22-AŞK BİR İLLETTİR

394 39 3
                                    

ALBA

Valeria'nın suratındaki yara çok canımı sıkmıştı. Sol elmacık kemiğindeki şiş açık yaranın iz bırakacağı gün gibi açıktı. 

Kızı mutfak görevlilerinin yanına yatırdıktan sonra ayaklarımı sürüyerek odaya döndüm. Lanet bir gün olmuştu. Ignicia'ya bir türlü öfkelenemediğim için kendime kızıyordum, haddini iyiden iyiye aşmıştı. Yine de ne denli otoritemi sarsarsa sarssın, anlıyor ve hak veriyordum. Aşk umutsuz bir iletti. 

Ignicia'yı ağlarken bulmamayı dileyerek odaya girdim. 

Ne yapması gerektiğini bilmeyen köleler şiltelerinde oturuyordu, tüm gözler yerdeydi. Bugün herkes için çalkantılı geçmişti. Donna destek bekleyen yorgun gözlerle bana döndüğünde çaresiz hissettim. Çocuklarım benden güç almak istiyordu, bense ne yapmam gerektiğini dahi bilmiyordum.  Ignicia'ya baktım.

 Köşede ağlamaktan kızarmış gözlerle oturuyordu. Karnına çektiği bacaklarıyla hareketsizdi. Göz kırpmadan halıya bakan bu kıza acıyor muyum yoksa kızdan korkuyor muyum bilmiyordum. Bildiğim tek şey vardı: bu gözleri daha önce görmüştüm.  Bu gözler, bir zamanlar 14 yaşındaki intikama aç Serenes'in yüzünde gördüğüm gözlerdi. Saray merdivenlerinden indirilen sürgün çocuğa babasını öldürme yemini ettiren intikam ateşi, şimdi Ignicia'nın yere perçinlenmiş yeşil gözlerinde yanıyordu. 

Bazı insanlar, tanrıları görmeyi kaldıramaz. Bazıları bir tanrıyla konuşmayı. Bazıları bir tanrıyı gerçek formunda gördüğünde delirir. Bazıları ise olduğu yerde can verir. Serenes'in babasının kırılma noktası ise bir tanrıçaya aşık olmak olmuştu. 

Bundan 25 sene önceydi. Karısını yeni kaybetmiş Avrupa Fatihi I. Vitali; zampara babasının şuursuzca kaybettiği Romen topraklarını tekrar anavatana katmış, vatanının sınırlarını  Batı Anadolu'ya kadar gerdirmiş  özverili bir adamdı. Karısıyla zorla evlendirilmişti, aşık olamadığı kadına sadece saygı ve bir oğulla bağlıydı. Bense kimseye renk vermeden çözdüğü iç isyanlar döneminde  gözde yatak kölelerinin başında geliyordum.

 Vitali'nin öteki insanlara nazaran farklı işleyen beyni, Vitali'nin yatak odasında da Vitali'yi öteki imparatorlardan ayrıştırıyordu. Tatmin edilemez fantezileri ve bitmek bilmez cinsel açlığıyla Vitali; her seks kölesi için ,istisnasız, tatmin edilmesi neredeyse imkansız, uçuk bir efendiydi. Karısı öldükten sonra tüm açlığını yatakta kadınlarla ve savaş masasında toprağına kattığı her bir toprak parçasıyla doyurmaya çalışıyordu.

 Ama ben Vitali'nin içinde büyüyen sevgi ve güven yoksunluğunu görüyordum. Vitali şeffaf bir adamdı. Tahtta dev gibi oturan bu imparator, içinde sevgiye doyurulmamış yaralı bir çocuktu. Zaman bana Vitali'yi sevmeyi öğretti. Kendini adadığı  Roma imparatoru kimliğinden çırılçıplak soyunduğunda, sevecendi. Ve ben Vitali'nin önünde soyundukça, Vitali'nin tacından soyunmuş sıcak bedenine dokundukça Vitali'ye daha çok aşık oluyordum.  Zaman ağını ördü. Ben sıradan bir yatak kölesinden imparatorun fikir danıştığı güvenilir kadına terfi ettim, Vitali ise tatmin edemediğim mükemmeliyetçi efendimden her gece beklediğim aşığıma. 

Vitali'nin koyu lülelerini o uyurken gecelerce izledim. Uykuyla rahatlamış yakışıklı yüzüne bakacak şansta olduğum için tanrılara şükrederken aşkına daha derin düştüm. Onu her geçen gün daha da çok sevdim. Zekası ve çok katmanlı kişiliği her geçen gün beni daha da cezbetti.  Unuttuğum tek şey şuydu:  Vitali benim için ne kadar çekici ise öteki herhangi bir kadın için de o kadar çekiciydi. Kadın bir ilah için bile.

 Uzun zamandır kendi diyarından Vitali'yi bir tanrıça da benim gibi izliyordu. Ve bir gün, bu savaş dehası karşı konulamaz hal aldı, tanrıça Vitali'yi yakından görme uğruna bekaret yeminini bir kenara attı. 

Kadın savaş için bir öneriyle Vitali'nin huzuruna çıktı. Teninde ay ve saçlarında güneş ile. Kadının güzelliği soluk kesiciydi, zekası ve fikirleri de. 

Vitali'nin kadının yatılı misafir olarak kalacağını duyurduğu gece ne kadar ağladığımı hala hatırlarım. Kadın bir gece kaldı. Vitali büyülenmişti. Kadını yalvara yakara tekrar çağırdığında bir gece iki geceye katlandı. İki üçe yuvarlandı, üç dördü doğurdu ve kadın, uzun gecelerce sarayda misafir olarak kaldı. 

Vitali'nin ölü karısından 9 yaşındaki oğlu, kadını istemiyordu. Vitali oğluna sevgisini gösteremeyen bir babaydı, yine de oğlunun fikirlerine saygı duyduğunu belli ederdi. Oğlunu tahta layık yetiştirmek onun için büyük bir idealdi, sözü dinlenen özsaygı sahibi bir imparator yetiştirmek. Fakat bu sefer oğlanın fikri Vitali için önemsizdi. Şaşırtıcıydı.  

Vitali'nin kadına sarhoşça aşık olduğunu ise yataktaki değişik fikirlerinden vazgeçtiğinde anlamıştım. Ardından bir gece benden de vazgeçtiğinde kadınla boy ölçüşemeyeceğimi biliyordum. Sustum ve geri çekildim. Kadın gururla Vitali'nin kalbindeki yerime uzandı. Ve efsunlu bir gecede Vitali'nin yanına, yataktaki yerime. 

Zaman ağını ince ipliklerle işlerken Vitali kadını her saniye yanı başında istiyordu, kadını göremediğinde nefes alamıyordu. Kadının beyaz karnı şişti ve şişti, Vitali doğacak oğlanın veliaht olması için kadına evlilik teklif etti. Kadın sertçe reddetti, Vitali'nin yanında görünmekten kaçınıyordu. İşkillenen Vitali ısrar etti ve etti, en sonunda kadın yalanından çırılçıplak, adamın önünde soyundu. Büründüğü insan bedenini yırtıp asıl formunda adamın karşısına dikildi. 

Kadın Yunanistan'ın tanrıçası Athena'dan başkası değildi.  Athena, Roma'nın benimsediği nazaran güçsüz kız kardeşi Minerva gibi değildi. Erkek kardeşi Ares'i bile küçük düşürmüş, güçlü savaş tanrıçası Athena. 

Kadın kışın sert rüzgarlarında imparatoru terk etti. Vitali yataklara düştü. Ateşle sayıklıyor, rüyalarında kadının dönmesi için dualar ediyordu.

 İmparatorluk duraklama dönemine girmişti. Çok geçmeden  senatörler arasında fısıldaşmalar başladı. Fısıltılar halk ağzında çığlıklara dönüştü. Komutanlar kendi payları için birbirini kılıçtan geçirmeye başladığında mart, artık kapıdaydı. 

Nisan gelip çattı, Vitali hala yataklardaydı. Kadın en sonunda dayanamayıp elinde bir bebekle geri döndü, bebek Vitali'nin ikinci oğluydu. Bebeği  yatak ucuna bıraktıktan sonra kadın, rüzgar gibi esip havayla birleşti. Kadın gitmişti.

 Sadık Senatör Austin  bebeği kucağına aldı. Örtüyü araladı. Annesi gibi sarı bukleleriyle örtülere sarılı bebek erkek değil, kızdı.

DEVAM EDECEK....





Roma'nın Kanı (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin