26.BÖLÜM

2.3K 111 1
                                    

Dükkan sahibi Yusuf'a acıyan bakışlarla bakarken Yusuf içinden ne kadar abarttılar diye düşünüyordu. Altı üstü bir boya alacaklardı. Sanki çok kötü bir şeymiş gibi davranıyorlardı. Üstelik üstü başı da hep boya olmuştu. Bu da ayrı bir sınır olma sebebiydi.

"Ne yapmışım amca? Boya döküldü sadece, yenisini alıp gideceğiz."dedi oldukça normal bir şeyden bahseder gibi. Ki zaten öyleydi. Bu oldukça normal bir durumdu, tabi Yusuf'a göre.

Yusuf kıza döndü. "Hangi renkti şu boya? Sen boyayı al ben de ödemeyi yapayım. Böylece bu mevzu da kapansın."derken bir yandan da cüzdanını çıkarıyordu.

"Limon küfü."dedi Azra. Adamın vereceği tepkiyi merak ettiği için dikkatle bakmıştı. Yusuf ise duyduğu isimle şaşırmış bir şekilde "Ney küfü?"dedi.

Aldığı tepkiyle en başta yine sinirlense de sonradan gülümsemişti Azra. Birkaç adım atıp adamın karşısında durdu. "Limon küfü."dedi tekrar. Adamın elindeki cüzdana kaydı bakışları. "Ayrıca ben boyanın ücretini ödemenizi istemiyorum. Boyayı bulsanız benim için yeterli."dedi.

Yusuf'un kaşları şaşkınlıkla havalandı. La havle diye söylendi içten içe. Madem ücreti ödetmeyecekti ne diye buraya getirmişti bu kız kendisini? Hem o nasıl bir renkti öyle? İlk defa duyuyordu.

"İyi tamam."deyip dükkan sahibine yöneldi. "Amca limon küfü renginde boya lazım bize."dedi. Rengi söylerken suratını buruşturmadan edememişti. Azra onu zevkle izlerken dükkan sahibi elini iki yana açıp "Yok ki oğlum."dedi.

"Nasıl yok amca?"diye sordu Yusuf. Sonra arkasında duran kıza baktı. "Sen buradan almadın mı bu boyayı?"

Azra hâlinden oldukça mutluydu. Dudakları hep iki yana kıvrılıydı. Başını sallarken "Evet az önce buradan aldım."dedi.

Yusuf karşısındaki adama dönüp sorgular bakışlar attı. "Buradan almış işte amca!"dedi. Nasıl yok demek istiyordu.

"Evet aldı ama o renk yok oğlum."diyen amcayla Yusuf artık iyice gerilmişti. Gerçekten sınanıyordu.

"O renk tonunu tutturana kadar ne kadar uğraştı bu kız? Kaç tane rengi birbirine kattı. Şimdi tekrar nasıl o rengi tutturacaksınız?"

Yusuf, adamın söyledikleriyle sonunda neler olduğunu anlamıştı. Kısa bir an üstüne bulaşan renge baktı. Cidden bu renk için mi o kadar uğraşmıştı?

Zevksizdi.

Yusuf arkasını dönüp birkaç adımda kızın yanına ulaştı. "Hangi renkleri karıştırdın? Umarım hatırlıyorsundur."dedi beklentiyle. Azra güldü. Başını iki yana salladı. İşte şimdi Yusuf işinin zor olduğunu anlamıştı.

Önce durumu kabullendi Yusuf. Ne kadar zor olabilirdi ki? Yeşilimsi bir renkti, gayet de tutturabilirdi. Gelen özgüveni kaçmadan boyaların olduğu yöne ilerledi. Azra da hemen peşinden ilerliyordu. Arkalarından merakla giden diğer kişi de hiç şüphesiz dükkan sahibiydi. Kim bilir ne kadar uğraştıracaklar beni diye içinden sitemler ediyordu o da.

Yusuf üstündeki boya kalıntısına baktı önce. Sonra da önündeki boyalara göz attı. Hafif koyu bir yeşil vardı onu gösterdi önce adama sonra da sarı boyayı işaret etti. "Bunları karıştıralım amca."dedi. Adam boyaları karıştırmak için alırken Yusuf'u izleyen Zehra mutlulukla gülümsüyordu. Yanlış yoldaydı, Azra da ilk o renkleri karıştırmayı denemişti fakat olmuyordu. Ses etmedi.

Ortaya çıkan renge baktı Yusuf. Yanındaki adam "Olmadı galiba."dedi Yusuf'a yönelik. Başını salladı Yusuf. Olmamıştı, hem de hiç olmamıştı. Çok daha kötü bir renk çıkmıştı ortaya. Rengin biraz koyulaşması lazımdı. Başka bir renge uzattı elini. "Biraz da şundan karıştıralım."dedi. Adam onun dediğini yaptı hemen. Sonuç yine olumsuzdu.

Pes etmedi Yusuf, birkaç kez daha denedi. Ama bu nasıl bir renkti ki hiçbir karışımla elde edilmiyordu. En sonunda bir türlü bulamayınca omuzları düştü. Azra'nın yanına gidip karşısında durdu. "Başka renk alalım?"deyio beklentiyle kadına baktı. Azra kararlılıkla başını iki yana salladı. "Olmaz."diye de ekledi.

"Niye?!"diye yükseldi Yusuf. "Bu ne biçim renk zaten?!"dedi kendini tutamayarak.

Azra gülümsemesini zorlukla bastırdı. "Gayet güzel bir renk."dedi. Azra bu rengi oldukça seviyordu. Ve kesinlikle bu renkten boya alacaktı!

"Bak!"dedi Yusuf. Biraz daha ılımlı olmaya çalıştı. "Ne güzel renkler var burada. Niye öyle saçmasapan renkte boya alıyoruz? Fildişi alalım bence. Ferah ferah bir renk işte!"

Adamın dedikleri Azra'nın umurunda olmamıştı. Hem fildişi neydi öyle? Bu defa Azra yüzünü buruşturmuştu. "Hayır!"dedi inatla. "Limon küfü istiyorum."

Yusuf bir sağına bir soluna bakındı, kaçış yolu aradı ama bulamadı. "İyi o zaman. Madem öyle gel de şu rengi bulmama yardım et. Sonuçta boyayı ben dökmedim, biz döktük."

Buna diyecek bir lafı yoktu Azra'nın. Haklıydı. Bu yüzden sinirle ilerleyen adamın peşine takıldı. Boyalara göz atıp hatırlamaya çalıştı. O kadar çok denemişti ki sonunda nasıl bulduğunu asla hatırlamıyordu. Birkaç fikir de o verdi. Denedikçe denediler. Dükkan sahibine bıkkınlık gelmişti. Ama şüphesiz en bunalan Yusuf'tu.  Neyin içine düştüm ben diye sızlanıyordu kendi kendine.

Son elde ettikleri renge baktı Azra. Ardından köyü renkli bir boyayı gösterdi. "Bundan ekleyelim biraz."dedi. Dükkan sahibi kaçıncı kez karışım yaptığını artık hatırlamıyordu. O karışımı hazırlarken Yusuf sitemle söylendi. "O renk olur mu hiç kızım yaa?!"

Azra büyüttüğü gözleriyle adama baktı. Bu nasıl bir hitaptı böyle? Hem de yeni tanıştığı birine. "Düzgün konuş benimle!"dedi biraz sert bir tonda. Yusuf bozulmuştu. Ama kızın haklı oluşu karşısında bir şey demedi. Bir an refleksle konuşmuştu işte. Neyseki o anda dükkan sahibi elinde karışımla gelmişti de Yusuf'u bu durumdan kurtarmıştı.

"Çok yaklaştık! Baya benzedi bu."dedi elindeki boyayı Azra'ya gösterirken. Gerçekten benziyordu ama tam o renk değildi. "Evet ama hâlâ limon küfü değil!" dediğinde Yusuf biraz öne gelip boyaya baktı.

"Şu renkten ekle amca. Bu sefer kesin olacak."dedi Yusuf. Adam karışımı hazırlamaya giderken "Nereden biliyorsun kesin olacağını?"dedi Azra. Çünkü kendisi çok daha fazla uğraşmıştı.

Yusuf ise hiç emin değildi. Olmayadabilirdi. İçinden dualar ediyordu, bu sefer tutturalım da kurtulayım bu deli kızdan diye. Ne güzel renkler varken bu çirkin renge takılmasına gerçekten anlam veremiyordu.

Boya geldiğinde beklentiyle kutuya baktılar. Ve ikisi de gülümsedi. Olmuştu. Şimdi tam da limon küfüydü. Şaşkınlıkla karşısındaki adama baktı Azra. "Olmuş!"dedi.

Yusuf'un dudakları yana kaydı. Omuzları dikleşti. "Ben demiştim olacak diye."dedi. Egoist bir şekilde Azra'ya bakıyordu.

Azra mutlulukla gülümseyip boyayı aldı. Bir ara bulamayacaklarını sanmıştı, ama neyseki öyle olmamıştı.

Ödemeyi yapıp dükkandan çıktılar. Kapıdan birkaç adım uzaklaştıklarında birbirine döndüler. "Aman dikkatli taşı."dedi Yusuf ima barındıran bir sesle. İstemsizce güldü Azra. "Ya karşıma önüne bakmayan biri çıkarsa?"dedi. Yine Yusuf'un da hatalı olduğunu belirtmeden duramamıştı. Güldü Yusuf. "O da onun hatası olur."dedi.

Sessiz sessiz birbirine baktılar birkaç saniye. "Yine de teşekkür ederim."dedi Azra. "Tekrar istediğim rengi bulmama yardım ettiğin için."

Yusuf içinden ne çile çektirdin be kızım derken bunu asla sesli olarak söylememişti. Zira söylerse alacağı tepkiyi oldukça iyi bir şekilde kestirebiliyordu. Onun yerine "Rica ederim."dedi.

Artık söyleyecek söz kalmadığında "Hoşça kal."dedi Azra. Yusuf da aynı şekilde "Hoşça kal."diyerek cevap verdi. İkisi de aynı anda arkalarını dönüp ters yöne ilerlemeye başladılar. Oysa yolları yeniden kesişecekti ama onlar bundan habersizdi.

•••

Oylarınızı ve yorumlarınızı bekliyorum.

Instagram: wgunes16

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin