Tahmin ettiğimden çok daha fazla beklettim sizi... Sabrınız için teşekkür ediyorummm
Nasılsınız, umarım iyisinizdir her şey yolunda gitmiştir ben yokken
Çok çok özledim, yorumlarda buluşalım olur mu?
İyi okumalar!
~~~
"Ben kontrol ediyorum, sürekli arkaya dönüp durmayı bırakır mısın artık?"
Arabaya bindiğimizden beri kaçıncı kez geriye doğru dönüp baktığımın hesabını tutmuyordum ancak Korel'in uyarma ihtiyacı hissedeceği kadar çok olmasına şaşırmamıştım. "Belki geliyorlardır diye..." dedim mırıldanarak.
Benim sürekli hareket ediyor olmama karşın arka koltukta oturuyor olan Mayıs tamamen hareketsiz ve sessizdi. Pars'ı arayıp telefonu Korel'e verdiği andan sonra yaşanan her şey fazlasıyla hızlı gerçekleşmişti. Korel'in ondan ne duyduğu hakkında bir fikrim yoktu ama telefonu kapattığında ilk işi beni ve Mayıs'ı arabaya yönlendirmek olmuştu. Mayıs Pars'ı beklememiz için inat edecek gibi olduğunda ise zaten Pars ile karşılaşmak üzere yola çıkacağımızı söylemişti bize.
Arabadaki yaklaşık on beş dakikalık süre tamamlanmışken ne zaman Pars'la denk geleceğimize dair bir fikrim yoktu. Tek düşündüğüm arkamıza takılmış ve bizi takip eden bir araç olup olmadığıydı.
"Gelmiyor kimse Despina." Korel yeniden konuşunca parmaklarımı birbirlerine geçirerek kucağıma doğru bıraktım. Başımı bu kez arabaları değil Mayıs'ı görmek için omuzumun üzerinden arkaya çevirdim. "Daha iyi misin?"
"İyiyim," demekte gecikmese de bakışları ve yüzünün rengi pek öyle söylemiyordu. Uzatmadım. Bir süre daha araba yol almaya devam etti.
"Abim!" diyerek seslenen Mayıs'ı duymamız yaklaşık beş dakika kadar daha almıştı. Cama doğru bakarak konuştuğunu gördüğümde onun baktığı yöne bakar bakmaz yoldaki cepte bekleyen arabayı ve hemen yanında duran -görmemenin mümkün olmadığı- koca bedeni görmüştüm.
Korel, Mayıs'ın tepkisinin ardından hızla sağa doğru geçip arabayı Pars'ın arabasının önünde durdurdu. Mayıs neredeyse arabanın durmasını beklememiş, direkt kendini dışarı atmıştı. Pars'a doğru ilerlediğine bir şüphem yoktu.
"Sen arabada kal, durumu tam olarak anlayayım." Korel kapısını açmak üzereyken bana doğru dönüp konuşmuştu. Şaşkınca ona bakakaldım. "Dışarı çıksam ne olacak ki?"
"Ne olacağını bilmediğim için söylüyorum zaten Despina, geliyorum şimdi." dedi ve devamında hızla inip kapıyı tekrar kapattı. Adımları da arabayı terk edişi gibi hızlıydı, aynadan arkada olan biteni görebildiğim için göğsüne sığınan kardeşini sıkıca saran Pars'a doğru adımladığını kaçırmadan izleyebilmiştim.
Aynadaki görüntüde Korel'in sırtı bana dönüktü, büyük ölçüde de Pars ve Mayıs'ı görmeme engeldi. Sürekli yanımızdan geçen arabaların çıkarttığı yüksek seslerle onları duyabilmem imkânsızdı. Ne görüyor ne de duyabiliyorken durumun nereye doğru ilerlediğini nasıl bilecektim?
Birkaç dakika dolmadan kapıya uzanıp açtım. Korel'i zor durumda bırakmak istemediğimden gösterdiğim sabır bu kadar sürebilmişti. Konunun yeterince içindeydim, uzağında kalmak şimdiden sonra mümkün değildi.
Arabadan indiğimde üçünün de dikkatini üzerime çekmiş oldum. Mayıs abisinin bir adım gerisinde gergince bekliyordu, Korel ve Pars'ın karşı karşıya dikilmeleri de bana döndüklerinde bölünmüştü. Adımlarımı hızlandırıp yanlarına ulaştığımda Korel bana kaşları hafifçe çatılarak bakmıştı. Onu dinlemediğim için bu ifadeyi hak etmiş olabilirdim belki ama yine de mimiklerinden nezaket akan bir adamın size ters ters bakması güzel hissettirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşten Farksız
Teen Fiction*Aile/aşk kurgusu *Yetişkin içerik barındırır --- "Bir ay boyunca burada olduğumu bile fark etmeyeceksin. Tek derdim o mektupta yazanı gerçekleştirip, altında kalabileceğim tüm vicdan yükünden kurtulmak." Boş bakışlar atabilen tek kişinin o olmadığı...