on beş

10.5K 899 249
                                    

Ben geldiiim, ders programım cehennemden çıkma bir halde ve haftaya okulum açılıyor... Bir şekilde bölüm gelecek tabii ki, ama düzene oturtana kadar biraz aksaklık yaşayabiliriz. Anlayışla karşılayacağınızı tahmin ediyorum, haber vermek istedim :)

Kısa bir bölüm değil, olaylı da biraz... Yorumlarınızı göreyim bolca olur muuuu?

Medyada Despina var 🧿👄🧿

İyi okumalar!

~~~

Her durumun kötü tarafından bakmaya odaklı biri değildim. Ancak çoğu zaman elimde bir yanı değil her yanı kötü durumlarla kalakaldığımdan, bu bir seçimden çok zorunluluk halini alıyordu.

Şanslı doğmak ve şanslı büyümek bana pek yakın kavramlar değillerdi. Hayatımın bir noktasında şansı yakalayabileceğime dair umudum ise zaman zaman sönüyor görünse de aslında hep benimleydi.

"Çok beğenmiş gibisin bu programı, kanalı değiştirmeyeyim değil mi?"

Özgür'ün sesini duyduğumda, daha doğrusu cümlesinin yarısında konuşuyor olduğunu fark ettiğimde, başımı sola doğru çevirip ona baktım.

Televizyonun karşısındaki koltukta yan yana oturuyorduk. Aramızda bir kişinin daha sığabileceği bir boşluk vardı, ancak şu an evde bizden başka kimse yoktu. Ne kadar süredir burada oturduğumuzu pek kavrayabilmiş değildim. Aklım olası senaryolarla dolmuşken etrafıma bakmak ya da zamanı takip etmek güçtü.

"Anlayamadım?" diye mırıldandım sorar gibi.

"En az yarım saattir kıpırdamadan ekrana bakıyorsun, çığırtkan." derken bedenini bana doğru çevirdi biraz. "Futbol takımı transferleri hakkında bu kadar donakalmış olamazsın değil mi?"

Televizyondaki programın ve konuşulan konunun ne olduğunu şu an öğrenmiştim. "İzliyorum öylesine, Türkçem gelişiyor." dedim inandırıcı olmayı denerken.

"Neler öğrendin bu dakikalarda peki?" Hiç duraksamadan beni sıkıştırdığında gözlerimi kaçırıp yeniden televizyona döndüm. Hızlıca ekrandan bir şeyler okuyup seslendirebilirdim ama bunun boşa çabalamak olacağını biliyordum. Kendimi kandıramıyorken Özgür'ü kandırmış olmak ne işime yarayacaktı?

Sessiz kalışıma birkaç saniye eşlik etmiş olsa da hemen sonrasında Özgür sesi bana ulaşan uzun bir nefes verdi. Sıkıntılı gibiydi.

"Despina," diyerek ona bakmamı gerektirecek şekilde bana seslendiğinde göz ucuyla yüzüne baktım. "Babanın ilişkileri hakkında detaylar vermek benim görevim değil, belki buna hakkım da yok ama boşuna üzüyorsun kendini. Bu kadarını söyleyeyim sana olur mu?"

Elimin üst kısmını burnumu sertçe yukarı itmek için kullanırken dudaklarımı araladım. "Üzülmüyorum, yanlış anlamışsın."

"Saklanmana gerek yok, çığırtkan. Babanı kıskanıyor olman garip değil seni bu konuda yargılamam."

Bunun basit bir kıskançlık olmasını, tek derdimin ilgi ve sevgi bölüşmek olmadığını söylemeliydim belki de. Çünkü sorun bunlardan ibaret değildi. Benim içimi sıkan vazgeçilebilir olmak, vazgeçilmeye çok yakın bir yerde tedirginlikle beklemekti.

Başımı salladım yavaşça. "İyiyim ben, bugün yorucu bir gündü sadece. Ondan böyleyim."

Kaşları havalandı. "Amcanın yanına uğramadan önce bulunduğun yerde mi yoruldun yoksa?" Sorarken kullandığı ifade ve ses tonu gergince yutkunmama sebep oldu. Özgür, Mayıs'ın yanına -evine- gittiğimden tabii ki haberdar değildi. Böyle bir yakınlığımız olduğunu anlaması, bundan sonraki her hareketimizi fazla incelemesine yol açardı ve bu da ikisi arasında kurmaya çalıştığım köprü daha ayakta bile kalamadan suya gömülebilir demekti.

Düşten FarksızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin