16.BÖLÜM

3.1K 135 11
                                    

DEFNE'NİN AĞZINDAN

Masaların arasından seri adımlarla geçerken seslendim. "Cenk masa üçe bakar mısın?" Cenk bana bakıp başıyla onayladığında mutfağa geçtim. Elimdeki boşları bulaşıkların yanına bıraktım. Dağ gibi de bulaşık birikmişti. Sabahtan beri kafede müşteriler hiç bitmiyordu. Tabi bu güzel bir şeydi ama canımız çıkmıştı. Cenk'le koştururup duruyorduk. Poyraz abi bazen mutfağa uğrayıp bize yardımcı olmak istese de o da kasadan ayrılamıyordu.

Cenk mutfağa girince seslice ofladı. "Bu ne yoğunluk be?!"diyerek sitemini dile getirdi.

Elimi iki yana açıp "Yapacak bir şey yok." dedim. "Sen siparişleri halledebilirsen ben de bulaşıkları yıkayayım, tabak falan kalmadı."

Başıyla beni onayladığında dolabın başına geçip siparişleri hazırlamaya başladı. Ben de üstüme bulaşık önlüğünü geçirdim. Bulaşıklara bakınca gözüm bir korkmadı değildi. Yine de kollarımı sıvayıp tezgahın başına geçtim ve yıkamaya başladım. Elimi çabuk tutup Cenk'e yardım etmeliydim.

Bardakları aradan çıkardıktan sonra tabakları yıkamaya geçtiğimde sıkılmaya başlamıştım. Sanki hiç azalmıyordu. Bir yandan da ikide bir önüme düşen saçıma sinir oluyordum. Defalarca bileğimle geri ittirmiştim, üfleyerek uzaklaştırmaya çalışmıştım ama saçlarım da en az benim kadar inatçıydı. Yeniden önüme düşen saçıma üflerken saçlarımda bir el hissetmiştim. Refleksle o tarafa döndüğümde her ne kadar saçım önümü kapatsa da bu karşımdaki kişiyi tanımama engel değildi. Poyraz abiydi gelen.

Saçımdaki tokayı çıkardı önce. Parmakları saçlarımın arasında dolaşırken önüme döndüm. Keşke inat etmeyip düzgünce saçımı toplasaydım!

Dikkatle önüme gelen saçları toplayıp başımın yan tarafına sabitledi ve acıtmamaya çalışarak elindeki tokayla tutturdu. "Teşekkür ederim."dedim kısık bir sesle. Kulağımın yanındaki küçük saçları kulağımın arkasına sıkıştırdı. Cevap vermedi sadece gülümsedi.

O sırada Cenk mutfağa girip önüme bir tepsi daha bulaşık bırakmıştı. Omuzlarım düşerken bulaşıklara üzgünce baktım. "Pek kalabalık kalmadı Defne. Birkaç masa dolu sadece."

Cenk durum bildirimi yaparken kafamı sallamakla yetindim. Ne kadar hızlı olursam o kadar çabuk biterdi bulaşıklar. Üzülmenin, sıkılmanın bir manası yoktu. Sonuçta bu bulaşıklar yıkanacaktı.

"Cenk bulaşığa sen geç."

Poyraz abiye döndü bakışlarım. Kısa bir an o da bana bakıp Cenk'e dönmüştü. Cenk bir Poyraz abiye bir de bulaşıklara bakıp yüzünü buruşturdu. Sonunda acılı bakışları beni bulmuştu. Bulaşıkları ben yıkarım demiştim şimdi bırakmak olmazdı. "Ben hallediyorum Poyraz abi."dedim.

"Hadi Cenk! Lafımı ikiletme bana." Resmen beni takmamıştı. Bir şey söylemiştim burada!

"Tamam abi."

Cenk elimdeki bulaşık süngerine uzanırken onu ittirdim. "Ben yıkıyorum dedim!" diye çıkıştığımda kulağımın dibinde keskin ve kararlı bir ses duymuştum.

"Defne!"

Yüzümü ona dönüp "Varlığımı hatırladın sanırım?!"dedim az önce beni umursamamasına gönderme yaparak.

"Hiç unutmadım ki." dedi gözlerini gözlerime dikmiş derin derin bakarken.

Cenk elimdeki süngeri çekip aldı. "Sen çekil Defne. İki dakikada hallederim ben ne olacak?"

Elimi yıkayıp üstümdeki bulaşık önlüğünü çıkardım. Poyraz abinin yanından geçip mutfaktan çıktım. Sadece üç masa doluydu. Yapacak bir iş bulamayınca kenarda kalan boş masalardan birine oturdum. Poyraz abi kasaya geçmişti. Hiç bakmadım o tarafa.

Kısa süre sonra bütün müşteriler gitmişti. Boşları toplayıp mutfağa bırakmıştım. Tabi o bulaşıklar da Cenk'e kalmıştı. Ben yeniden boş bir masaya otururken kafenin kapısı açılmış ve içeriye bizim tayfa girmişti. Pelin, Ceren ,Yusuf abi ve tabi ki abim.

"Ooo bu ne kalabalık kardeşim? İğne atsan yere düşmez ha!" Yusuf abi, Poyraz abiyle dalga geçerken benim oturduğum masaya gelmişlerdi. Yan masadan birkaç sandalye çekip hepimiz bir masa etrafında toplanmıştık. Poyraz abi yerine otururken "Sen burayı bir saat önce görecektin." dedi. Yusuf abi tabi tabi der gibi bakmıştı. "Lan iki günlük kârı iki saatte yaptık bugün daha ne?" diye yükseldi Poyraz abi. Valla haklıydı.

"İyi iyi tamam. Allah bereketini arttırsın."diyerek son noktayı koydu Yusuf abi.

"Eee nabersiniz?"dedi Pelin neşeyle. "İş güç."diyerek cevapladım. Bizde durum buydu. Pelin bize doğru yaklaştı. "Diyorum ki bir kız gecesi mi yapsak?" deyip Ceren'le benim aramda bakışlarını dolaştırdı. "Sıkıldık be biraz eğleniriz. Ha?" Bekkentiyle bize bakarken karşı taraftan bir ses yükselmişti.

"Kız gecesi ne be?" Bunu söyleyen tabi ki Yusuf abiydi.

Pelin ona burun kıvırarak baktı. "Ay Yusuf abi ne olacak kız kıza toplanıp eğleniyoruz işte."

Yusuf abi aydınlanmış gibi "Haa."dedi birkaç saniye sonra ise "O zaman biz de erkek gecesi yapalım lan!"dedi heyecanla. Abim ve Poyraz abi ona şaka mı yapıyorsun der gibi bakarken o gayet ciddi ve istekli duruyordu. "Ne bakıyorsunuz oğlum? Biz de eğleniriz."

İlk kabul eden abim olmuştu. "Tamam lan yapalım." demişti. Sonra ikisinin de bakışları Poyraz abiye dönerken "Off of tamam."demişti Poyraz abi. En çok sevinen şüphesiz Yusuf abi olmuştu. Nasıl bir eğlence hayal ediyordu merak etmiştim doğrusu. Çünkü oldukça hevesliydi.

Kızlara dönüp "Akşam bizde toplanıyoruz o zaman?"dedim. İkisi de başıyla onaylarken bu defa Poyraz abinin sesi duyulmuştu. "Siz de bize gelin o zaman akşam." Herkes onaylamıştı. Şüphesiz en memnuniyetsiz bakış Poyraz abiye aitti.

Yaklaşık yarım saat daha oturduktan sonra misafirlerimiz gitmişti. Biz de gelen birkaç müşteriyle ilgilenmiştik. Birkaç saat sonra kafeyi kapatıp çıkmıştık.

"Poyraz abi benim bir markete uğramam lazım. Malum akşam misafirlerim var. Sen git istersen."

Gittiğimiz yer aynı olduğu için normalde akşamları birlikte dönüyorduk.

"Ben de gideceğim markete. Çünkü malum benim de misafirlerim var. Birlikte gidelim."

"Tamam."dedim ve yan yana markete doğru yürümeye başladık. Daha doğrusu Poyraz abinin söylenmeleri eşliğinde yürüdük.

"Erkek gecesi nedir ya?! Saçma saçma şeyler çıkarıyorlar başıma. Hep Yusuf'un işleri!"

Kıkırdadım istemsizce. "Biz çok eğleniyoruz aslında."dedim.

"Eminim biz de çok(!) eğleniriz."dedi. Sesi ironi doluydu. "Ne yapacaklar çok merak ediyorum?"diye de ekledi. Şahsen ben de meraklar içerisindeydim.

Markete gelince içeri girip birer market arabası aldık. Arabalarla ilerlemeye başladığımızda "Ee ne alacağız?"diye sordu. Gülerek ona döndüm. "Misafirlerine ne ikram edeceksen onu al işte. Atıştırmalık bir şeyler falan."deyip önden ilerledim. Arkamdan bir şeyler mırıldansa da anlamamıştım.

Arabayla yavaş yavaş ilerlerken önümde gördüğüm şeyle duraksadım. Küçük bir kız çocuğu market arabasının içine oturmuştu. Ondan biraz büyük olan oğlan ise o arabayı sürüyordu.

Poyraz abi yanıma gelince "Ne oldu?"diye sordu. Karşımdaki çocukları gösterdim.

"Biz küçükken ben çok severdim bu arabaların içine oturmayı. Annem de çok kızardı. Bir gün marketteyken abimle anlaşmıştık. Annemden gizli beni sürecekti bu arabayla. Başardık da ama en son abim arabayı rafa çarptı. Ben de başımı çarpmıştım. Çığlık çığlığa ağlayınca da anneme yakalanmıştık tabi. Annem de bir güzel kızmıştı bize. Sonra da hiç binmedim bu arabalara. Bu çocukları görünce o anı hatırladım."

Poyraz abi çocuklara bakan gözlerini bana çevirdi. Birkaç saniye oyalandı yüzümde sonra gülümseyip tuttuğu market arabasını işaret etti.

"Bin hadi."

•••

PAMUK ŞEKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin