on dört

10.2K 899 233
                                    

Başlamadan önce minik bi' reklam: Göz atmak isterseniz eğer birkaç gün önce yeni bir kitap yayımladım. Adı 'Zeka Küpü'. Bxb ve yarı texting bir kurgu; size hitap etmiyorsa, etmiyordur. Ben sadece haber vermiş olayım :)

Bu arada bölümler kritik yerlerde bitince bol bol yorum geliyor, resmen beni bunu yapmaya teşvik ediyorsunuz HFJOEDOŞWİALŞKSM

Medyada Pars var

İyi okumalar!

~~~

Hareketli bir hayatım yoktu. En azından İstanbul'a ayak basana dek bu böyleydi. Ki aslında geleli on günü yeni geçiyordu ancak bu on günüm on ay kadar yoğun geçmişti.

Bugünün de önceki günleri aratmayacak olduğundan aslında habersizdim. Sakince başlayan, devamının da öyle süreceğini umduğum günüm; önce babamın 'Korel sana eşlik etsin' ısrarıyla hafiften karışmaya başlamışken, ikinci darbeyi de evde tek olduğu konusunda resmen beni kandıran Mayıs ile iyice çorbaya dönmüştü.

"Mayıs?" dediği sırada, kapıya ulaştığında karşısına denk geldiğim için çarpışan bakışlarımızı ayırmaya gerek duymadığından sanki adım Mayıs'mış ve onu ben yanıtlamalıymışım gibi garip bir duraksama yaşadım. Kız kardeşine sesleniyorken bakışları benim gözlerimdeydi ve eğer sezgilerim beni yanıltmıyorsa seslenişinin altındaki tek mesaj benim burada ne aradığımdı.

Mayıs, abisinin tam önünde sırtı ona dönük halde duruyor olsa da bedeni Pars'ın bedeninin yanında hacim olarak yetersiz kaldığından çıplak üst bedenini pek gizleyebiliyor değildi. Oluşan garip sessizlik uzun sürmemişti ama bu kadarı bile beni boğduğundan küçük bir öksürükle Korel'e doğru döndüm.

Arabada ona bulunacağım yerde yalnızca bir arkadaşımın olacağını söylemiştim. Kalabalık bir ortamda olup olmayacağımı sorduğunda duraksamadan onu böyle yanıtlamıştım ancak tam yanımızdan ayrılacakken Pars'ın salına salına kapıda belirmesi muhtemelen onu yalan söylediğimi düşünmeye itmişti. Kaşları hafifçe havalanmış halde, abi-kardeşte olan bakışları bana döndüğünde bu kadarını anlayabilmiştim.

"Dönmeme yakın bir zamanda haber vereceğim, başka bir işin varsa bu sürede-..." diye başladığımda ben uzatamadan başını hafifçe iki yana salladı. "Aşağıda, arabada olacağım Despina. Telefonum açık."

Son iki kelimeyi söylemeden önce göz ucuyla kapıya doğru dönmüştü. Tehlike olarak algıladığı kişinin kim olduğunu sorgulama gereği duymadım. Pars gelmeden önce, yakınlarda olurum demiş ve yanımızdan ayrılmak üzere hareketlenmişti çünkü.

Mayıs'ın abisine doğru bir şeyler fısıldadığını görmüştüm ancak duyabileceğim kadar yüksek tutmamıştı sesini. Bakışlarımı Korel'den çekmedim. "Ama-," dememe kalmadan henüz bulunduğumuz kattan başka kata çağrılmamış olan asansörün tuşuna dokunduğu anda kapı açılmıştı. Binip, kapıların yeniden kapanmasını sağlaması ise birkaç saniyeden daha kısa sürmüştü.

Ağzım biraz açık kalmış halde Korel'i görüş açımdan kaçırmış olan asansör kapısına bakıyorken gözlerimi kırpıştırdım. Son birkaç dakikadır ne yaşıyordum ben tam olarak?

"Despina..." derken hafif çekinerek konuşmuştu Mayıs. Çekinmeliydi de. Ne karıştırıyordu, bana neden evde tek olduğunu söylemişti bilmiyordum ancak resmen Korel'in karşısında yalancı konumuna düşmüştüm.

Derin bir nefes alarak onlara doğru döndüm yeniden. Az önceki konumları pek değişmemişti. Sadece Pars biraz sağa kaymış, artık Mayıs'ın arkasından tamamen çekilmişti. "Efendim?" dedim biraz düz bir sesle.

Düşten FarksızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin