on üç

10.7K 924 316
                                    

Önceki bölümde Despina'nın Timur'a ne kadar ayrıntı verdiğini tam anlayamamışsınız sanırım, bir iki yerde belirttim ancak tekrarlayayım ki soru işareti kalmasın:

Despina, Nikolos'tan korktuğunu çünkü onu Yunanistan'a geri çağırıyor olduğunu ve gelip zorla götürebileceğini anlattı babasına. Bizim okuduğumuz kadarını biliyor Timur da yani. Kendi tahminleri varsa da bilemiyoruz tabii şimdilik :)

Geçen bölümde olduğu gibi bol bol satır arası yorum görmeyi çok isterim. Ne kadar çok yorum gelirse o kadar hızlı yazıyor olduğumu fark etmediyseniz; edin vrwfjeıqdoşklmvekn

İyi okumalar!

~~~

"Hatırlat bana, Emre'yi bir ara tebrik edeceğim."

Babam bir eli direksiyonda, diğeri açık tuttuğu camının kenarındayken konuştuğunda tebrikten farklı bir şeyler planlıyor gibiydi.

"Neden ki?" diye sordum ona doğru dönerek. Amcam neden tebrik olmayan bir tebrik kazanmıştı?

"Sabah o kadar nettin ki, ne olursa olsun koruma işini kabul etmeyeceğini düşünmüştüm. Ama o kafasız amcan öyle birini bulup seçmiş ki, sesin çıkmadı hiç."

Gözlerimi kıstım. "Kabul etmememi mi istiyordun?"

"Konumuz bu mu?"

"Öyle görünüyor."

"Fikrini neyin değiştirdiğini merak ettim sadece." derken önümüzdeki araç kırmızı ışık sebebiyle durduğunda arabayı yavaşlatarak durdurdu.

Fikrim değişmemişti. Sadece onun ve Mirza Bey'in çabasını reddederek benim için uğraşıyor olmalarını boşa çıkarmak istememiştim. Küçük bir deneme sürecinden kimseye zarar gelmezdi.

Babamın asıl derdinin farklı olduğunu son birkaç dakikadır fark edebildiğim için, aklımdakileri biraz saptırdım. "Korel çok tatlıydı." dedim yanağımı koltuğa yaslayıp ona doğru dönmüşken. "Kabul etmemde yardımcı oldu."

Kırmızı ışığın henüz yeşile dönmemiş olmasını umursamadan sertçe kornaya bastığında çıkan ses kulaklarımı çınlatmıştı. Sanırım bu, sessizce mırıldandığı sözcüklere uyguladığı bir çeşit sansürdü. Onun kural tanımaz kornasına tepki olarak etrafımızdaki araçlardan da korna sesi yükselince koltukta aşağı kayarak yok olmak istemiştim.

"Başka birini bulurum ben, birkaç gün içinde. El kadar çocuk mu koruyacak seni zaten, yaşına bakmadan..."

"Yirmi altı yaşında sadece..." diye başladığımda önümüzdeki aracın hareketlenmesiyle birlikte biz de hareket etmeye başladık. Babam birkaç saniyeliğine bakışlarını bana çevirip yeniden yola döndü. Bu arada konuşmuştu. "Nereden biliyorsun?" derken yüzü gerilmişti.

"On dakika önce söyledi ya masada, sen de duydun."

"Duymadım ben bir şey."

Dudaklarımı birbirine bastırdım. Sanırım oyun oynamak için hiç doğru bir konu değildi bu. "Tamam," dedim. "Ama başka birini bulmana gerek yok. Daha büyük birindense genç biriyle daha rahat olurum gibi."

"Rahat olma Despina."

Kendimi tutamayıp kıkırdadım. Gülüş sesimle bakışları yine kısa süreli beni bulmuştu. "Biraz fazla mı kıskançsın sanki?"

"Ben mi?" dediğinde cevap vermedim. Zaman kazanmak için sorduğunu düşünüyordum. "Kıskançlık değildi."

"Neydi peki?" dedim gözlerimi kısarak. "Tanımadan etmeden eli yüzü düzgün diye kanma böyle tiplere diye uyarı yapıp önlem alıyorum."

Düşten FarksızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin