IGNICIA
"Yatak odasına gittiğimizde açıklarım."
Havluya sarınıp sudan çıkmış Serenes'in peşi sıra arkasına takıldım. " E sonra, tiyatro oyuncularını öldürdüler mi?" Gururla cevap verdim: "Hayır, aksine halk kadınların tiyatrocu olmasından mutlu gibi. Eleştirmenler oyun hakkında iyi yazılar yazdığı an tiyatro bileti satışları da iki katına çıktı. O sebeple eğlence vergisine yüzde beş artış yaptım." Serenes inanmaz gözlerle yüzüme baktı. "Belki de benim yerime tahta sen geçmelisin. Ne dersin?"
"Hayır taht senin olsun. Sadece geçen sürede yaptıklarım konusunda övgünü istiyorum."
Kibirli bir taklitle elimi kaldırdım: "Beni övecek daha çok zamanın var ne de olsa." Serenes güldü.
Havluyu balkon tırabzanlarına astım. Odada Serenes yatağa oturmuş, beni izliyordu.
İşveyle üstüne kalçalarımı sallayarak yürüdüm. Kucağına oturup ellerimi boynuna koydum. "Ah, tatlı imparatoriçem Trajan'ın kafasını kestirdiğim ve Senatör Justivo'ya bağırdığım için beni cezalandırmayacak mı?" Eliyle saçlarımı geriye attı. "Elbette, yalnız öncesinde ülkeyi nasıl ellerinizle yönettiğinizi üstümde gösterin ki sizi düzeltebileyim." Elleri kalçalarımı sıkıca tutmuş, beni kendine bastırıyordu. Kıkırdayıp dudaklarına kapandım.
"Anneme seni göstermek istiyorum."
Elimi bağrına koyup parmağımın ucuyla daireler çizdim. "Bir nevi gözüne sokmak ha?" Yüzüme baktı. "Evet." Doğruldum.
"Peki ya tanrılar aklıma girerse?"
Çevik bir hareketle beni altına aldı, burun burunayken fısıldadı:" O zaman tatlı annem haklı çıkmış olur. Ama hiç sanmıyorum." Ellerimle geniş sırtını kavradım. Bacaklarımı tepemdeki kadının beline doladım.
İşimiz bittiğinde başımı Ser'in dolgun göğüslerine yasladım. Kalp atışları sakin ve stabildi.
"Peki ya çuvallarsam Ser?"
Saçlarımı okşadı. Uykulu bir halde mırıldandı: "Umurumda bile olmaz. Uyu hadi." Gözlerimi huzurla kapattım.
"Beni bekle." Nefesim kesilmişti. Uzun merdiven bitmek bilmiyordu. Serenes olduğu basamakta durdu. "Sırf yarı tanrılara eziyet olsun diye yapmışlar."
Bu lafın ağzından küfredercesine çıkması hoşuma gitmişti. Ellerini beline koydu. "Dionysos yarı tanrıyken bu merdivenleri koca kıçıyla nasıl çıktı, hala merak ediyorum."
Gülerek olduğu basamağa yetiştim. Nefes nefese elini tuttum. Agathena ve Brometheus nezaketen bizi beklemeyi merdiven çıkma konusunda sidik yarıştırdıkları için unutmuştu.
Özel altın zırhı ve beyaz eteklikleriyle savaş tanrıçasına dönmüş Serenes'e baktım. Yanında rüküş durmamayı umarak merdivenleri çıkmaya devam ettim.
Dayanamayıp yere yığıldığım anda Serenes kendi kendine fısıldadı: "Umarım annem şu an bizi izlemiyordur." Beni kucakladı. Merdivenleri utanarak kucağında çıkarken aşağıda belirli belirsiz görünen bulutlara baktım. Yeryüzünden ne kadar yukarıda olduğumuzu bilmiyordum, sadece nefes almak zorlaşmıştı. Son basamağa yaklaştığımızda nefes nefese kalmış Serenes beni yere bıraktı. Soluklanıp elini uzattı. "İşte gidiyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roma'nın Kanı (GXG)
Historical FictionSavaş sonucu Roma'ya esir alınan Nouvilleya, açık arttırmasında imparatoriçenin dikkatini çeker. Saraya seks kölesi olarak alınır ve ismi Valeria olarak değiştirilir. Bu esnada acımasızlığı ile tanınan İmparatoriçe Serenes'in fetihler ve lanetli b...