Kısa görünümlü ama uzun hissettiren bir aranın sonunda geri geldiim, çok özledim burayı 😌
300k okunmaya ulaşmışız, daha nicelerine...
Hiç yormadan bölüme alayım sizi, okurken oylamayı ve yorumlamayı unutmayın :) Yorumlar gittikçe düşüyor, benim de moral motivasyon yerlerde bu yüzden 🫠
İyi okumalar!
~~~
"Pars şu klimayı daha soğutan bir ayara geçir, yapıştım koltuğa."
Arka koltukta hayatından bezmiş bir halde konuşan Özgür'ün isteği Pars'ta herhangi bir hareketlilik yaratmadığında güldüm. Gülüşüme Özgür'ün yanında cama yaslı oturan Mayıs'ın gülüş sesi karışmıştı.
Yola çıktığımızdan beri belli aralıklarla benzer şeyler yaşandığından artık ikimiz de tepkilerimizi sadece gülerek belli ediyorduk.
"Kendi arabanla çıksaydın yola, klima çarpıyor beni."
Pars'ın narin(!) bedeninin klimadan etkilenmeyeceğinden hepimiz emindik. Tek derdi Özgür'ün konforsuz bir yolculuk yaşamasıydı.
"Arabam arızalı olmasaydı meraklındım sanki ben de."
"Motorun da mı arızalı abicim?" diyerek başımı koltuklar arasındaki boşluktan arkaya doğru uzattım. "Onunla gelseydin."
"Beni ikna edebilse öyle yapacaktı, bu havada kafama güneş geçirtemezdim ama." Mayıs'ın açıklamasıyla taşlar yerine oturmuştu.
"Sen bizimle gelseydin, bu asalak da motoruyla gelseydi işte." Pars gözlerini yoldan ayırmadan konuştuğunda Özgür elini öne uzattı. O elin Pars'ın bedenine çarpacağını fark ettiğimde hızla engel oldum. Özgür'ün koca kolunu geri itmek kolay olmamıştı ama başarılıydım.
"Deli kuvveti var sende, nasıl itiyorsun beni o kemikten kolunla sen?"
"Arabadaki tek deli sensin," dedim ters ters. "Araba kullanan adama niye vurmaya çalışıyorsun?"
Özgür destek ister gibi sevgilisine döndü. Mayıs omuz silkmekle yetinmişti. "Despoşum haklı, kendin kaşınıp kendin söyleniyorsun aşkım. Bi' yerinde otursan da bitse şu yol artık."
"Sağa çek ben ineceğim." Özgür bunu söylediği anda Pars arabayı sağ şeride doğru yönlendirince ve bunu fazlasıyla ani bir hamleyle yapınca dudaklarımdan küçük bir ses koptu. "Pars!"
"Efendim güzelim?"
"Ne yapıyorsun?"
"Yolcu indireceğim sağda."
Derince ofladım. Sıcak yeterince boğucuyken bir de bu ikilinin bitmek bilmeyen atışmaları havayı daha da yakıcı hale getiriyordu.
"Keşke babamla geçirseydik bugünü Mayıs, spor salonunun buradan daha keyifli olduğundan eminim."
"Biraz daha devam ederlerse sağda asıl ben ineceğim zaten." Onun da benden farksız bir sıkkınlıkta olduğu belliydi.
Geçtiğimiz üç dört gündür genel olarak tüm odağım Pars'ın üzerindeydi. Doğum günü gecesinden itibaren geçen bu günleri içimde bolca onun adına savaşlar vererek yaşamıştım. Kimi zaman onun hislerini kimi zaman Mayıs ile arasındaki bağın her ikisini de nasıl etkiliyor olduğunu düşünüp durmuştum.
Elle tutulur hiçbir sonuca varamamış olmam beni pes ettirmemiş, aksine düşüncelerim daha da yoğunlaşmıştı. Karşımda kendisini suçladığını anı öylece unutabilmem mümkün değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşten Farksız
Teen Fiction*Aile/aşk kurgusu *Yetişkin içerik barındırır --- "Bir ay boyunca burada olduğumu bile fark etmeyeceksin. Tek derdim o mektupta yazanı gerçekleştirip, altında kalabileceğim tüm vicdan yükünden kurtulmak." Boş bakışlar atabilen tek kişinin o olmadığı...