17-ÇARESİZLİK

433 36 1
                                    

ALBA


Yatılı misafirler odalara yerleştirildikten sonra yorgunluktan hareket edecek halim kalmamıştı. Serenes'in odasına son bir ziyaretten sonra kendimi yatağımın üstüne atacaktım.

Merdivenleri çıktım. Çıkarken kendimi imparatoriçe ile karşılaşmaya hazırlıyordum. Hediye edilen kızlarım ve o kadın kafası içimde bir yerlerde bir şeyleri alıp götürmüştü. 

 Merdivenler sonunda bitti. Büyük kapı önümde açılırken derin bir nefes aldım.

Oda dev savaş masasının üzerinde yanan mumlar dışında zifiri karanlıktı. Serenes masanın üstüne eğilmiş, yazılı kağıtlara göz gezdiriyordu. Bu çocuğun uyuması gereken saatlerde başka işlerle uğraşması ile beni hep çıldırtmıştır.

 Bu yetişkin kadına baktığımda asırlar önce mum önünde eğilmiş, Mısırca öğrenmeye çalışan o küçük kızı gördüm. Hala yüzünde aynı ifade, aynı düşünceli gözlerle.

 Yumuşadım. "Karısı ile yatağa girerken aklında başka bir kadın olan adam, iki kadını da memnun edemez efendim. Bu, yaptığımız her şey için geçerlidir. Neden yatakta değilsiniz?"

 "Sizi bekliyordum Alba." Kalktı. Usulca bana doğru yürüdü, kollarını açtı. Sarıldım.

 Bedenimi sıkıca sardı, hiç bırakmayacak gibi sarılıyordu. 

Zamanında eteklerimi çekiştiren o küçük kız.

 Saçlarını okşadım. "Küçükken de kucak istediğinde böyle yapardın, hatırlıyor musun?" Başını salladı. Güldüm ve daha sıkı sarıldım.

"Ne yapacağım Alba, ne yapacağım ben?" "Ne oldu çocuğum, anlat bana."

Beni bırakıp yatağın ayak ucuna oturdu. Yanına geçtim. "Başımda savılamaz bir kehanet var Alba. Tanrı Apollo desteklediği prensi öldürdüğüm için beni lanetledi. Ve öteki tanrılar 102 sene önce yazılmış bir kehanete bağlıyor Mısır zaferini." Pişmanlıkla nefes verdi. "Mısır'a hiç göz dikmemeliydim." Olayın ciddiyetini kavramaya başladım. "Düzgünce açıkla çocuğum."

Kızın sözü bittiğinde şaşkınlıktan afallamıştım. Durum gerçekten çaresizdi. "Ignicia'yı neden kapattırdın?" Bu soru farkında olmadan ağzımdan çıkmıştı. Fazla açık hale gelmiştim, ne dediğimi kontrol etmeden söyleyivermiştim.

 Sert bir tepki beklerken fısıldadı: "Aklımı karıştırıyordu." İç çektim. 

Yıllardır tanıdığım çocuklarımdan biridir Ignicia. 

Ama ben de kabul etmeliydim, Serenes Mısır seferine çıkmadan önce yaşanan olayların açıklaması yoktu. "Bana Venüs'e sormam gerektiğini söyledi. Apollo ile Venüs birlikte bir şeyler planlıyor. O kadının masum olma ihtimali yok. Belki de Ignicia haklıdır." Elimi dizine koydum. "Konuş onunla. Ser, söyle kızım; geçmişten kimimiz kaldı geriye? Siz farklısınız. Birbirinize ihtiyacınız var." Uzunca nefes aldım. 

"Biz aileyiz. Ailenin çoğunu kaybetmiş olsak da biz hala aileyiz, ayaktayız." "Ve ben o kızın sana ihanet edeceğini yüzyıl yaşasam düşünmem. Bu işte pis bir koku var." 

"Umalım da kehanetin kurbanı Ignicia olmasın Alba. Lorenzo'nun yanında onu da kaybedemem. Belki hapiste güvende olacağını, kimsenin ona dokunmayacağını düşündüğüm için hapse attırdım."

 "O kız ilk günkü tanıdığım boyun eğmez esir. Ve sen de ilk günkü tanıdığım umutsuz aşıksın." Saçlarını karıştırdım. "Ignicia ile aranı düzelt. Yüzleşmekten ne kadar korksan da. Sonrasını bırakalım bize zaman göstersin." Ayağa kalktım. "Kehanet konusu ise umutsuz duruyor, ne kadar bunu söylemek istemesem de yavrum." Konuyu değiştirdim. "Kolunun ne ile kesildiğini buldu mu şifacı?"

 "Hydra zehri diyor. Ama emin olamıyoruz. İyileşemiyorum Alba." Işık kapalı olduğu için şanslıydım. Ağladığımı göremediği için müteşekkirdim. Arkama dönüp kızıma sıkıca sarıldım. Sonra aceleyle odadan çıktım.

Hiç bu kadar çaresiz, bu kadar işe yaramaz hissetmemiştim. Emanetimi koruyamıyordum.

 Çiçeğim gözümün önünde soluyordu. Ve ben, sadece izliyordum. 

Koşarak tapınağa indim, sırayla her tapınağa gidecektim. Duyduklarımı içimde sakladım, tanrılara sadece şüphe meyvelerimi verdim.

 Yalvara yakara Zeus heykeline sığındım. Hera'ya bilgelik için dua ettim, ailemi bir arada tutmak için gereken bilgiyi bana bahşetmesi için. Hephaistos'a ateşin dayanıklılığı ve sürekliliği için. Asklepion'a şifacıya yardım etmesi için. Yunan versiyonlar her zaman daha bilge ve daha hüküm sahibiydi, din Yunan topraklarında doğmuştu. Mısırlı tanrılarıma teker teker dua ettim.

 En büyük duayı sona sakladım. Athena'ya, Serenesin annesine...

Roma'nın Kanı (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin