50

137 27 6
                                    

SERENES

 Austin yüzüme baktı. "Hayır, kızı göndermeyeceksin." 

Sandalyenin kollarını sıkarak geri kaykıldım. Adamın mavi gözlerine gözlerimi diktim. "Kızı yakınımda istemiyorum."

 Adam öne eğildi. Yumuşakça sordu. "Peki ama neden?"

Kendime bile itiraf edemiyorum.

"Çünkü peşime takıldığında kızla yakınlaştım. Sonra bir gün çırılçıplak o kızın yanında uyandım. Kafamı karıştırma ihtimalini bile göze alamam. Saraydan ve mümkünse Roma'dan uzak olması en iyisi." Sandalyeden kalktım. "Onu köle alarak almak bir hataydı. Topraklarına geri dönsün." 

Austin kelimeleri bastıra bastıra konuştu: "Sen istesen de istemesen de kehanet gerçekleşecek."

"Uzakta iken de gerçekleşecek ise bırak uzaktayken gerçekleşsin Austin."

 Austin yüzüme anlamazca bakıyordu. Aptal inadımın altında yatanı tartar gibiydi. "Kızı sevmekten korkuyorsun." 

Adamın yüzüne baktım. Gözlerini kısmış, sakalını sıvazlıyordu. "Nasıl olursa olsun, ben Ignicia'ya ihanet etmem Austin." 

Austin iç çekti. "Ignicia bile onay vermişken bu yaptığın sadece boşa kürek çekmek Serenes. Olan eninde sonunda olur. Ve kız Mısır'a geri dönerken öldüğünde senin zamanın da azalacak." Şimdi gözlerimin içine, ta ruhumun derinliklerine bakıyordu. Kısık ve yumuşak bir sesle sordu. "Romayı bırakabilecek misin? Bu halde mi?" 

Adama doğru yürüdüm. Elimi elinin içine aldı. "Yaşamak zorundasın, Serenes."

Küçük sırrım.

 Onay vermek istemeyerek gözlerimi kaçırdım. Duygusal ve korkakça hareket ediyordum. Ignicianın isteğine ve iznine rağmen... 

"Daha yapmam gereken çok şey var." Derince bir nefes aldım. Balkondan esen meltem yaz kokuyordu. Yavaşça balkonun önüne yürüdüm, dışarıda uzanan dev şehre baktım. Austin sırrımı biliyordu. Adam duyulmasından korkarcasına fısıldamaya başladı. "Oğlun daha çok küçük. Tahta geçerse onu çiğ çiğ yerler. Sırf bir köleden uzak durmak istiyorsun diye bu kadar şeyi riske atamazsın. Sen bu değilsin."

Evet, ben bu değilim.






14 yaşındaydım. Savaş kampında, talim bitimi yorgunluktan tükenmiş halde çadırıma girdim. Şilteye kendimi atarken karanlık çadırın öteki ucundan gelen yumuşak kadın sesini duydum. "Planın gerçek olacak. Ama tahta geçtikten sonra asla bir varise sahip olacak zamanın olmayacak." 

Sesin sahibi masanın önüne yürüdü. Loş mum ışığı kadının beyaz tenine çarptığında yüzünde gölgeler dans etti. Doğruldum. "Anne."

Athena gülümsedi. "Kızım."


 En sonunda ikna olmuştum. Şiltenin kenarına oturmuş tanrıçaya baktım. "Roma için." Kadın bilgece başını salladı. 


Athena gittiğinde şilteye çöktüm. Planın eksik parçası gerçekten bir varisti. Ve bundan sonra bir varis sahibi olmayacaksam, kanın devamlılığı sadece bu kampta sahip olacağım çocuğa bağlıydı. Planımın hazırlık kısmına denk gelen bu zamanımdan başka zamanım yoktu. Ardından savaş evresi gelip çatacaktı. Kan gelip toprakta delice akarken çocuk büyümüş olmalıydı. 

Roma'nın Kanı (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin