38-SEÇİM VE TERCİHLER

166 32 2
                                    

VALERIA

Ignicia'yı kaybetmek beni sarsmıştı. Duyduğu ilk an Jason yumruklarını sıkarak ağlamıştı. Leo inanmayarak başını sallamış, ellerini ağzına kapatırken hıçkırıklara boğulmuştu. Alba gün boyu aralıksız ağlamış ve yorgunca görev listelerini panoya asmıştı. Donna kimseyle konuşmuyordu, ölmeye hazır bir hayvan gibi ücra bir köşeye çekilmişti. Lorena ve Emelia sessizlik yemini etmiş gibi sadece şiltelerinde uzanmış tavana bakıyordu. Ve odadaki diğer köleler, herkes artık göçüp giden ateşle öpülmüş kırmızı saçlarıyla Ignicia'nın yasındaydı. Serenes'in ne halde olduğunu bilmiyordum. Sadece delirdiğini duymuştum.

Söylentilere göre kendini kaybetmişti. Sadece ucuz şarapla kafayı buluyor ve ağlıyordu. En sonunda vücudu dayanamamış, kraliçe ateşler içerisinde yatağa düşmüştü. Üzüntüden ölmesinden korkuyordum.

Bu saatten sonra bir daha asla kraliçenin yanına yaklaşmayacaktım. Ona ölen sevgilisini hatırlatmayı bir yana koy, kehanette sanki zorla kraliçeyi kızın elinden almışım gibi yazılmıştı. Nil'in çiçeği ben değildim, olmamalıydım. Serenes'in yüzüne bakacak durumda değildim. Ignicia ölmüşken Serenes'e farklı gözle bakacak durumda değildim. Serenes'e bakma, yanında olma isteğimi yutmayı öğrenmem gerekecekti. Ignicia'nın anısına saygısızlık edemezdim. Kızı kurtaramamıştım. En küçük şekilde yardım edememiştim, öylece kenara yığılmıştım. Uyandığımda ise Ignicia yataklara düşmüştü. Birkaç günlük korkulu bekleyişin sonunda, öldüğünü öğrenmiştim. Gözlerim tekrar doldu, dizlerimi karnıma çektim. Yüzümü dizlerime gömdüm.

Tüm saray yastaydı. Saray hayatım boyunca hiç bu denli sessiz, bu denli yavaş akar olmamıştı.

İçeriye yavaşça bir muhafız yürüdü. "Kraliçe Valeria'yı çağırıyor." Gitmek istemiyordum. Sadece buradan kaçmak, uzaklaşmak ve bir daha dönmemek istiyordum. "Geliyorum."

Zorla hazırlandım, gözyaşlarımı silip makyaj yaptım. Sürme kızarmış gözlerimde gülünç duruyordu.

 Yavaşça koridoru geçtim, imparator odası merdivenlerini sayarak çıktım. Odaya girecekken içeride gür bir çığlık koptu. Kraliçe acıyla bağırıyordu. İrkildim. Sesi yaralı vahşi bir hayvanınkinden farksızdı, ses içimi parçaladı. Muhafızlar beni bir süre kapıda bekletti. Ben içeriye girerken elinde kan ve siyah renk bir sıvıyla kirlenmiş mendillerin olduğu tepsiyle şifacı çırağı dışarı çıktı. Elleri kanlı baş şifacı için kapıyı tuttum, teşekkür edip çırağının ardından odadan ayrıldı. Neler oluyordu böyle?

Korkarak yatağa yanaştım. Perdeleri açılıp yanlarda sabitlenmişti. Kraliçe hareketsiz yatıyordu. Gözyaşları yanaklarında çatallı akarsu yatakları oluşturmuştu. Saçları dağılmıştı. Yüzündeki acılı ifade içimi burktu. Kadın zayıflamıştı, teni solmuştu. Onu hiç bu kadar paramparça göreceğimi düşünmemiştim. Omzuna baktım. Gördüğüm an kalakaldım. Omzundaki dev kesik birkaç kez yamanmaktan dikiş izleriyle dolmuştu, yara beyaz cildinde kötücül siyah bir renkle parlıyordu. Kenarları derinin altında siyah damar ağlarıyla çevrelenmişti. Kesik iyileşecek gibi durmuyordu.

 Kraliçe gözlerini araladı. Ne yapmam gerektiğini bilemeyerek yüzümü yere çevirdim. Kadın yorgunca yüzüme baktı, keder kehribar gözlerine oturmuştu. "Alba'ya söyle seni hazırlasın, şehre iniyoruz." "Şehre mi, neden efendim?" Doğrulurken acıyla yüzünü buruşturdu. "Görmem gereken birisi var." Baş hareketi ile çıkmamı söyledi. 

Odadan çıkıp Alba'nın yanına gittim. Amacın ne, Serenes? Süslü kıyafetlerimi çıkartıp keten bir tunik giydim. Üzerime koyun yününden keçeleşmiş bir pelerin geçirdim. Serenes'in odasına çıktım. Muhafızlar kapıyı aralarken içeriden bağrışma sesleri yükseliyordu. Kraliçe saçlarını örerken başındaki Austin: "Sadece durup dinlenmen lazım." Serenes adamın yüzüne bakmadan deri bir çantayı doldurmaya başladı. Çantayı doldururken konuştu: "İyileşmeyecek, Austin. Ve benim zamanım yok." "Kara büyüyü deneyecek durumda değilsin, Ser." Gömleğin bağcıklarını kapatırken adama baktı. "Başka seçeneğim yok." Austin Serenes'e hastalıklı bir bakış attı. "Sen delirmişsin." O esnada kapıda dikilen beni gördü. Boğazını temizledi. Yanımdan geçerken omzuma dokundu." Bir şeylerin yanlış gittiğini hissedersen koru onu." Adam kapıdan çıkıp gitti. 

Roma'nın Kanı (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin