16- DOST POSTUNDAKİ DÜŞMAN

436 37 3
                                    

JASON



   Toprak sahibi pişkin pişkin gülerken yüzüklü eli göğsümde boydan boya geziniyordu. Evdeki soylu karısını unutmuş, yadsınmayacağı bir yerde bir erkekle birlikte olmak için çabalayan bu adama daha ne kadar dayanabilirdim bilmiyordum. 

Anlattığı bayağı hikayeleri dinlerken bu adamın nasıl benim üstümde hakka sahip olabildiğini sorguluyordum. Gözlerim köşedeki yatakta şarkı söyleyen Leo'ya gitti.  

Bir süre farkına varmaksızın Leo'yu izledim. Örülü saçlarına, örgülerine takılmış boncuklara ve güzel yüzüne baktım. Bu kadar güzel bir yüzü görebildiğim için şanslıydım. Hissetmiş olacak ki, bana döndü. Bakıştık. En sonunda her şey yolunda der gibi bana gülümsediğinde soyluya geri döndüm. 

Gecenin bitmesi ve Leo ile bahçede ceviz ağacının altında oturabilme fikri tutunduğum tek şeydi. 

      Adam elini tereddüt etmeden erkekliğime koydu. "Senin kadar yakışıklı bir oğlanın benim himayemde olmaması ne kadar acı verici." Elini kıyafetin üzerinde hareket ettirmeye başladı. "Kraliçenin kölelerinin çok eğitimli olduğu söylentisi doğru mu merak ediyordum. Bana göstermeye ne dersin?" 

O esnada salonun öteki ucundan  bir tokat sesi yükseldi. Müzisyenler sustu. 

   Ne olduğuna bakmak için döndüğümde yeni gelen yeşil gözlü Mısırlı kızı gördüm. Dudağı kanıyordu. Kıza çok üzülmüştüm. 

Durumun daha kötüye gitmemesi için dilekte bulunurken Leo'ya döndüm. Acır gibi üzgün bir ifadeyle bana bakıyordu. Sakin olmasını işaret ettim. 

Kraliçe kızla konuşuyordu. 

Tüm salon susmuştu, buna rağmen konuşmaları anlayamadım.  En sonunda adam öfkeyle kızı bıraktı, tanrılara şükrettim. Kraliçe bir şey planlar gibi gülümsüyordu. Hava elektriklenmeye başladı. 

Herkesin duymasını isteyen gür bir sesle adama sordu: "Bay Augustus, Prens Tarlan'ın son gönderdiği mücevher kakmalı kılıcı beğendiniz mi? Bence çok şık bir seçim olmuş." 

Augustus bozardı. Doğruldu, yalvarır gibi kollarını iki yana açtı: "Kraliçem, Tanrı Jüpiter üzerine yemin ederim ki sandığınız gibi değil. Bana bilgi almak için yalvardı fakat ben size sadık olduğumu söyledim. O hediye sadece ikna edebilmek için gönderilmiş bir göz boyama hamlesi."

 Havada şimdi demir kokusu vardı, derimin uyuştuğunu hissediyordum. Kraliçe hayal kırıklığına uğramış gibi başını eğdi: "Söyleyin bana Saygıdeğer Augustus, düşmanımın size verdiği de benim size veremediğim ne var şu dünyada. Bir kadın olarak yetersiz hissetmek kadınlık gururumu kırdı." Dudağını büktü: "Ben de bu yüzden bu gece kızlarımdan birini size hediye etmektense daha çok beğeneceğiniz bir 'kadın' hediyesi hazırladım." 

Odada nefesler tutulmuştu. 

Kraliçe seslendi: 

"Getirebilirsiniz." 

12 yaşlarındaki bir erkek çocuğu elinde kırmızı satenden bir torba tutarak geldi. Kraliçe doğruldu, Augustus'u işaret etti. Çocuk hediyeyi adamın eline verip kraliçe huzurundan ayrıldı.

Roma'nın Kanı (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin