☯︎ 61. Bölüm ☯︎

21 6 0
                                    

Hua Yu Xin uyanıp da bir oda dolusu insanın kendisine baktığını gördüğünde, o kadar korkmuştu ki, o anda kanepeden fırladı ve kılıcına uzandı.

"Genç Hanım Hua, gergin olmanıza gerek yok." dedi Xu Zhi Nan. Sesi nazik ve sakindi, karşısındakine güven verecek bir güce sahipti.

Hua Yu Xin, şaşkınlık ve kafa karışıklığıyla önce Xu Zhi Nan'a ardından da diğerlerine baktı, "Xu Zhen Ren, Ekselansları...Siz, ben, neler oluyor?"

Ayağa kalkmak istiyordu. Ama sanki ateşi az önce düşmüş de teni hala yanıyormuş gibi zayıf ve güçsüz hissediyordu. Çok terlemişti ve bedeni yapış yapış olmuştu, oldukça rahatsız hissediyordu.

Qi Meng Sheng cevapladı, "Hareket etmeyin, sadece bizi dinleyin."

Hua Yu Xin, Qi Meng Sheng'e baktı, Xu Zhi Nan tarafından az önce biraz sakinleşen duyguları yeniden gerildi. Merkez Ovalar'da bulunan Cangyu Sekti hakkında pek çok kötü efsane dolaşırdı ve Qi Meng Sheng de iblisin teki olmasıyla ün salmıştı. Cangyu Sekti'yle ilk karşılaşması karşısındaki bu soğuk ama aynı zamanda da güzel kadınla gerçekleşmişti, bu yüzden korkması gayet normaldi.

Qi Meng Sheng, Hua Yu Xin'in tepkisini görünce kaşlarını hafifçe kaldırdı.

Xu Zhi Nan kısık bir sesle güldü, "Meng Sheng, onu korkutma. Ben açıklayayım."

Qi Meng Sheng soğuk bir şekilde kaşlarını çattı ve başka tarafa doğru baktı.

"Hua Hanım bu gece neler olduğunu hatırlıyor mu?"

Hua Yu Xin biraz düşündükten sonra yanıtladı, "Ziyafetten sonra Cariye Shen'in beni Qinghui Köşkü'ne davet ettiğini hatırlıyorum."

Daha sonra Zong Zi Heng'e baktı, "Cariye Shen bana değerli bir şarap ikram etti, ben... çok mu içtim? Ondan sonra ne oldu, hatırlamıyorum. Burası neresi?"

Başını eğdi ve kıyafetlerini kokladı, sadece şarap değil aynı zamanda garip bir çiçek kokusu da burnuna ilişmişti.

Zong Zi Heng, kalbinde o kadar utanç duyuyordu ki, doğrudan Hua Yu Xin'e bakmaya cesaret bile edemiyordu. Bu nedenle sessiz bir şekilde kenarda duruyordu.

Fakat bu sözleri duyan herkes rahatlamıştı.

Hatırlamıyorsa, meseleyi açıklamak daha da kolay olacaktı.

"Hua Hanım gerçekten de sarhoş olmuştu. Cariye Shen sizi konukevine geri götürmeleri için Ekselansları'na ve Dokuzuncu Ekselansları'na talimat verdi, fakat yoldayken saldırıya uğradınız."

"Ne?!" dedi Hua Yu Xin, gözleri fal taşı gibi açılmıştı, "Kim tarafından?"

"Uzun hikaye," dedi Xu Zhi Nan ve Zong Zi Heng'e bir bakış attı, "Ekselansları yaralandı. Neyse ki, saldırıya uğradığınız yerin yakınında bir yerde şarap içmek için Ekselansları ile sözleşmiştik. Dokuzuncu Ekselansları buraya koştu, tam zamanında yetiştik. Kötü adamlar geri çekilmek zorunda kaldılar, biz gelmeseydik kim bilir ne gibi kötü sonuçlar olacaktı."

Hua Yu Xin, Zong Zi Heng'in gerçekten de kıyafetlerini değiştirdiğini, solgun ve zayıf olduğunu gördüğünde inanmıştı. O kadar genç ve masumdu ki ondan hiç şüphelenmiyordu, korku ve öfkeyle bağırdı, "Kimdi o?! Kim bana zarar vermeye kalktı?!"

"Sana değil, bize zarar vermeye çalışıyorlardı," dedi Zong Zi Xiao, Zong Zi Heng'in yanında duruyor ve kılıcını tutuyordu. Yalan söylerken yüzünde mimik bile oynamamıştı, "Fakat bu meselenin, Huaying Sekti'yle bir ilgisi var."

Hua Yu Xin anında anlamıştı, "Amcam ile alakalı olabilir mi?"

"Doğru," dedi Xu Zhi Nan ve iç çekti, "Aslan İttifakı'nı ortadan kaldırdık ve Chen Xing Yong'u canlı olarak yakaladık, ancak bu mesele henüz kapanmadı. Amcanız gibi Chen Xing Yong'un da altın özü çalındı, nereye gittiğini hala bilmiyoruz. Altın özü alıcısını ortaya çıkarmak Chen Xing Yong'u yakalamaktan daha mühim bir konu."

Wu Chang Jie 无常劫 [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin