Eşzamanlı olarak bir kurgu daha yazıyorum, bu yüzden sürekli peş peşe günlerde bölüm gelebilmesi mümkün değil. Ara ara yine hızlı gelen bölümler olur ama zaten bir haftayı asla geçmiyor bölümler arasındaki süre
Bundan sonraki bölümler için instagramdan duyuru atıyor, genellikle son 24 saatte de sayaç açıyor olacağım. Oradan aktifliğimi kontrol edebilirsiniz. Kullanıcı adım: burmeseerubyy
Medyada az sonra kurgumuza teşrif edecek olan beyefendi var: Pars Eraslan.
İyi okumalar!
~~~
"Eve dönmek için geç değil, biliyorsun."
Özgür'ün alayla kulağımın dibine girerek konuşmasına aldırmadım. Aldıracak fırsatım olmadı da denilebilirdi gerçi. Gözlerimi karşımdaki hareketlilikten ayırabilmem mümkün olmadığından, dönüp Özgür'e cevap yetiştirmekte çok zorlanıyordum.
Kimsenin fazla yakınında durmak ilk tercihim olmazdı. Ancak Özgür'ün olabildiğince yakınında durmak kesinlikle benim tercihim olmuştu. Etraftaki gürültü, karşımdaki görüntü ile birleştiğinde ona sığınmaktan başka bir çözüm bulamamıştım.
"Çömüzlerin maçı ne zaman bitecek?"
Özgür boğazından gelen bir sesle güldü. "Çömüz değil, çömez."
Az önce ondan öğrendiğim sözcüğü yanlış telaffuz edişimle eğlenmesinin bitmesini beklerken kollarımı göğsümde kavuşturmuş halde ona bakıyordum.
İçinde bulunduğumuz binaya girdiğimden beri bolca koridor geçip durmuştuk. Bekleme süremizi geçirdiğimiz odaya ulaşırken, lavaboya giderken ve sonunda süre tamamlandığında maçın yapılacağı alana gelirken... Şimdi olduğumuz yer ise koridorlardan ve odadan fazlasıyla bağımsızdı. Beyaz ışıklar ve gri duvarlar ile kaplı koridorların aksine, ortasında bulunan ring dışında hiçbir eşya bulundurmayan alan loştu.
Tepesinden aydınlatılan, kalın iplerle sınırı çizilen ve bize göre yüksek kalan ringin dört bir yanı insanlarla doluydu. Herkes ayaktaydı, kimsenin düzgün bir şekilde sırayla dizildiğini de iddia edemezdim. Karmaşık kalabalığın kendi arasında her an bir olay çıkaracakmış gibi yakın ve düzensiz oluşu gericiydi.
Buraya ilk adımladığımda Özgür'ün beni kalabalığın ortasında bir yere çekiştireceğinden çekinmişken, kalabalığı ve ringi biraz yukarıdan gören bir iç balkondaydık. On kişiden fazlası doluşsa sorun olmayacak yükseltide henüz bizden başka kimse yoktu.
Özgür'ün koltuklu odaya olduğu gibi buraya da rahatça girebilmesi, görüş açımdaki ringe çıkanlardan biri oluşundan kaynaklanıyor olmalıydı. Sorgulamaya gerek duymamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Düşten Farksız
Teen Fiction*Aile/aşk kurgusu *Yetişkin içerik barındırır --- "Bir ay boyunca burada olduğumu bile fark etmeyeceksin. Tek derdim o mektupta yazanı gerçekleştirip, altında kalabileceğim tüm vicdan yükünden kurtulmak." Boş bakışlar atabilen tek kişinin o olmadığı...