☯︎ 64. Bölüm ☯︎

23 6 2
                                    

Hua Yu Xin'in hikayesi o gece Daming'in her yerine yayıldı ve çok geçmeden tüm ölümsüz dünya olan bitenden haberdar oldu.

Bu yılki Jiaolong Meclisi'nde artık "kimin kazanacağı" değil, Huaying Sekti'nin kıdemlisinin altın özünü kimin yediği tartışılıyordu.

Ölümsüz efsun dünyası hep altın özü hırsızlarından iliklerine kadar nefret etmişti. Chen Xing Yong öldüğüne göre, altın özlerini satın atın alan kişi de cezasını çekmeliydi.

Altın özü çalınarak ölen efsuncuların ruhu Jiaolong Meclisi'ndekilere musallat oluyordu ve İmparator Ning Hua'nın neler söyleyeceği herkes tarafından merak konusuydu.

Bilmedikleri şey ise, Zong Ming He'nin Aslan İttifakı'nı yakalamakla ilgilenmediği, bu görevi aceleyle en büyük oğluna verdiğiydi. Chen Xing Yong'un idamına yol açan şey Zong Zi Heng, Xu Zhi Nan ve diğerlerinin azmiydi.

O gece Zong Ming He, Zong Zi Heng'i, Zong Zi Xiao'yu, Xu Zhi Nan'ı ve Hua Jun Cheng'i saraya çağırdı.

Dördü arasında sadece Hua Jun Cheng bu konuda gerçekten hiçbir şey bilmiyordu. Zong Zi Xiao, Zong Ming He'ye olanları anlatmak niyetindeydi ama Xu Zhi Nan ve Zong Zi Heng itiraz etmişti. Zong ailesinden olmayan Xu Zhi Nan haklı olarak tedbirli davranırken, Zong Zi Heng kardeşinin tehlikeli bir durumun içine düşmesinden korktuğu için tedbirli davranıyordu.

Zong Ming He ne kadar araştırırsa araştırsın, Chen Xing Yong'un arkasındaki altın özü alıcısını bulamadığı için öfkeliydi.

Zong Zi Heng, Zong Ming He'nin ona karşı olan öfkesini hissedebiliyordu ama Chunyang Sekti'ni ve Huaying Sekti'ni hesaba katmak zorundaydı, bu yüzden yabancılar varken bu meseleyi açamazdı.

Hiçbir şey yapılamayacağını gören Zong Ming He kollarını savurarak oradan ayrıldı.

Zong Zi Heng, Xu Zhi Nan ve Hua Jun Cheng'i saraydan gönderdikten sonra Qinghui Köşkü'ne geri dönmedi. Henüz annesiyle yüzleşmek istemiyordu, bu yüzden bir geceliğine kalmak için Bailu Köşkü'ne gitmeye karar verdi.

Gece geç bir saatti ve Chu Ying Ruo uzun zaman önce odasına çekilmişti. Yalnızca gece nöbetinde olan hizmetkarlar onları selamladı. Zong Zi Xiao, hizmetkarlardan odasına biraz yiyecek göndermelerini istedi.

"Dage, henüz hiçbir şey yemedin, değil mi?" dedi Zong Zi Xiao ve yemeği önüne doğru itti, "Dün gece bir şey yememiştin, bugün de yemek yediğini görmedim."

Zong Zi Heng gülümsedi, "Sen söylemesen hiç farkında olmayacaktım."

Aşk iksiri yüzünden zehirlendiği o geceden sonra hiçbir şey yememişti. İlk başta midesi bulandığı için hiçbir şey yiyemese de, zaman geçtikçe açlığını unutmuştu.

"Hadi, hemen ye." dedi Zong Zi Xiao.

Zong Zi Heng itaatkar bir şekilde yemeye başladı.

Zong Zi Xiao yanına oturmuş gözlerini kırpmadan ona bakıyordu, bakışlarıyla yüzünde bir delik açacakmış gibiydi.

"Neden öyle bakıyorsun, sen de mi yemek istiyorsun?" dedi Zong Zi Heng, bir parça domuz kaburgası aldı ve kardeşinin ağzına soktu.

Zong Zi Xiao ağzındakini çiğnerken cevapladı, "Akşam yemeğinde biraz yemiştim. Bu domuz kaburgaları senin yaptıklarının yanından bile geçemez."

Zong Zi Heng güldü, "Dage sana domuz kaburgası yapmayalı çok uzun zaman oldu, değil mi?"

"Mn."

"Jiaolong Meclisi bittiğinde, Dage sana bir masa dolusu yemek yapacak."

Wu Chang Jie 无常劫 [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin