Yazar: Meh-Pare
Bölüm:2 (İçimdeki Boşluk Hissi...)
Sabah bando takımının kısa ama berbat gösterisiyle açtı gözlerini Zümra.. Ne oluyor diye yataktan fırladı aceleyle ama karşısında kendisine sırıtarak bakan Hülya, Rana, Rabia ve Hale'yi görünce gözlerini kıstı. Biraz sinirli çıkartmayı başarabildiği sesiyle eğlendikleri yüzlerinden anlaşılan arkadaşlarına tek tek göz gezdirip,
-Sabah sabah ne bu sanat ruhu böyle nereden geliyor, dedi. Ama ellerinde gördüğü tencere kapağı, kepçe ve kaşıklarla kendi sorusunu kendi cevapladı,
-Anlaşılan mutfaktan geliyormuş, diyerek cıvıl cıvıl sesiyle bir kahkaha attı, onun bu sevimli edasını gören kızlar da onunla birlikte gülmeye başladı. İçeriden gelen Mücahid'in sesiyle toparlanan Rabia
-Hadi biz çıkalım sende elini yüzünü yıkayıp gel, deyip kızları da alarak çıkmıştı. Zümra' da daha fazla zaman kaybetmeden kalkıp elini yüzünü yıkadı. Bugün kendini inanılmaz mutlu hissediyordu nedenini bilmediği bir şekilde.. Odasını aceleyle toparlayıp camı açarak havayı ciğerlerine oldurdu. O anda önünden geçen beyaz bir kelebekle gülümsemesi yüzüne iyice yayıldı. Bu mevsimde nadir olan bir şeydi kelebek görmek. Bir an için bugün şansın kendisinden yana olabileceğini düşündü. İçeridekilerin seslenmesiyle oyalanmayıp hemen dolabının başına geçti. Sonbaharı severdi havanın güzelliği bugün Zümra'ya da yaramıştı. Güneşin son sıcak pırıltılarıydı artık yeryüzünde. Yavaş yavaş kışa geçiyordu mevsim. Biraz değişiklik yapmaya karar verip dolabının diplerine attığı uzun beyaz kolsuz elbisesini ve kolları uzun kot ceketini çıkarıp üzerine geçirdi. Saçlarını da tarayıp omuzlarından aşağıya doğru serbest bıraktı. Saçlarının dalgasına bayılıyordu Zümra.. Tekrar içeriden çağırılınca çantasını da alıp yemek masasına geçti. Herkes gelmişti ve kahvaltıya gömülmüştüler. Bu hallerine tebessüm etti.
-Günaydın, diye adeta şakıyan sesiyle herkes kendisine dönmüştü. Beğeni dolu bakışların üzerinde dolaşması genç kızı utandırmış, kızarmasına sebep olmuştu. Samet ona kıyamayarak yanındaki sandalyeyi gösterdi
-Gel güzellik sen buraya otur, dedi. Diğerlerine de
-Tamam yemeğinize dönün kardeşime nazar deydireceksiniz, dedi. Herkes gülümseyip yemeğine döndü. Keyifli kahvaltının ardından yola koyuldular. Okula ulaştıklarında bahçedeki masalara oturup çay içerek sohbet ediyorlardı. Son baharın hafif serinleten esintisine karşı çay içerek içlerini ısıtıyorlardı. O sırada kendilerine doğru gelen Yiğit'i fark etti Zümra.. Kalbi neredeyse ağzında atıyordu. Onu her gördüğünde böyle olduğu için içinden payladı kendini. Ama ne yapsaydı o da bu kadar yakışıklı olmasaydı. İç sesiyle kavgaya tutuşan Zümra, Yiğit'in kendilerine iyice yaklaşmasıyla onu incelemeyi bırakıp Arkadaşlarının sohbetine katıldı. Onların neyi onayladıklarını bilmeden
-Evet evet bence de gidelim, diye lafa karıştığında istisnasız herkes şaşkın gözlerle ona döndü. Mücahid şaşırarak;
-Emin misin ? Sen öyle kalabalık ortamları sevmezsin ve birde bu parti Doğu'ların evinde, dedi. Şimdi şaşırma sırası Zümra'nındı. Ne diyecekti. Mücahid haklıydı. O öyle yerleri sevmezdi ki. Üstelik Doğu onu hayatta rahat bırakmazdı. Doğu kim dediğinizi duyar gibiyim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)
Romance01.06.17* Romantizm #36 * Aşk, edep ile güzeldir... ***** Uzun yıllardır sürüp giden bir arkadaşlık. Bu arkadaşlığın içinde büyüyen masum bir sevda kuşu ve bu sevda kuşunu yüreğine konduramayan bir adam... **** -Hani beni çok seviyordun ne o pes mi...