Bölümler için elimden geldiğince bekletmemeye çalışıyorum sizi, etkileşimlerle burada olduğunuzu belli ederseniz çok sevinirim
Bu bölüm önemli bir bölüm, özellikle ikinci yarısı... Yorumlarınızı merakla bekliyorum, siz yorum yaptıkça benim gelişim hızlanıyor bunu biliyorsunuzdur artık :))
Medyada Despina'nın bölümde giydiği elbise var.
İyi okumalar!
~~~
"Beş dakika daha!" diye bağırırken aslında beş dakikadan daha fazla süreye ihtiyacım olduğunu çok iyi biliyordum.
"Bu kaçıncı beş dakika çığırtkan?" diyerek odamın kapısının önünde yakınan Özgür'ün hali pek iç açıcı değildi. "Giyindin mi? Giriyorum içeri."
Giyinme kısmını çoktan tamamlamıştım. Olumlu bir ses çıkarttığımda odanın kapısı aralandı. Özgür içeri girdiğinde beni odadaki dolabın aynasına yapışık halde bulmuştu. "Kapıyı kapatayım da üşütme." derken homurdanıyor haldeydi. Yanağıma dağıttığım allıkla uğraşırken kıkırdadım.
Gece yarısı tepesinde belirerek ilk kutlamasını gerçekleştirdiğimiz doğum günü, sabah uyandığımızda normal bir gün olarak başlamıştı. Ben her saniye hatırlatıp dursam da Özgür bugüne hiç özel bir günmüş gibi davranmıyordu.
Gün boyunca ara ara yol yapmış olduğum, aslında her kısmı birkaç gündür çoktan ayarlanmış olan akşam planına Özgür'ü ikna etmekte zorlandığım söylenemezdi. Bütün gün hiçbir şey yapmadığımızı öne sürerek, en azından akşam dışarıda olmamız gerektiği konusundaki kısa ısrarım hızlı sonuç vermişti.
Hazırlanma süremin Özgür'ün sabrını sınadığını tahmin ediyordum. Her on dakikada bir kapıda belirmesi gayet açık ipuçlarıydı.
"Bu havada mı üşüyeceğim?"
"Şu elbise demeye dilimin varmadığı şeyle kırk derece havada da üşüyebilirsin bence."
Omuzumun üzerinden ona doğru döndüm. Üstündeki siyah pantolon ve beyaz gömlek gayet basit iki parçaydı. Ancak o iki parçayı giyen kişi kesinlikle kombinin duruşunda bayağı etkiliydi. "Ben gömleğinin kan akışını kesmesine bir şey diyor muyum? Kaç beden küçük alıyorsun kıyafetlerini acaba?"
Sırıttı. Kollarını göğsünde birleştirip iyice kumaşı gerdikten sonra bana doğru adımladı. "Saklayacağım diye mi yaptım ben bu kasları sence?"
Elimdeki allık fırçasıyla kendimi gösterdim baştan aşağıya. "Ben de kendimi saklamıyorum işte, bak aynı düşünüyoruz ne güzel değil mi?"
"Laf yetiştirme bana," dedi ters ters. Bu cevap bulamadım demek oluyordu. Keyifle gülümseyip makyajıma döndüm. Özgür'ün daha da çok beklemesine içim el vermeyince süreci biraz hızlandırmıştım. Canlı bir kırmızıyla dudaklarımı renklendirdiğim sırada, Özgür bunun son adım olduğunu bilmediğinden yatağıma kendimi bırakmış haldeydi.
"Çıkmadınız mı siz daha?"
Özgür kapıyı kapatayım da üşüme diye dalga geçmiş olsa da kapımı aralı bırakmıştı. O aralıktan içeri giren babamı duyduğumda bedenim direkt oraya döndü.
"Kızın hazırlanmayı bitirebilirse çıkacağız abi."
Elimdeki ruju kenara bıraktım. "Hazırım ki, abartıyor her zamanki gibi." Ellerimi iki yana hafifçe açarak etrafımda döndüm. "Güzel olmuş muyum?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşten Farksız
Teen Fiction*Aile/aşk kurgusu *Yetişkin içerik barındırır --- "Bir ay boyunca burada olduğumu bile fark etmeyeceksin. Tek derdim o mektupta yazanı gerçekleştirip, altında kalabileceğim tüm vicdan yükünden kurtulmak." Boş bakışlar atabilen tek kişinin o olmadığı...