kırk sekiz

6.2K 697 177
                                    

Önceki bölümü sonlandırdığım yer, bu bölümü beklerken şekillenecek olan düşüncelerinizi çok etkiledi biliyorum :)

Bir an önce bölüme geçmek istediğinizi de tahmin ediyor ve sizi burada hiç tutmuyorum.

Lütfen yorumlamayı unutmayın bölümü. Özellikle wattyden okuyabiliyorsanız mutlaka yorumlarda buluşalım sizinle, çok özlüyorum bolca yorum okuyabilmeyi :')

İyi okumalar!

~~~

- Timur'dan

Elimi yüzüne doğru uzattığımda işaret parmağıma doğru çarpan ılık nefesin kıymeti, ona kavuştuğumdan beri benim için bir şekilde hep hissedilebilir haldeydi. Fakat ilk kez o nefesin kıymetini böyle bin kat artmış şekilde her zerremde hissediyordum.

Düzenli aralıklarla, arada derinleşip arada kesik bir hal alsa da hiç tükenmeden o küçük nefesler şu anda benim de nefes alabiliyor olmamın tek sebebiydi.

Uyanmasını delice istememe, mavilerini açıp yüzümü izlemesi için her şeyimden vazgeçebilecek olmama rağmen parmaklarımın yüzüne temas etmemesi için dikkat kesilmiştim. Nefesini öyle ara ara kontrol ediyor değildim, elim yüzünden gerekmedikçe hiç çekilmiyordu. Gözlerini açana dek onun nefes alıp almadığını kontrol etmek zorundaydım çünkü aksi olursa delirirdim. Bir an bile aklım yerinde kalamazdı.

Saatler önce yaşadığım o bir dakikadan uzun sürmeyen ama beni bir dakikadan çok daha uzun süre nefessiz bırakan andan sonra ben bir şekilde kendimi Ahu'nun benimle olduğuna ikna etmek zorundaydım.

Gözümü kapatmamaya çalışıyor ama kısa bir an pes ettiğimde dahi beni karşılayan görüntü yüzünden hiçbir şeyden kaçamıyordum.

Adıyla o evi inletmeme, canımdan can gidiyormuş gibi haykırmama neden olan görüntü ömrümdeki tüm kâbusların birleşiminden daha kötüydü.

Soluk, bembeyaz kesilmiş bir yüz vardı o görüntüde. Ahu'yu uzandığı yatakta gördüğüm an yüzünde bir gram renk kalmamıştı. Dilim varmasa da aklım çoktan harekete geçmiş, bu görüntünün onun nefessiz kalışıyla doğduğunu tekrarlamaya başlamıştı.

Uzandığı yerin yanında duran küçük masadaki iğneler ise son umudumu soldurmuştu.

Yetişemedim demiştim kendime hiç susmadan. Yetişememiştim. Onu bulmuştum ancak bulduğumda beni karşılayan, son nefesini ben gelmeden vermiş bir beden mi olmuştu?

Sol tarafta dizlerinin üstüne düşmüş, aklında benden farklı bir şeyler dolaşmadığını bildiğim beden hareketsizce dururken ben de ayakta ondan farksızdım. Belki tek farkım, aşağıdakilerin odaya koşar adım gelmelerine sebep olacak şekilde dudaklarımdan döktüğüm haykırışımdı.

Cesur bir adam olduğumu ve göğsümü gere gere her savaşa girebileceğimi sanarak kendimi kandırdığım yılların ardından bu konuda aldığım darbeler hep aynı yerdendi. Korkum hep kızımaydı. Yine öyle olmuştu.

Ona doğru adım atacak kadar cesur değildim. Olduğum yerde dünyam yıkılmış şekilde kalakalacak kadar korkaktım.

Kapıda ördüğüm duvar bedenim sarsılarak itildiğinde yıkılmış, kendimi yere çöken bedene doğru kaymış halde bulmuştum. Ahu'yu ilk gören kişi olan Pars'ın, benim, sesime doluşan Özgün, Özgür ve Emre'nin aksine eve girmiş olduğunu bile bilmediğim bedendi yatağa doğru koşan.

Düşten FarksızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin