik. Bence daha fazla Pelin'di. Neyseki ikimiz de kilo almayan tiplerdendik.

"Ay Ceren sen sus nolur. Kızım sen bizim midemizi de seninki gibi mi sanıyorsun? Yeriz işte muhabbet ederken."

Kesinlikle en obur Pelin'di.

"Eee ne yapacağız şimdi?"

"Ceren'cim dedikodu yapacağız tabi ki başka ne yapabiliriz?"

"Aslında film izleyebiliriz, oyun oynayabiliriz ne bileyim başka şeyler de bulabiliriz ama sen dedikodu yapmak istiyorsan bilemem tabi."dedim Pelin'e bakıp sırıtırken. Ceren de beni onaylamıştı.

"Ay bilmesem dedikodu yapmayan insanlarsınız sanacağım sizi! Ben anlatırken meraklı meraklı dinliyorsunuz ama!" Hafif bir kızgınlıkla söylenmişti. Haklılık payı da vardı şimdi. Ama aramızda dedikoduyu en çok sevenin Pelin olduğu da yadsınamaz bir gerçekti.

"Size bir dedikodu vereyim bakalım ilginizi çekiyor mu çekmiyor mu?!" deyip sustu. Bir anda dikkat kesilmemizden anlaşılıyordu ki çoktan dikkatimizi çekmişti.

"Gerçi bu pek dedikodu sayılmaz ama olsun. Haber haberdir sonuçta. Hafize teyzeler buraya geri dönüyormuş."

"Şaka?"dedim refleksle.

"Ciddi misin?!" Ceren de tepkisiz kalamamıştı.

"Yaa ne oldu dedikodu yapmıyordunuz?"diye üstten üstten baktı bize. Ama bu haber de küçük bir şey değildi yani. Hafize teyzeler buradan taşınalı on beş sene olmuştu. O da bizim eski komşulardandı. Bir kızı vardı, Azra. Yani Azra abla, o bizden büyüktü.

"Sen nereden öğrendin, emin misin?"dedim merakla. Annem çok mutlu olurdu duyunca.

"İstihbarat kaynaklarımı söyleyemem tatlım. Ama eminim birkaç güne geleceklermiş."

"Çok iyi oldu bu."dedim sevinçle. Ardından bir süre daha sohbet edip bir şeyler atıştırdık. Sonra bir film izlemiştik. Duygusal bir filmdi ve bol bol gözyaşı dökmüştük. En sonunda bizi susturmakta zorlanan Pelin ikimize de peçete uzatıp "Kızlar film bu ya film. Ne ağladınız be?! Gerçek değil ha!" dedi şaşkın şaşkın bize bakarken. O da arada duygulanmıştı ama ağlayacak raddeye hiç gelmemişti. Biz ise Ceren'le salya sümük ağlayıp durmuştuk. Bir o bana peçete uzatmıştı bir ben ona. Neyseki sonunda film bitmişti de yavaş yavaş toparlanıyorduk. Ama ara ara filmin sonunu hatırlayıp duygulanacağıma emindim. En azından şimdilik ağlamamı durdursam iyi olurdu. Kalkıp aynama baktım. Az biraz kızarmıştı gözlerim. O kadar ağlamaya normaldi. Arkamdan Ceren de gelip tipini kontrol etmişti. Geri yerimize otururken ortama bir arama sesi yayılmıştı.

"Kimi arıyorsun kızım gece gece?"dedim Pelin'e. Omuz silkti. "Abimi arıyorum. Merak ettim erkek gecesi nasıl geçiyor."

Valla ben de merak ediyordum. Pelin telefonu üçümüzün de göreceği bir açıyla tuttu. Görüntülü arıyordu. Birkaç defa çaldı. Muhtemelen kapanmak üzereydi arama cevaplanmıştı. Beklediğimizin aksine karşımızda Poyraz abi yoktu. Hatta bir tek o yoktu. Yusuf abi sırıtan yüz ifadesiyle bize bakıyordu. Sağ çaprazından da abim kafasını uzatmıştı.

"Ne yapıyorsunuz Yusuf abi?"dedi Pelin. Ortam biraz karanlıktı.

"Hiç sorma aşırı eğleniyoruz(!) Pelin. Film izliyorduk ne yapalım?"dedi ama sesi kısık geliyordu.

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin