Birkaç günde bir, Zong Zi Xiao kapalı kapılar ardında sessizliği dinlemek için Bailu Köşkü'ne giderdi ve Zong Zi Heng kısa da olsa rahat bir nefes alırdı.
Zong Zi Heng ruhani güçlerini mühürleyen büyüyü kırmaya çalışıyordu. Bu tuhaf mühür belli ki, Sarı İmparator'un Yin Fu Kutsal Yazıtları'ndan geliyordu. Kitabı bulduktan sonra uzunca bir süre okumuştu ve küçük de olsa ilerleme kaydetmek için devamlı çalışıyordu. Kısa bir zaman sonra ruhani güçlerini kazanabilecekti. Ama Zong Zi Xiao'yu ona asıl bağlayan şey bu değildi, tüm Zong Klanı'ydı.
Mevcut sükûnet aslında fırtına öncesindeki sessizlikti, ölümsüz efsun dünyasının Zong Zi Xiao'ya karşı duyduğu korkunun şiddetli bir isyana dönüşmesi an meselesiydi. Eğer olaylar bu şekilde gerçekleşirse ilk darbeyi alan tam fırtınanın merkezinde duran Zong Klanı olacaktı. Geleceği az çok tahmin edebiliyordu ve bu gelecekte, yalnızca sonsuz karanlık vardı. Zong Zi Xiao'yu kurtaracaktı ama ölümsüz efsun dünyasına barışı yeniden getirebilmesinin hiçbir yolunu bulamıyordu.
Elbette Zong Zi Xiao'yu kontrol altına almadığı sürece.
Cai Cheng Yi yan tarafta durmuş genç ve yakışıklı İmparator'un yüzünü anlamsız bir kasvetle izliyordu. Zong Zi Heng kaşlarını çatmıştı ve bir aydır çok fazla kilo kaybetmişti. İmparator'un başına gelen acı deneyimleri düşününce Cai Cheng Yi'nin yüreği burkuldu ve nazikçe tavsiyede bulundu, "İmparator, biraz ginseng çorbası için. Çok kilo vermişsiniz, güzelce beslenmelisiniz."
Zong Zi Heng kendine geldi ve dumanı tüten çorbaya baktı, fakat hiç iştahı yoktu. Elini salladı, "Tokum ben."
"Boğazınızdan bir lokma bile geçmedi. Bu şekilde nereye kadar devam edebilirsiniz?"
"Son günlerde Zhong Ming nasıl?"
"Ekselansları'nın durumu gayet iyi. Yalnızca, sizi görmek için her gün yaygara koparıyor," dedi Cai Cheng Yi ve içini çekti, "Onu buraya gizlice getirsem nasıl olur?"
"Olmaz, eğer Zong Zi Xiao'yu görürse tekrar korkar."
"Majesteleri, genellikle birkaç saat Bailu Köşkü'nde kalıyor, muhtemelen uzunca süre geri dönmeyecektir."
Zong Zi Heng hayır anlamında başını salladı. Bir süre sessiz kaldıktan sonra ekledi, "Harem ağası Cai, Zhong Ming'i buradan göndermek istiyorum."
"Ha?"
"Zhong Ming aslen Zong Klanı'ndan değil. Eğer ileride Zong Klanı'nın başı belaya girerse, onu da bunun içine sürüklemek istemiyorum. Daha yaşı çok küçük ve Hua ailesinin soyundan kalan tek kişi."
"Ama onu nereye gönderebilirim ki? Ekselansları uzun zamandır..." dedi Cai Cheng Yi, Zong Zhong Ming'in gerçek kimliğini biliyordu ve insanların hepsi çocuğun Zong Zi Heng'in gayri meşru oğlu olduğunu zannediyordu.
"Sanırım onu Lao Wu*'nun olduğu yere gönderebilirim. Tüm kardeşler arasında en güvenilir olan sadece o."
ÇN: *Beşinci prense resmi olmayan şekilde sesleniyor
Beşinci prens Zong Zi Yun, annesini küçükken kaybetmişti ve ona her zaman iyi davranmıştı. Tahta çıktıktan sonra tüm kardeşlerini Daming'den uzaklaştırdığı için herkes onun tahttaki gücünü sağlama almaya çalıştığını düşünmüştü ancak işin aslı öyle değildi. Zong Klanı'nın başına bir şey gelirse kardeşlerinin ölmesini istemiyordu. Zong Zi Yun'un tahtta gözü yoktu, her zaman kendi prensipleri daha önce geliyordu ve güvende kalmak daha önemliydi. Zong Zi Heng'e sırtını dönmeyen tek kişi oydu, iyi bir servet alarak oradan kendi rızasıyla ayrılmıştı.