H.K.D.*36*

8.1K 485 106
                                    



Medya: Yiğit'in son sahnedeki hali :) okuyunca anlayacaksınız... :) 

Yazar: Meh-Pare

Bölüm: 36(Kız Kaçırma...)

Lina66Karlina tatlişim :) beklentini karşılar mı bilmem :) ama beklediklerini de okuman yakındır... :)

''İki kelime yetiyor seni seven kalbi kırmaya, sonra roman yazsan ne fayda?''

-Devran kapat şunu, zaten canım sıkkın birde üzerine tuz biber ekleme! Dedi genç adam koltukta aşağı doğru kayarak kolunu gözlerinin üzerine bıraktı. Devran kumandayı alıp televizyonu kapattığında ise odayı sessizlik kapladı. Genç adamın içindeki pişmanlık dolu çığlıkları ise sadece kendisi duyuyor, kendi yüreğinin duvarları çınlıyordu.

-Çok güzel olmuştu. O kadar güzeldi ki dilim tutuldu, kaskatı kesildim, uyuştum sanki onu karşımda görünce. Hele taç ne kadar da ona yakışmıştı. Öyle güzel duruyordu ki başında ben ona aitim diyor gibiydi. Meleğim bu gece tam da melek gibiydi. Olduğu gibi...

-Ama sen o meleğin kanatlarını kırdın, şimdi nasıl uçacak, dedi Devran karşısında oturan adamın mimiklerini dikkatle izlerken.

-Bilmiyorum, ne yapacağımı hiç bilmiyorum!

-Niye böyle bir şey yaptın anlamış değilim Yiğit!

-Onu karşımda öyle görünce varlığına dalıp gittim. Ama oradaki herkesin onun masumluğuna, güzelliğine bakması beni çileden çıkardı.

Ayağa kalkıp salonu baştan sona adımladı. Devran'ın önünde durduğunda sinirle konuşmaya başladı.

-Adamların salyaları aktı resmen. Yanımda oturan şerefsizlerin aklından neler geçti tahmin etmek zor değil! Bir tanesinin ağzından teklif edeceğini bile duydum. O da gülümseyerek orada durmaya devam edince, of olum ne bileyim gözüm döndü. Kanım beynimin içinde fokur fokur kaynadı. Lanet olasıca o elbiseyi de ben seçmiştim üstelik!

-Böyle olacağını bilseydim ona hiç ısrar etmezdim podyuma çıksın diye, dedi genç adam ellerini yüzüne örterek.

-Ben iki aydır benden uzak durduğu her saniye deli olurken... İki ay ya iki ay! Ona fark ettirmeden her adımını izledim ben. Gece uyuyana kadar, o odanın ışığı sönene kadar o camın altında bekledim ben. Ama o bunu bilmiyor. Bu gece herkesin karşısına öyle çıkınca, gözüm döndü. Sen araya girmesen belki daha da kırıcı olacaktım. İki ay boyunca benden kaçıp başkalarına sığınmasına, beni görmezden gelmesine... Başkasına gülerken gözlerinin içi parlıyor, bana gelince o parıltının gölgesi bile değmiyor üzerime. Bunun acısını çıkarmaya çalıştım işte. Bütün hırsımı o sözlerle almak istedim. Canımı yakıyordu, çok kızdım o da yansın istedim. Hata ettim!

-Yiğit benim sana söyleyecek bir şeyim yok. Kelin ilacı olsa kendi başına sürer. Gizem'i köpek gibi kıskanıyorum ama kendimi cezalandırır gibi ondan uzak tutuyorum. Lan ben o kızı öptüm. O öpücük için okkalı bir de tokat yedim. Şimdi yanına yanaşmaya cesaret edemiyorum. Beni her gördüğünde alev alan kahvelerine dahi bakamıyorum. Seviyor mu sevmiyor mu bilememek ne kadar kötü bir duygu biliyor musun?

-Hiç sevmediyse, kalbi boş ise sevmesi bir ihtimal. Ama sevip de vazgeçtiyse, aşkı için çırpınmayı bırakıp pes ettiyse... O zaman ne olacak? Ben ne yapayım, Zümra bana gönlünü kapayıp bir de üzerine mühür vurmuşken ne yapayım, dedi ellerini iki yana açıp.

-Onun canını yakmamayı öğrenmekle işe başlayabilirsin mesela. Sen yanıp kül olsan da ona minik bir kıvılcım dahi değdirme, dedi. Ayağa kalkıp koltuğun üzerine attığı ceketini eline aldı.

HÜZÜNLÜ KALPLER DURAĞI (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin