☯︎ 141. Bölüm ☯︎

15 5 0
                                    

Saraydaki son üç gün son derece şehvetli geçmişti. Zong Zi Xiao, "Xiao Jiu" ismine oldukça takıntılıydı ve Zong Zi Heng'in ağzından duymak için mümkün olan her yolu denemişti. Dage'sının bu ismi söylememesi Zong Zi Xiao'nun acı ve nefret duymasına neden olsa da tüm bunlar en sonunda sahiplenme dürtüsüne dönüşüyordu.

Zong Zi Xiao onu becermek için her pozisyonu kullandı, hatta halk arasında kullanılan bazı aletlerin saraya gönderilmesini emretti. Gece ya da gündüz fark etmeksizin Dage'sının utancını yerle bir etmekten büyük keyif duyuyordu.

Örneğin şu anda yeni numarası, Zong Zi Xiao'nun Dage'sının çıplak vücuduna kendi pelerinini sarması ve Dage'sının soğuktan korktuğunu bildiği için karın ortasında ona istediği her şeyi yapmasıydı. Kunlun'daki o soğuktan donma deneyimi tekrar Zong Zi Heng'in zihninde canlandı ve tek ısı kaynağı olan kişiye sımsıkı sarıldı. Bedenini umutsuzca Zong Zi Xiao'nun göğsüne bastırdı ve hatta bacaklarını bile onun beline sardı.

Siyah pelerin kara iblis ayısının kürkünden yapılmıştı ve oldukça kalındı. Dage'sının bedenine sıkıca sarılmıştı, tıpkı bir ceylanı yemek üzere olan bir kaplan gibiydi. Zong Zi Xiao'nun içine girip çıkmasıyla beraber Zong Zi Heng şiddetle kasıldı ve titremeye başladı.

Zong Zi Xiao, Zong Zi Heng'in kar beyazı omzunu ısırdı ve doyumsuzca onu istila etmeye devam etti.

Zong Zi Heng ağladı, merhamet diledi ve dağıldı, fakat bu şehvet işkencesinden yine de kaçamadı.

Wuji Sarayına döndüklerinde Zong Zi Heng o kadar uykuluydu ki göz kapakları kapanmak için direniyordu. Zong Zi Xiao, diğerlerine aldırmadan onu sedan koltuktan indirdi ve yatak odasına taşıdı. Astlar ve hizmetkarlar artık bu görüntüye alışmışlardı, onları görünce tuhaf hissetmiyorlardı. Açık saçık söylentiler tüm ölümsüz efsun dünyasına yayılalı çok uzun zaman olmuştu. Onurlu İmparator Zong, Yüce İblis'in yatağında, tam altındaydı. Bundan daha iyi bir yemek sonrasında yapılacak bir dedikodu var mıydı ki?

Zong Zi Heng yatak odasına döner dönmez uyuyakaldı.

Zong Zi Xiao onun ince, dar çenesine baktı ve fısıldadı, "Bak, senin için akşam yemeği hazırlattım. Hepsi senin en sevdiklerin."

Zong Zi Heng bakışlarını yere eğdi ve hiçbir şey söylemedi.

"Çok zayıfladın ve hala hiçbir şey yemiyorsun," dedi Zong Zi Xiao, Dage'sını kollarına aldı ve nazikçe elini tuttu. Ruh hali eskisi kadar iyi değildi ve giderek daha da kilo kaybediyordu. Zong Zi Xiao'nun kalbi sızlıyordu ve endişeleniyordu ama yine de bunu açıkça belirtmeyi reddediyordu, "Niyetim asla seni mutsuz etmek değildi, neden bu kadar inat ediyorsun?"

Zong Zi Heng ona hafif bir bakış attı, "Niyetin değil miydi?"

"....Ben sadece seni istiyorum," dedi Zong Zi Xiao ve onun kolunu kavradı, "Dage, eğer daha düşünceli ve duyarlı olursan bu ikimiz için de daha iyi olur."

"Düşünceli ve duyarlı mı?" diyerek Zong Zi Xiao'nun kelimelerini tekrarladı Zong Zi Heng fakat, ses tonunda en ufak bir değişim yoktu, "Bana bir fahişeymişim gibi davranıp, pişkince düşünceli olmamı mı istiyorsun?"

Zong Zi Xiao kaşlarını çattı, "Sakın bir daha böyle konuşma."

Zong Zi Heng gözlerini kapadı.

"Sana karşı ne kadar bağışlayıcı olduğumu anlayamıyor musun?" dedi Zong Zi Xiao soğuk bir tonla, "Yaptığın kötülüklerin bedelini ölsen de ödeyemezsin ama ben seni öldürmedim, hatta tahtta kalmana da izin verdim, hala varlıklı bir yaşam sürüyorsun. Hangi fahişeyle kıyaslayabilirsin kendini? Ne için bu kadar öfkelisin?

Wu Chang Jie 无常劫 [BL]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin