"Murat,konuşalım oğlum."
Kaç gündür eve uğramamıştım.Babam olsaydı arkadaşlarla takıldım der geçiştirirdim.Lakin anneme rapor vermem gerekiyordu.Bilin bakalım ne eksik?Raporumu hazırlamayı unuttum.
"Biliyorum bana kızacaksın.Özür dilerim.Bir arkadaşım çok hastaydı ve benim onun yanında olmam gerekiyordu.Seni habersiz bıraktığım için özür-"
"Otur şuraya!"
Annemin sesini yüskelttiğine ilk kez şahit oluyordum.Belki hayatında hiç Murata böyle yükselmemişti.Ben Mert olduğum için kadını delirtmiştim sonunda.Keşke yol yakınken Murat olmaktan vazgeçseydim.
"Yemek yedin mi?"
"Evet."
"Tamam,hadi çay içelim."
Önüme bırakılan pastaya bakıp yumruklarımı sıktım.Annem mutfaktan çayları getirip sofraya oturmuştu.Hazırladığı pastadan bir dilim alıp çayıyla yudumlamıştı.Pastanın çilekli değil portakallı olması beni afallatmıştı.
"Afiyet olsun oğlum."
"Te-teşekkür ederim."
Pastadan bir dilim alıp titreyen dudaklarımı aralamıştım.Çatalı tutan elimin titrediğini görünce hemen geri tabağa bırakmıştı çatalı.Sıcak çayımı yudumlayıp dolan gözlerimle önümdeki duvara bakıyordum.
"Özür dilerim oğlum.Seni kırdıysam affet.Hani derler ya çok sevmek zarar verir insana.Bende öyle yaptım galiba.Çok sevdim,kendimden bile çok sevdim.Sonunda zarar verdim,dimi?"
"Anne..."
"Annelerde hata yapar.Evlatları için,onların iyilikleri için yaptıkları şeylerin herkes tarafından kabul edilmesini beklemez.Anne olmak bunu gerektirir çünkü."
Annemin elleri yumruk yaptığım elimi tutmuştu.Dolan gözlerimi sıkıca kapatıp dudaklarımı birbirine bastırdım.Dokunsa ağlayacaktım ve o bana dokunmuştu.
"Şimdi sen söyle,ben annelik sınavından kaldım mı?"
Yanaklarımdan akan yaşlar cevabımı vermişti.Bu kadar şey yaşadım,ancak tek bir şeyi anladım.Hiçbir evlat annesine kırgın,öfkeli kalamaz.Annemin bir dokunuşu mezarlığa dönen kalbimde çiçek açtırmıştı.
Sofradan kalkıp saçıma öpücük kondurdu.Bu kadardı işte,bu savaşın kazananı ben olmuştum.
"Afiyet olsun Mert.Afiyet olsun oğlum."
Sonunda anneme yakalandım...Kapının kapandığını duyunca hıçkırıklara boğulmuştum.Önümdeki portakallı pastaya bakarak ağlıyordum.Annem benim Murat olmadığımı nasıl anladı bilmiyordum.Belki çilekli pastaya hiç dokunmamam yakalattı beni.Belkide tavırlarım çıkarttı kimliğimi ortaya.
Ama ne olduysa çok güzel olmuştu.Sonunda ben anneme kavuşmuştum.Artık ikizimi kıskanmama gerek yoktu sanırım.
"Sen nasıl bir canavara döndün?Yamaçı sıkıştırmak ne demek?!Suçu benim üstüme yıkmışsın!Ben mi çektim onun fotoğraflarını?"
"Kes lan sesini.Ben o kadar boku tek başıma yemedim sonuçta!Bir tek bundan haberin yoktu Ömer!Ne olmuş yani?"
"S-sen ne anlatıyorsun lan?Ben senin için elimi taşın altına soktum.Sen şimdi o taşla kafamı mı yaracaksın?Yok öyle dünya abi.Ben yediğim bokların hesabını verdim!Artık sana ne olacaksa umrumda bile değil!"
Bazıları için çok geç kalmıştık.Ben yalnız kardeşim için savaştığımı sanıyordum ama çok büyük yanılmıştım.Söylediğim gibi,kötüler insan ayırt etmez.
"Ömer!O ibneyi çatıdan iten eller bir gün sanada dokunur.Beni hafife alma!"
"Benide yakacaksın yani...Yakmazsan adam değilsin."
Hazır mıyıııııııııız
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son sınıf
Actionİkiz kardeşinin yerine geçen Mertin hikayesi.Muratı,ikizini hastanelik eden o kişiyi arıyordu... Eşcinsel konulu!