"Araf bey içeri giremezsiniz.Orhan beyin kesin emri-"
"Burası benim evim lan!"
Karşısına dikilen korumanın yakasını kavrayıp geri itti.Bu kez karşısına Akın çıkmıştı.Eli belindeki silahı buldu.
"Araf bey,Orhan bey eve girmenize izin vermiyor.Bence zorlamayın."
"Akın,Akın.Sen kimsin bana ne yapacağımı söylüyorsun?Kapıda bekleyen köpek senden daha kıymetli gözümde!"
"Sizin gözünüzde kıymetli olmak gibi bir niyetim yok.Araf beyin eşyalarını getirin!"
Evinden kovuluyordu.Babasının bu kadar ileri gideceğini tahmin etmemişti.Burası onun eviydi.
"Çekil.Babamla konuşacağım."
"İzin vermiyorum."
Beline taktığı silahını alıp kafasına dikti.Siyahları Akının büyüyen gözleriyle karşılaştığında sırıtmıştı.
"Orhan Özkurt!Ya dışarı çıkarsın ya da bu bahçeyi kanımla boyarım!Çık dışarı baba!Oğlun ölüme meydan okuyor!"
Orhan bey camdan dışarıyı izliyordu.Arafın silahı kafasına dayadığını görünce koşarak dışarı çıkmıştı.Oğlunun neler yapabileceğini biliyordu.
"Ne yapıyorsun!?İndir silahını!"
Siyahları babasının geldiğini görünce dolmuştu.Ancak yinede silahını indirmedi.
"Beni evime almıyorsun öyle mi?"
"Araf indir silahını!"
"Cevap ver!"
"Evet!"
Korumanın getirdiği valize bakıp acıyla gülümsedi.Gözleri kapıda duran Kubilaya kaydı.
"Al valizimi git arabada bekle.Kendi eşyalarınıda al."
Mutlu olmuştu Kubilay.Araf onu almadan gitseydi eğer terk edilmiş gibi hissederdi kesin.
"O herifle alakanı kes öyle gel.O zaman eve alırım seni."
Silahını indirip babasının karşısına dikilmek için Akını itti.Şimdi siyahlar birbirinin öfkesine bakıyordu.
"Ben Araf Özkurt!Bana verilen ve üzerime yıkılan tüm sorumluluklardan kendi rızamla vazgeçiyorum!"
"Araf ne saçmalıyorsun-"
"Artık tek varisin arkamda duran o piç."
Orhan bey Akına baktı.Oğlu az önce büyük bir servetten vazgeçmişti.Hem de herkesin önünde.Arafın gitmesine engel olmak istiyordu lakin bunu adamlarının önünde yapamazdı.Orhan Özkurt zayıflığını belli etmezdi.
"Bildiğin halde hiçbir şey yapmadın öyle mi Rıza!?"
"Altay amca bence vazgeç.O ikisi birbirinden vazgeçmeyecek çünkü.Ben denedim olmadı.Yakma sende kendini."
"Onur yakacak kendini!"
"Sanmıyorum.Beraber mutlular."
Oğlunun mutluluğu bulduğuna inanmıyordu.Bir baba olarak evladı için endişeleniyordu.Yaşadıkları hiç kolay şeyler değildi.
"Yine en kötüsünü yaşayacak diye ödüm kopuyor Rıza.Bir babanın evladını koruyamaması ne kadar acı bilemezsin."
"Bazen evlatlar babalarından korumak zorunda kalıyor kendisini.Lütfen kararını gözden geçir.Onur senden kaçmasın.Sana güvensin Altay amca."
Zor karardı.Geleceği düşününce işler daha da zorlaşıyordu.Altay bey Onurun yanında dururdu,ancak yaşayacaklarından koruyamazdı onu.
"Ben Onurun hep sığınacağı limandım."
"Bu yüzden hep baba-oğul ilişkinizi kıskanıyordum."
Rıza üzerinde hissettiği gözleri umursamadan gülümsedi.Hikayesi belkide en kötüsüydü.
"Sen bizi mi kıskandın?"
"Çok hem de.Onur senden hiçbir şey saklamazdı.Sen hep ona doğru yolu gösterdin.Hatalarına rağmen yanında durdun.Sen oğlunu korudun,canını yakmadın.Arafla bir gelecek düşünüyorsa eğer sana güvendiği içindir."
Babası Onura sahip çıkardı çünkü.Yanındaki kişiyi kabullenmek zaman alsa bile.
"Gideyim ben artık.Tekrar geçmiş olsun oğlum."
Kapı kapandığında gözlerindeki yaşları akıtmıştı.Vardı onunda bir eksiği.Kimsenin görmediği ve kimselere göstermediği.Savcı babası olduğu için kıskanılan hep Rızaydı.Ama kimse gerçeği bilmiyordu.
"Geldim!"
Kapı çaldığında elini yarasına koyup ayağa kalktı.Hareketlerine dikkat ediyordu,henüz yarası tam iyileşmemişti.
"Akın?"
Burnuna dolan alkol kokusunu içine çekti.Keskin koku yüzünü buruşturmasına sebep olmuştu.
"Bu saatte neden buradasın?"
"Tek bir soru soracağım.Sen savcı Ekrem Tunalının oğlu musun?"
"E-evet."
Akının gerilen yüzünü görünce bir adım geri attı.Bu bakışları biliyordu,nefret ve öfke.Babasının gözlerinde hep bunları görmüştü.
"Akın iyi misin?"
"Yürü gidiyoruz!"
Akın bileğini kavramış onu peşinden sürüklüyordu.Gitmemek için ne kadar dirense canı o kadar çok yanmıştı.
"Hala yaralıyım, dur canım yanıyor!"
Rızanın yarasını unutmuştu.Tuttuğu bileğe bakıp kendisine çekti.Rızayı kollarına alıp merdivenlerden indi.
"İndir beni!Seni içeri tıkmadan indir beni!"
Akın kapıyı açıp Rızayı koltuğa oturttu.Kalkmak istediğinde emniyet kemerini bağlamış ve izin vermemişti.
"Beni nereye götürüyorsun..."
Sıcak nefesi yanaklarına değecek kadar yakındı Rızaya.Bu yüzden avukat artık bağırarak konuşmuyordu.
"Gidince görürsün."
Sonunda Rızanın hikayesini okuyacağız.Tahminleri alayım
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elimdeki kan
Mystery / Thriller"Gücün o kıza mı yetti lan?!" Hapishane denilen cehenemme düşerken sizden önce işlediğiniz suç girer koğuşa.Onur eski sevgilisine tacizden yargılanmıştı.Koğuşta kimse onunla konuşmazdı.Sürekli yok sayılıyor,ağır laflar işitiyordu. "Unutmuşum." Seyi...