34

213 30 2
                                    

VENÜS


Kızın bedeni benim insan bedenime kıyasla hafifti. Odada yere yığılmış aptal Mısırlı kıza son kez döndüm, ölü gibi yerde yatıyordu. Aynaya bakıp yüzümü inceledim. Bu suratı özlemiştim. Bu sefer taklit bir beden yaratmak yerine doğrudan bedene girmek işimi kolaylaştırmıştı. Hançeri iç çamaşırımın kenarına sıkıştırdım.  Salınarak Serenes'in odasının yolunu tuttum.

Geldiğimi gören muhafızlar içeri bağırdı. "Kraliçem, Bayan Ignicia." İçeriden gelmemi söyleyen sesi duydum.  İçeri girdiğimde kraliçe sorgulayan gözlerle yüzüme baktı. "Sinirliyken tekrar gelmezsin. Bir şey mi oldu?" Savaş masasının başındaki sandalyeyi geri çekti, ayağa kalktı. "Haksızdım. Gereksiz çıkıştığım için özür dilemeye geldim." Parmak uçlarımda yükseldim. Kadının dudaklarına bir öpücük kondurdum. Karşılık vermediğinde meraklı gözlerle yüzüne baktım. "Ne oldu, sinirlendirdim mi seni?" Suratıma inen sert tokatla yere yığıldım. 

İşler ilginçleşiyordu. Kraliçe sandığımdan da zekiydi.  İstemsizce gülümsedim. Kanayan dudağımla kadına döndüm. Yere eğildi, hızlı bir hareketle saçlarımı avuçlayıp kafamı geri çekti. Boynuma hançerini dayarken sordu:" Kimsin sen?" 

Soğuk metal cildime değdiğinde kahkaha attım. "Sevgilin."

Bıçağı daha sertçe boğazıma bastırdı. "Hayır değilsin." "Öyleyse durma, kes boğazımı."

Tereddütle ayağa kalktı, öksürdüm. Doğruldum. "Hadi ama, sadece kendimi affettirmek istiyorum. Öp beni." Üstüne yürüdüm. Kadın anlamaz bir ifade ile geri çekildi. "Ignicia nerede?" Yakalarımdan tuttu. "ONA NE YAPTIN?" Burun burunaydık. Öne eğilip dudaklarını öptüm. Kadın beni öfkeyle yere fırlattı, odanın kenarına yığıldım. "Eğer Ignicia değilsem, beni neden öldürmüyorsun?" Saçlarını elleriyle geri attı, başını ellerinin arasına aldı. "Sırf seni öldürmem için bu denli ısrar ettiğin için."

Kapıdan çıkacakken kapının önünde ayağa kalktım. Kapıyı tutarken konuştum: "Kim olduğumu merak etmiyor musun?" "Sadece Ignicia'nın nerede olduğunu bilmek istiyorum." 

"Öyleyse tam karşında duruyor." Kadını geri ittim, hareket etmedi. "Bu kadar güçlü olduğunu hiç fark etmemiştim." Kraliçe beni kenara savurdu, koşarak merdivenlerden indi. Saraydaki herkesi bu odaya girdikten sonra uyutmuştum. Gönül rahatlığıyla arkasından yavaşça indim. Tüm saraya bakınırken sadece etrafta koşuşturmasını zevkle kenardan izledim. Artık sabrım taşıyordu.  "Hadi ama, görmüyor musun?" Kollarımı iki yana açtım. "Koskoca sarayda yokum diye beni arıyorsun ama karşındayım." Şoktaki kadının karşısına yavaşça yürüdüm. Elini elime aldım, sadece yüzüme bakıyordu. Baş parmağını ağzıma soktum. Dilimi etrafında çevirdim, kızın yüzüne baktım. "Hadi, yapalım." 

İğrenmişti. Yüzünü buruşturdu. Kaçmak ister gibi beni olduğum yerde bıraktı, imparator yatak odasının merdivenlerini tırmandı.

Gülerek arkasından çıktım. Bu oyunu nereye kadar oynayacağımızı merak ediyordum. Kızın rahatsızlığı beni tahrik ediyordu.


Eninde sonunda, benimle olmak zorundaydı. Kapıdan girerken yüzüne güldüm. "Benimle birlikte olduğun an her şeyi açıklayacağım." "Neden istemiyorsun?" İstemeyerek yüzüme öylece bakıyordu. Hislerini duyabiliyordum. İçten içe korkudan ölüyordu. Tahmin ettiğim gibi, sevgilisine ne olduğunu düşünüp duruyordu. Kapana kısılmış bir hayvan gibi hissediyordu. Kalbi korkuyla çarparken karşımda bu kadar duygusuz durabilmesi etkileyiciydi. Çok eğleniyordum. Kahkaha attım. İpucu verirsem belki de oyun daha da ilginçleşirdi. "Geçen sefer kızın yerine geçtiğimde bu denli şüphelenmemiştin. Sevgilini göremeyecek kadar kördün değil mi?" Fısıldadı. "Hayır."

Roma'nın Kanı (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin