61.BÖLÜM

1.7K 100 13
                                    

Poyraz'ı gördüğüm için sevinsem de burada olmasına fazlasıyla şaşırmıştım. "Senin ne işin var burada?" Gülümsemesi genişleyip bakışları egolu bir hâl aldı. Tek kolunu kapı pervazına yasladı. "Seni görecek vakit yarattım işte!"

Ben şaşkın şaşkın ve hülyalı bir şekilde ona bakarken tutunduğum kapı birisi tarafından çekildi. Arkama dönmeme gerek kalmadan Feride teyze yanımda belirmişti. Poyraz'ı görünce gülümsedi. Poyraz da hemen duruşunu düzeltmişti.

"Poyraz oğlum hoş geldin, hangi rüzgar attı seni buraya?" Herkes gibi Feride teyze de Poyraz'ı çok severdi. Mahallenin efendi çocuğuydu tabi, niye sevmesinlerdi?

Poyraz elinde tuttuğu poşeti biraz havaya kaldırdı. "Yusuf'un acil işi çıktı da tatlıyı ben getirdim Feride Teyze,"dedi.

"Zahmet olmuş sana da oğlum sağ ol,"diyerek tatlıyı aldı Feride teyze. "İçeriye gel yemeğini ye de öyle git Poyraz. Buraya kadar gelmişsin yemeden göndermem ona göre."

Gözleri kısa bir an bana kaydı. "Yok ben zahmet vermeyeyim size,"dese de bunun sahte bir reddediş olduğunu farkındaydım.

"Ne zahmeti oğlum, gel hadi." Feride Teyze kolundan tutarak içeriye çekiştirdi Poyraz'ı. İçeriye geçerken dudağının kenarı hafifçe kıvrılmıştı. Arkasından kapıyı kapatırken birlikte mutfağa ilerledim. Ceren mutfaktaydı.

"Kızım Poyraz'a bir tabak yemek hazırlayın,"diyerek Ceren'e seslendi annesi. Ceren başını sallayarak onayladığında Feride teyze Poyraz'a döndü. Kenarda duran masayı işaret ederek "Oğlum sen geç böyle, benim bir misafirlere bakmam lazım."dedi. Poyraz masaya doğru geçerken Feride teyze de mutfaktan çıktı.

Poyraz kollarını masaya yaslayıp bir elini çenesine yerleştirdi. Sırıtarak bana bakıyordu. Hafiften gülümsemeye başladığımda göz kırptı. Acaba Yusuf abinin gerçekten işi mi çıktı yoksa Poyraz mı onun yerine buraya gelmek için bir bahane buldu merak etmiyor değildim. İkinci seçenek daha gerçekçi geliyordu şu an.

Poyraz'a bakmayı bırakıp Ceren'in yanına gittim. Tabağı hazırlıyordu, yardım edecek bir şey var mı diye bakınırken Feride teyze içeriden Ceren'e seslendi.

"Sen git ben hallederim,"diyerek elindeki tabağa uzandım. "Tamam,"deyip tabağı bana verdikten sonra mutfaktan çıktı.

Tabağa yemekleri doldururken bakışlarını üzerimde hissediyordum. Bu biraz gerilmeme sebep oluyordu. Açtığım tencerenin içinden çıkan sarmayla kısa bir an duraksadım. Sarmayla olan geçmişimiz pek parlak değildi. Gözümde canlanan anılar içimde intikam arzusunu yükseltmişti. Arkama dönüp baktığımda masum masum beni izliyordu, kıyamadım. Tabağa biraz da sarma ekledim. Kötü anıların üstünü çizmek gerekiyordu.

Özenle hazırladığım tabakla yanına gidip karşısındaki sandalyeye oturdum. Tabağı önüne koyduğumda bu defa seyretme sırası bana gelmişti.

"Teşekkür ederim,"deyip yavaş yavaş yemeye başladı.

"Afiyet olsun,"diyerek birkaç saniye onu izledim. "Yusuf abinin ne işi varmış? Bugün müsait olduğunu sanıyordum hatta Feride teyze onu zorla evden çıkardığını söylemişti."

Çiğnediği lokmayı yutup sırıttı. "İşi yoktu zaten,"dedi. Tahminlerim doğru çıkma yolunda ilerliyordu. "Aksine, ben bu taraflarda acil bir işimin çıktığını eğer isterse tatlıyı benim alabileceğimi söyledim. Kafeyi de ona bırakıp geldim."

Kollarımı masaya yaslayıp ona yaklaştım. "Yalan söylemişsin ama,"diye mırıldandım.

"Yoo yalan değil ki! Seni acil göresim gelmişti." Oldukça doğal bir şekilde kurduğu cümleyle küçük bir kahkaha attım. Ardından hemen elimi dudaklarıma kapatarak kendimi durdurdum. Hafifleyen gülüşlerimin arasından "Acil işin buydu yani?"dedim. Başını sallayarak onayladı. Gerçekten çok fenaydı, kafeyi bile Yusuf abiye bırakmıştı.

Poyraz'ı seyretmeye dalmışken mutfak girişinden gelen sesle oraya döndüm. Aslı abla gelmişti. "Yardım lazım mı diye bakmaya gelmiştim ben aslında ama iş yok sanırım,"diyerek bizim yanımıza doğru geldi. "Sen gidebilirsin Aslı abla hallettik biz işleri,"diyerek mutfaktan çıkmasını umut etmiştim. Ama onda o göz var mıydı?

İkimizi de dikkatle süzerken çoktan yanımıza ulaşmıştı bile. "Sen ne zaman geldin Poyraz? Hiç fark etmedim." Masadaki diğer sandalyeyi çekip oturdu. Ben gitsin diye uğraşırken o gelip yanımıza kurulmuştu!

Poyraz asılan suratıyla cevap vermek için dudaklarını araladı. Fakat buna izin vermeyip "Az önce geldi,"dedim. İkisinin de bakışları bana döndü. Aslı ablanın bana sinir olduğu her halinden anlaşılıyordu. Hiç sorun değildi, duygularımız karşılıklıydı.

Poyraz ise gözlerine yerleşen hafif bir şaşkınlıkla bana bakıyordu. Şaşkınlık yerini hayranlığa bıraktığında dudağının kenarı kıvrıldı. Böylece gamzesi ortaya çıkmıştı. Bu görsel şölenden Aslı ablanın sesiyle uzaklaşmak zorunda kaldım. "Sana sormamıştım Defne'ciğim."

Sakin kalayım diyorum ama yok ben bunun yanında nasıl sakin kalacağım? Benimle konuşurken bile bana bakmak yerine Poyraz'a bakıyor. Şu an hissettiğim şey sinir mi kıskançlık mı ne bilmiyorum ama bu çok güçlü bir duyguydu.

"Defne'nin cevap vermesinde bir sakınca görmüyorum,"diyerek olaya dahil oldu canım sevgilim. Aslı ablanın rengi değişirken bu defa ters bakışlarının odağı olabilmiştim. "Neyse canım önemi yok,"deyip yeniden Poyraz'a döndü. La havle...

"Yemekleri beğendin mi? Sarmayı Feride teyzelerle birlikte yaptık." Gözlerim ışık hızında Poyraz'ın çatalına batırdığı sarmaya döndü. Yemeğe başladığından beri neyseki hiç sarma yememişti. Aslı abla onun yemesini beklerken Poyraz'ın bakışları bana döndü. Birkaç saniye gözlerime baktıktan sonra çatalındaki sarmayı bıraktı. "Doydum ben,"deyip tabağını hafifçe öne itti. "Sarma yemedim ama diğerleri oldukça güzel olmuş. Kim yaptıysa eline sağlık."

Aferin sevgilim, aferin.

Aslı abla fazlasıyla bozulmuştu. Poyraz'a bakakalmıştı.

"Afiyet olsun sev-" Ne diyeceğimi fark ettiğimde aniden öksürerek duraksadım. Az kalsın ona sevgilim diyecektim.

Poyraz "Gideyim ben artık,"diyerek kalktığında ben de ayaklandım. "Ben de seni geçireyim." Onunla daha fazla vakit geçirmeyi umuyordum ama olsun hiç görmemektense bu kadarıyla idare edebilirdim.

"Defne sen masayı topla Poyraz abini ben geçiririm, zaten salona gideceğim." Aslı ablanın da masadan kalkıp arkamızdan geldiğini hiç fark etmemiştim. Omzuma dokunarak bu cümleleri kurduğunda ona döndüm. Bir de üstüne basa basa abini demişti. Şimdi suratına karşı 'Ne abisi o benim sevgilim!' diye haykırmak vardı da yapamıyordum işte!

Poyraz'ın da gerildiğini hissedebiliyordum. Duyduğu bu sözcük onun da hoşuna gitmemiş olmalıydı. Sert bir tonda  "Sen zahmet etme Aslı,"deyip mutfaktan çıktı. Hemen ardından giderek ona yetiştim. Arkamızda bıraktığımız Aslı abla ne hâldeydi hiç bilmiyordum. Sinirden küplere binmiş olmalıydı.

Kapıya çıkıp ayakkabısını giyerken kendi kendine söyleniyordu. "Abi diyor bir de! Sanane yani bizden sanane değil mi? Ya sabır!"

Arkamızda kalan kapıyı biraz kapatıp ona yaklaştım. "Sen benim abim değilsin Poyraz, sevgilimsin." Kimsenin görmeyeceğinden emin olduktan sonra elini tuttum. "Ve biz bunu biliyoruz yetmez mi?"

Elindeki dokunuşumla sinirli bakışları yumuşadı. Gamzesi suratında yerini buldu. Sağına soluna bakındıktan sonra  aramızdaki mesafeyi kapatarak bana yaklaştı. Yanağıma küçük bir öpücük bırakıp geri çekilmeden derin bir nefes aldı. Kulağıma doğru "Yetsin bakalım,"dedi. Bedenim hâlâ öpüşünün etkisindeyken geri çekildi. Siniri yol olmuş sırıtmaya başlamıştı. "Ama şimdilik,"deyip arkasını dönmeden geri geri yürümeye başladı. Birkaç adım gittikten sonra göz kırpıp arkasını döndü ve adımlarını hızlandırdı.

Hızlanan kalbimi hissederken ona ne zaman alışacağımı düşünmeye başlamıştım. Bana her yaklaşmasında kalbim böyle hızlanacaksa çok işimiz vardı!

•••

Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfen.

Instagram: wgunes16

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin