54

154 29 2
                                    

SERENES

"Tanrıların bir ilahi nokta ile bağlı olduğunu düşünüyorum. Bak, burada da benzer bir şeyden bahsetmiş." Austin binlerce yıllık deriyi incitmekten korkarak inceledi. Başımı yana yatırdım. "Yani aynı şekilde anlatmıyor fakat benzer sebebe bağlıyoruz."

 Bir süre Austin yazıyı inceleyene kadar sabırsızca bekledim. Yüzüme baktı. "Eski insanlar tanrılara daha yakındı. Ne zaman inanan sayısı arttı, o zaman tanrılar büyüdü ve insandan ayrıştı." Gözlerinde garip bir kıvılcım vardı. "Haklı olabilirsin Ser."

 Umutla devam ettim: "Ve tanrısal kaynakla aralarına girildiğinde güçleri azalıyor. Bunun için de farklı yöntemler var." Elimde kenardaki dev kafesi işaret ettim. "Belirli başlı eski büyüler ve Volos'tan çıkarılan çelik." "Bu çeliğin özelliğini tam çözebilmiş değilim ama sıradan bir çelik değil. Asitle erimiyor ve kaynama noktası normal çeliğe nazaran daha yüksek." 

Austin yüzüme baktı. "Zamanında Volos hala Yunanistan'da iken Hephaistos üç çelik ocağı açmıştı. Kiklopları çalıştırdığı ocaklara insan girişi yasaktı. Sonrasında sebepsizce ocaklar kapatıldı." 

Sebepsizce değil.

Kaşlarımı çattım. "Sen bunları nereden biliyorsun?" 

Yaşlı adam gülümsedi. "Chiron daha fazlasını anlatabilir, eminim."

Yaşlı sentoru çağırma fikrim bu duyduğumla daha da pekişmişti. "Çağırsam geleceğine emin misin Austin?" Yaşlı adam sırtımı sıvazladı. "Denemeden bilemeyiz. Hadi artık çıkalım."

 "Sen çık, hemen geleceğim." Odanın köşesindeki kafese baktım. 

Yaklaştım.

"O kadar genç bir tanrıça değilsin. Elbette sebebini biliyorsundur. Değil mi?" Kafesten ses çıkmadı.

 Kafesi uyarı için sarstım. "Geldiğimde anlatacaksın." Ayağa kalkıp bacaklarımı esnettim.


Bugün danışan kabul edeceğim günlerden değildi. Sallana sallana merdivenlerden çıktım, antrenman yormuştu. Geçerken muhafıza yemeğimi odama getirmesini rica ettim.

Adam dönüp giderken duraksadım. Kararsızca geçen birkaç saniyeden sonra seslendim. 

"Valeria adında bir yatak kölesi var. Yemeği onunla göndersinler. İki kişilik olsun."

 Asker reverans yapıp yürümeye devam etti.

Odada kendimi doğrudan yatağa attım. Temiz çarşaflara kirli kıyafetlerle yatacak kadar yorgundum. Kafamı yatağa gömdüm, sırtımı esnettim. Valeria'nın geleceğini düşünmek beni geriyordu. Bu normal değildi.  Kız beni korkutuyor mu yoksa heyecanlandırıyor mu anlayamıyordum. Bu duygu karmaşasını suçluluk hissi ile yaşadığımı düşünüyordum. O gün kıza o şekilde vurmamalıydım. 

Venüs'le yaşananları birine anlatmalıyım belki de.

Kendimi reddedercesine başımı sallayıp yatakta doğruldum. Üstümü çıkartıp sandalyenin üstüne fırlattım. Dolaba gitmeden kapı muhafızına seslendim. "Çarşafın değişmesi gerektiğini söyler misin?"

Ben giyinirken odaya iki hizmetli girdi ve yatağı düzenlemeye başladı. 

Düne nazaran hava bugün sıcaktı. Roma standartlarında giyinmemek belki itibarıma zarar veriyordu, yine de rahat hissettiğim gibi giyinmeye önem veriyordum. Dolaptan kısa tül bir etek çıkartıp altıma geçirdim. Göğsümü kapatması için sade bir sütyeni göğüs çevreme sardım.

Roma'nın Kanı (GXG)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin