50.BÖLÜM

1.9K 126 20
                                    

Kollarımın arasında kaskatı kesildi bedeni, dans eden adımları olduğu yerde kaldı. Ve hâlâ nefesini hissedemiyordum. Bir tepki versin istedim, omzunda duran elimin baskısını biraz arttırdım. Fakat hiçbir değişiklik olmadı.

Nefes almayı bile unutacak kadar heyecanlanmış mıydı?

Kendimi geri çekerek aramızdaki mesafeyi açtım. Yüzü görüş alanıma girdiğinde şaşkın şaşkın bakıyordu. Birkaç saniye sadece bakakaldı gözlerime. "Sen..."diye mırıldandı titrek bir sesle. "Ne dedin?"

Heyecanı beni de heyecanlandırıyordu. "Düşüneceğim dedim." Dudakları yavaşça iki yana kıvrıldı. Gözlerindeki donuk ifade kayboldu. "Şaka değil, değil mi?"

Başımı iki yana salladım. "Değil,"dedim. Bana kocaman bir gülümseme sundu. Ardından kollarını hızlıca bana doladı. Sımsıkı sarılırken bir an şaşkınca kalıp ne yapacağımı bilemedim. "Teşekkür ederim Defne,"diye fısıldadı. Gülümsedim, iki yanımda sallanan kollarımı yavaşça kaldırıp sırtına yerleştirdim. Dokunuşum o kadar hafifti ki hissettiğinden bile şüpheliydim.

Şarkı bitmiş ve çiftler yerlerine geçmeye başlamışlardı. Ama onun benden ayrılmaya niyeti yok gibiydi. "Şarkı bitti,"dedim uyarmak istercesine. Ben uzaklaşmasını beklerken o kollarını sıkılaştırdı. Kulaklarıma ulaşan kısık sesiyle kurduğu cümle dudaklarım iki yana kıvrılmasına sebep oldu. "Dünyanın en uzun şarkısı çalsın istiyorum."

Gülüşümü bastırıp "Hadi oturalım artık,"dedim. Etraftan bize bakmaya başlamışlardı. Ortadaki tek çift bizdik ve haliyle dikkat çekiyorduk. Yenilmiş bir şekilde "Peki,"deyip kollarını belimden çekti. Saniyeler içinde parmaklarını parmaklarıma geçirip masaya doğru ilerlemeye başladı. Şaşkın bakışlarım ellerimize çevrilirken o oldukça normal bir durummuş gibi ilerlemeye devam ediyordu. Elimi çektiğimde durup arkasında kalan bana çevirdi bakışlarını. "Sen beni yanlış anladın galiba? Henüz bir şeyi kabul etmedim, sadece düşüneceğimi söyledim." Sesim sert değildi, çünkü ona kızmamıştım. Heyecandan böyle davrandığını farkındaydım. Ve şu an karşımda ne yapacağını bilemeyen hâlleri oldukça hoşuma gidiyordu. Elini ensesine atıp bakışlarını kaçırdı. "Özür dilerim, haklısın erken tabi daha." Yerde dolaştırdığı bakışlarını yeniden gözlerime çıkardı. "Yani kabul de etmeyebilirsin sonuçta sadece düşüneceğim dedin kabul etmedin ama edersin bence. Edersin değil mi?"

Attığım küçük kahkahayla beklenti doku bakışlarının yerini önce şaşkınlık sonra hayranlık aldı. Gülüşüme bakarken onun da dudakları kıvrıldı.

Bu adam hep böyle tatlı mıydı?

Yanından geçip masaya ilerlerken "Bilmiyorum artık,"dedim imalı bir tonda. Ona düşüneceğim demiştim ama çok da düşüneceğimi sanmıyordum çünkü sanırım sonuç çoktan belliydi.

"Bilmiyor musun?" dedi hayıflanır bir tonda. Cevap vermedim, masaya geçip yerime oturdum. Gülümsememe engel olmaya çalışıyordum yoksa bu hallerinin karşısında dakikalarca sırıtabilirdim.

"Yani hiç belli olmaz ne cevap vereceğim." Elimi çeneme yaslayıp ilgiyle onu izlemeye başladım. Önce biraz yüzü düştü, hayır deme ihtimalim canını sıkıyordu. Sonra o da benim gibi bir elini çenesine yaslayıp masada bana doğru yaklaştı. "Benim inancım tam. Biraz naz ediyorsun ama senin bana gönlün var gibi." Sırıtarak söylediği cümleyle kafede çaldığı şarkıya atıfta bulunuyordu. Gözleri yine aşık aşık bakıyordu. İnsanı içine çeken bir girdap gibiydi. Ona çekilmemek çok zordu.

"Değiştin Defne,"dedi. "Bana olan bakışların, tavırların değişti. Sanki..." Gözleri gözlerime kenetlenmişken bir an duraksadı. Büyülü bir ânın içinde gibiydik ya da ben öyle hissediyordum. "Seviyor gibisin,"diyerek cümlesini tamamladığında derin bir nefes aldı. Ben ise sadece ona odaklanmıştım nefes almayı bile unutmuş olabilirdim. Oysa daha az önce ona nefes almayı unutacak kadar heyecanlandı mı diyordum. Ayrıca heyecanlanmamı gerektirecek bir durum bile yoktu. Bana sadece bakıyordu. Ama öyle güzel bakıyordu ki...

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin