Bu tüyler ürpertici Jiaolong Meclisi'nden sonra, Daming Şehri'ndeki herkes birkaç ay boyunca sokağa çıkma yasağına tabi tutuldu ve giriş çıkışlar sıkı bir şekilde denetim altına alındı. Yerel halkın herhangi bir kutlamaya ya da festivale katılmasına izin verilmedi. İhtişamlı ziyafetler eşliğinde kutlanacak olan Zong Zi Xiao'nun zaferine, üstlerinde dolaşan kara bulutlar nedeniyle gölge düşmüştü.
Son zamanlarda Daming Şehri İmparator Ning Hua'nın, Zong Ming He'nin otuz sekizinci doğum günü nedeniyle nihayet eskiye döndü.
Karlı kış aylarından birinde, Wuji Sarayı'nın içine ve dışına büyük bir coşku hakim olmuştu, İmparator Zong'un doğum günü ziyafeti için herkes hazırlıklarla meşguldü. Aslında daha önceki yıllarda doğum günü şöleni için hiç bu kadar büyük bir telaş ve tantana olmamıştı. Dünyaya seçkin bir örnek olarak, İmparator Zong doğum gününde savurganlık yapmamalıydı fakat bu sefer istisnai bir durum mevzubahisti. Bir yandan doğum günü ziyafeti Daming Şehri'nin eski canlılığını yeniden alevlendirecekti, öte yandan ise İmparator Zong'un ziyafet esnasında çok büyük bir duyuru yapacağı söyleniyordu.
Hem ölümsüz efsun dünyasında hem de halk arasında İmparator Zong'un bir Veliaht Prens seçeceği söylentileri dolaşıyordu.
Sarayın dışındakiler büyük bir şenlik göreceği için heyecanlıyken, Wuji Sarayı'ndaki herkes çok gergindi.
İmparator Zong'un en küçük oğlunu Veliaht Prens yapmak istediği algısı dört bir yana yayılmıştı, fakat yine de pek çok kişi buna inanmıyordu. Binlerce yıldır var olan saray geleneğine göre ilk oğullar Veliaht Prens tacını alırdı. Bu nedenle arkasında Wuliang Sekti olan ilk meşru oğul, ya da ondan yaşça büyük olan ilk prens dururken en küçük oğul Veliaht Prens olarak seçilmemeliydi.
İmparator ve İmparatoriçe'nin büyük bir kavgaya tutuştuğu ve İmparatoriçe'nin söylentileri yaydıkları için birkaç saray görevlisini cezalandırdığı duyulmuştu. Wuji Sarayı'ndaki herkes İmparatoriçe'nin ters bir anına denk gelmekten oldukça ürküyordu.
Zong Zi Heng, Zong Ming He'nin Xiao Jiu'yu Veliaht Prens olarak seçeceğine ihtimal vermese de, söylentiler yüzünden kaçınılmaz olarak endişeli hissetmeye başlamıştı. Eğer bu doğruysa, çok büyük bir kabus yaklaşıyor demekti. Böyle gitmesine izin vermeyecek olan İmparatoriçe Li Xiang Tong, gölgelerde saklanan Lu Zhao Feng ve harekete geçmek için bir fırsat kollayan Xu Zhi Nan, beklenmedik hamlelerde bulunabilirdi. İşte o zaman geri dönüşü olmayan bir yola girebilirlerdi. Xiao Jiu ne kadar yükselirse, yere de o denli sert çakılırdı.
Her ihtimale karşı Daming'den gizlice kaçmanın bir yolunu planlamak zorundaydı.
Zong Zi Xiao ise yaklaşmakta olan felaketten habersizdi ve her zamanki gibi elindeki şarapla ve kılıçla beraber ağabeyiyle takılmaya gelmişti.
Orkide bahçesindeki iki kardeş çardaktaki bambu hasırın üzerinde karın aheste aheste yağışını izlerken, bir yandan da Xiaoyaoniang şarabını yudumluyorlardı.
Zong Zi Heng, şarap kavanozuna uzanan Zong Zi Xiao'yu kılıcıyla durdurdu, "Sadece bir kadeh içmen konusunda anlaşmıştık."
"Bir kadeh daha içsem ne olacak ki? Hava zaten çok soğuk."
"Hala çok gençsin, fazla alkol tüketmen uygunsuz olur."
"Ben artık küçük değilim," dedi Zong Zi Xiao, zıplayarak kalktı ve bacaklarıyla kollarını gerdi, "Bir yıla kalmaz yetişkin olacağım. Ayrıca bak, çok yakında Dage'dan daha uzun olacağım."
Zong Zi Heng homurdandı, "Rüyanda görürsün."
"Hıh, son iki yılda bir milim bile uzamadın, ama ben günden güne daha da uzuyorum. Senden uzun olmam an meselesi."