VALERIA
Akşam yemeği bitiminde son işlerimi halledip odaya dönmeye hazırlanıyordum. Aşçıbaşı yamaklara bağırırken iyi geceler diledim, odaya yollandım. Odaya girdiğimde Ignicia'yı dövmeli kızla sohbet ederken buldum. Keyifle bana döndü. "Gel Valeria, Donna'nın yanına otur."
Şilteye yorgunlukla çöktüm. Roma bana artık eskisi kadar uzak değildi, yavaş yavaş alışmaya başlamıştım. Serin, iğde kokulu Romen gecelerini seviyordum. Hatta yorgunlukla yatağa uzanmayı bile. Küçük şiltem beni uzun bir günün ardından rahatlatmaya yetiyordu. Fazla şey istemiyordum, karnım doyuyordu. Gerektiğinde kütüphaneye gidecek özgürlüğe sahiptim. Efendilerin yanında ne kadar ikinci sınıf insan olsam da sarayın içerisinde özgür bir insandım. Bu düşünceyle gülümsedim.
Yarın kütüphaneye gitmeyi planlıyordum. Yanağıma bir fiske indi. "Beni dinlemiyor musun?" Ignicia sitemle suratıma bakıyordu. Dalgınlığım için özür dileyecekken devam etti: "Hiç Mısırlı bir firavun gördün mü?" "Hayır, ben başkentten uzakta yaşıyordum." O esnada muzipçe gülümsedi. "Ben gördüm."
Fısıldayarak devam etti: "Bir mızrağın ucunda hem de." Kahkaha attı.
Kanım donmuştu.
Ignicia ne dediğini bilmiyor olmalıydı. "Ne demek istiyorsun?"
Yüzüme anlamaz bir ifadeyle baktıktan sonra gülümsedi. "Son sefer Serenes'in Mısır'a girdiği ilk sefer değildi. Bundan önce eminim duymuşsundur, Mısırın sınırını delip geçti. Hatta 5. Ramses'in ilk oğlu saldırıyı bastırmak amaçlı kahramanlık gösterisiyle bizi çok eğlendirmişti, hala hatırlarım. Çocuğun bedenini el arabasında getirdiklerinde Serenes kolyesini bana nişan hediyesi olarak vermişti. Yoksa olayı duymayacak kadar mı uzaktaydın başkentten, hm?"
Omuz silkti. "Serenes seferi hiçbir şey yokken sonlandırıp geri dönmüştü. Belki de Mısır firavunu otoritesi sarsılmasın diye bu olayın ülkeye yayılmasını engellemiştir."
Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Ne bu olayı duymuştum, ne de imparatoriçe ile Ignicia'nın nişanlı olduğunu.
İçimde mide bulantısı fokurdamaya başlamıştı. Burayı terk etmek istiyordum. Kraliçeye karşı yumuşadığım için kendime kızıyordum. Serenes de Ignicia da şu an duyduğum nefreti sonuna kadar hak ediyordu.
Boğazımdan yukarı tırmanan tiksintiyi belli etmemeye çalışarak kıza sordum: "Kolye nerede peki?" "Ki bir kraliçe ile köle nasıl nişanlanabilir? Bu mümkün değil." Ignicia hislerimden besleniyordu. Keyiflendi.
Kalktı, salınararak odanın köşesindeki sandığa kadar yürüdü, sandığın içinden zincirli bir kolye aldı. Kalbim çarpıyordu. Dedikleri blöf değildi. Karşıma oturdu, suratında zafer kazanmışçasına bir ifade vardı. Kolyeyi elime gururla verdiğinde mide bulantım iyice artmıştı.
Kolyeyi inceledim. Altın zincirin ucunda kanatları açık, dev bir Horus tasviri.
Horus'un gözlerine zümrüt kakılmıştı. Rahatsızlığım kolyeyi incelemeye devam ettikçe artıyordu. Kolyeyi Ignicia'ya teslim ettim.
Öfkeden kızarmadığımı umarak konuştum: "Umarım bir gün ben de ölü bir Romalı hükümdar görürüm. Tercihen mızrağın ucunda."
Ignicia arkamdan kahkaha atarken hızla kapıdan çıktım. Tepkimi ölçmüştü, ben ise afallamıştım. Karşısında bu kadar şeffaf davrandığım için kendime kızıyordum. Beni kontrol etmek için bana oyun oynamıştı. Tuzağına düşmüştüm. Güvenmiştim.
Bir yandan da Donna'nın oyunun bir parçası olup olmadığını merak ediyordum. İmparatoriçe ile nişanlı... Araları nasıl açılmıştı, Ignicia ne yapmıştı? Hiçbir şey tam oturmuyordu. Ignicia sırf tepki ölçebilmek için parçaları önümde yanlış birleştirmiş olabilirdi, bu da yüksek bir ihtimaldi. Gerçeği öğrenene kadar bu ihtimale tutunmaya karar verdim. Dayanamıyordum. Gerçeği duymam lazımdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Roma'nın Kanı (GXG)
Historical FictionSavaş sonucu Roma'ya esir alınan Nouvilleya, açık arttırmasında imparatoriçenin dikkatini çeker. Saraya seks kölesi olarak alınır ve ismi Valeria olarak değiştirilir. Bu esnada acımasızlığı ile tanınan İmparatoriçe Serenes'in fetihler ve lanetli b...