SERENES
Sabah kapımın çalınmasıyla uyandım. Tek gözümü zar zor açtım. "Ne var?"
Kız çekingen şekilde konuştu: "Şafak söküyor."
Kafamı tekrar yastığa gömdüm. "Geliyorum."
Örtüyü üstümden sıyırıp attım. Hayretle vücuduma baktım. Tek uyanan ben değildim. Erkek fizyolojisine hâlâ alışamamıştım.
"Aynayı düzgün tut." "Deniyorum zaten." Yanağımı şişirdim. Usturayı tam vuracakken kız aynayı tekrar hareket ettirdi. "DÜZGÜN TUT ŞUNU!" "ELLERİM TİTRİYOR NE YAPABİLİRİM?!"
Sinirle kızın yüzüne baktım. Aynayı elinden çektim. "Öyleyse gel ve yardım et. Sakalımı kesebilir misin?" Kız sinirle suratıma baktı.
"Sabit dur." Ustura yanağımı kestiğinde acıyla dişlerimi kastım. "Dikkatli ol." Kız umursamadan devam etti.
Pansiyon sahibinden aldığımız at arabasına ekmek ve şarap yükledik. Adamın ücretini ödedim. "Oğlum sizi götürür." Adam bana yaklaştı. Etrafı kolaçan edip fısıldadı: "Dilsizdir."
Başımı salladım.
Arabaya binerken kıza elimi uzattım. Yüzüme kötücül bir bakış attı, elimi tutmadan zorlanarak kendisi çıktı. Kız açık açık benden gıcık alıyordu.
"Adın ne senin?" Yüzüme bakmadan cevap verdi. "Victoria." Kıza dönmeden konuştum. "Yalan söylüyorsun." Boynundaki isim kolyesini çıkarmayı unutmuştu. Gözüne sokmak isteyerek kolyeyi okudum. "Valeria."
Kız kolyeyi çıkarmadığını fark ettiğinde mahcubiyetle kolyeyi tuniğin içine soktu. Kızarmıştı. "Okuyabiliyorsan neden soruyorsun ki?"
Saman balyasına sırtüstü uzandım. Gözlerimi kapattım.
Yol boyunca uzunca bir süre hiç konuşmadık. Ama kızın neden saraydan kaçtığından emin olmak istiyordum. Kızı yeraltına götürmem zor işti.
"Ee, Valeria. Anlat bakalım, saraydan nasıl kaçtın?" Cevap bekledim. Cevap gelmeyince gözlerimi açtım. Kız yüzüme bakmıyordu. Alınganca cevap verdi: "Sana neden anlatayım ki?"
Of be, ne kadar huysuzdu. "Çünkü yol arkadaşıyız ve sebebini duymadan seni yanımda götürmeyi reddediyorum." Kız sinirle yüzüme baktı. "Beni zorla götürüyorsun. Peşime sen takıldın. " Bastıra bastıra söylemişti, güldüm.
"Paran olmadığı için gönüllü olarak yol arkadaşlığımı kabul ettin diyelim."
Kollarını kavuşturdu, arkasına yaslanıp etrafı izlemeye başladı. Daha çok zorlamadım.
Dilsiz oğlanın arabasını çeken iki yaşlı atla, şehir dışına kadar gittik. Yollukların arasından bir elma çektim. "Acıktın mı?" Elmayı kızın kucağına attım. Sinirle yüzüme baktı, elmayı ısırdı. Kendime çuvaldan bir elma daha çıkardım.
Elmamı yerken pusulayı kontrol ettim. Doğru yoldaydık. Kıyı şeridine gittiğimizde küçük bir tekne tutup Pula'ya tekneyle gitmek en mantıklısıydı.
Kıza oynadığım rahat oğlan rolünü altında, düşüncelerle boğuşuyordum. İçim yanıyordu. Her saniye rolümü oynaması zorlaşıyordu. Kendimi zoraki toparlamıştım, içim hala dağınık ve kırıktı. Devam etmekten başka seçeneğim yoktu.
Yol boyunca düşünceler peşimi bırakmadı.
Ignicia'nın vücudundaki iğrenç Venüs'ü düşündüm. Gözlerime bakarak kendine nasıl dokunduğunu... Beden Ignicia'nındı, bunları yapan o değildi ama yine de kendimi garip hissetmekten alıkoyamıyordum. Ignicia'nın yüzüne bakarken devamlı aklıma gelmesinden korkuyordum. En kötüsü de Ignicia'nın beni o halde görmesiydi. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Yeraltına gittiğimde yüzüne nasıl bakacağımı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roma'nın Kanı (GXG)
Historical FictionSavaş sonucu Roma'ya esir alınan Nouvilleya, açık arttırmasında imparatoriçenin dikkatini çeker. Saraya seks kölesi olarak alınır ve ismi Valeria olarak değiştirilir. Bu esnada acımasızlığı ile tanınan İmparatoriçe Serenes'in fetihler ve lanetli b...