VALERIA
Kraliçenin saçlarımı ördükten sonra beni nasıl kendine çevirdiğini hatırladım. Başparmağıyla çenemi kavrayıp onaylar gibi başını salladı. "O kadar güzel oldun ki."
Yataktan atlayıp bacaklarını esnetti. Bense büyülenmiş gibi kadının adaleli, uzun vücudunu izledim. Pürüzsüz cildinin, sırtından akan uzun bal rengi saçlarının görüntüsünü içerken bana döndü. Telaşla gözlerimi yere çevirdim.
Kalbim deli gibi atıyordu. Düşünceli ve sabırsız bir halde yüzüme baktı. "Artık gitmem lazım."
Ve yatağa eğildi. Bana yaklaşırken ne yapmam gerektiğini bilemeyerek kadına baktım, kulaklarım uğulduyordu. Yanağıma küçük bir buse kondurdu. Geri çekilirken fısıldadı: "Teşekkür ederim Valeria." Hızla odadan çıkıp giderken kadının arkasından bakakalmıştım. Çığlık atmamak için zor duruyordum.
Aklıma gelen bu anla gülümsedim, kraliçenin öptüğü yanağıma dokundum. Adımlarımı hızlandırdım.
Odasına girdiğim anda tanıdığım kraliçe ile odadan çıkarken yeniden tanıştığım kadın çok farklıydı. Benimle bu kadar uzun süre konuşacak kadar bana değer verdiğini sanmıyordum.
Demek yanılmıştım.
İçim içime sığmıyordu. Söyledikleriyle gözümdeki karakteri daha da derin bir hal almıştı. Kraliçe bana anlatmıştı. İçinde sakladığı anıları duyacak kadar yakınındaydım. Çocukluğunu duymuştum, nasıl bahçelerde koştuğuna tanık olmuştum, Luiziano'yu ve eskiyi görmüştüm. Ve kraliçenin bu denli küçük görünecek şeyleri hatırlayacak kadar insan olduğunu fark etmiştim.
Saçlarıma girip çıkan çevik ellerini hatırladım. Düşündükçe kızardığımı hissediyordum. Sarhoş sarhoş odaya girdim. Kapıda dikildim. Bana soran gözlerle dönen kölelere gülümsediğimde yüzler ışıldadı.
Aynaya koşup saçlarıma baktım. Ağzım açık kalmıştı.
O kadar güzel örmüş ki.
Akşam yemeğinde savaştan dönmüş bir gazi edasıyla masaya oturdum. Köleler alışılmadık bir coşkuyla etrafımı sarmıştı. Donna omuzlarımdan tutup sarsarken konuştu: "Öğle yemeğinde kraliçenin yanına çıkıyor, akşam yemeğine kadar kraliçenin odasında kalıyor ve döndüğünde hiçbir şey yapmadıklarını söylüyor." Sandalyeyi çekerken yüzüme baktı, sırıtıyordu. "Yeme bizi kızım. Anlat hadi."
İtiraz etmeye başladığımda gözler şaşkınlıkla açıldı. Karşımda oturan Leo öne yaklaştı. "Şey bile mi yapmadınız?" Parmaklarını yumdu, ellerini öpüştürmeye başladı. "Hayır, kesin şunu. Bir şey yapmadık. Sadece saçlarımı ördü." Jason teslim olmuş gibi çatalı bıraktı, ellerini havaya kaldırdı. "Efendisine hizmet ettiren ilk köle olabilirsin. Sonsuz saygımı kazandın."
Mahcubiyetle yerin dibine geçtim. "Kraliçe örmek istediği için ördü. Yine onun isteğini yerine getirmek için orada bulunuyordum." Lorena sessizliğini bozdu, beyaz kirpikli gözlerini kırpıştırarak bana baktı. "Bu ne demek biliyor musun Valeria?" Başımı salladım. Çekingence gülümsedi. "Mısır fethinden döndüğünden beri hiçbir köleyi yanına çağırdığını hatırlamıyorum. Eskiden çağırdığında da bu sadece tatmini içindi. Bu kadar zamandan sonra seni çağırdı, vakit geçirdiniz ve görevini yerine getirmeni talep etmeden seni geri yolladı. Bu çok özel bir şey."
Lorenanın mor gözlerine baktım. Onaylar gibi başımı salladım. Ama köleler bu duruma sevindikleri kadar kraliçe için endişeleniyorlardı da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roma'nın Kanı (GXG)
Historical FictionSavaş sonucu Roma'ya esir alınan Nouvilleya, açık arttırmasında imparatoriçenin dikkatini çeker. Saraya seks kölesi olarak alınır ve ismi Valeria olarak değiştirilir. Bu esnada acımasızlığı ile tanınan İmparatoriçe Serenes'in fetihler ve lanetli b...